Biz topyekun bir kaliteden yanayız. TSE'nin Standartlarına uygunluk ve kalite belgelerini aldıktan sonra Almanya'nın da standartlarına uygunluk belgelerini almaya başladık. Bununla beraber ülkemizde, alanında yurtdışından sertifikası olan tek firma olduk. 60'tan fazla ülkeye ihracat için 1 0'a yakın ülkeden alınmış belgemiz var. Bunlar Almanya, İngiltere, İspanya, Rusya gibi bölge ülkelerine satış yapmamızın önünü açan otorite ülke kurumlarından alınmıştır. TSE belgeleri ile yurtdışından alınan kalite onay belgelerinin arasında bazı önemli farklar vardır. Bir ürünün Almanya'dan belge almasıyla, Türkiye'den TSE belgeli olmasının arasındaki fark şu: TSE'ye ilk başvurduğunuz zaman kurum gelip, sizi denetler. Standartlara uygun ölçüm ve testleri yaparve gider. Ondansonra kendisine bir şikayetyapılmadığı sürece de öyle kalır. Genellikle sorun çıkar ama o şikayetin yaptırıma dönüşmesi zaman alır. Bu noktada TSE belgesi aktifolarak kullanılmıyor. Almanya'dan belge aldığınız zaman ise bir yıllık teste tabii olursunuz. Test yapacak uzmanlar rastgele zamanlarda gelir, kalite kontrol evraklarını kontrol eder ve ürünlerinizden teste bağlamak üzere numune alıp giderler. "Müşteri üreticiyi bilgisi ile zorladığında kalite yükselecek. Kaliteli ile kalitesiz arasında ancak bu yol ile ıniicadele edilebilir. " Sadece ürünlerimizi değil; basınç kayıpları, ısı transferi gibi fiziki kanunları da anlatıyoruz. Bunu kolaylaştırmak için üç boyutlu animasyonlar hazırladık. Görünmeyen kısımlarda olaylar nasıl cereyan ediyor, onları canlandırdık. Ajanstan fikir vermesi için numune istediğimizde bunun "Türkiye' de bir ilk" olduğunu ifade ettiler. Endüstri meslek liselerinde kullanmaya başladık. Özellikle anlatmakta zorlanan hocalarımız çok memnun kaldılar. Bu eğitimleri sürekli hale getirmenin çalışmalarını yapıyoruz. Üç boyutlu animasyonlarla desteklenmiş tanıtım faaliyetleri olması lazım. Çünkü tanıtım sadece sözle olmuyor. Müşterinin kafasında yer etmesi gerekiyor. Bilinçlenme de çok kolay olmuyor. Müşteri üreticiyi bilgisi ile zorladığında kalite yükselecek. Kaliteli ile kalitesiz arasında ancak bu yol ile mücadele edilebilir. Aksi taktirde kalitesiz ürün hakketmediği fiyata satılmakta. Tüketicinin ucuza aldım dediği ürün, gerçek değerine göre aslında daha pahalı olabilir. Bu sorunu eğitimler ile aşmak için eğitime her geçen gün daha fazla pay ayırıyoruz. Türkiye'de TSE belgesini alan herkes çok kolay ihaleye girebiliyor. Ürünü kalitesiz olmasına rağmen düşük fiyat verdiği için ihaleyi alıyor. Halbuki günümüzdeki TSE standartları Avrupa standartları ile aynı; yani birebir çevirisi. Standartların devlet tarafından etkisinin yükseltilmesi gerekiyor. TSE'de, özellikle denetlemeleri artırabilirlerse iyileşmeler olabilir. Ancak onların da sorunları mevcut. TSE'nin test yapabilme üniteleri zayıf ve istihdamı az. Bizim bir sonraki safhamız, TSE'nin bilinçlen dirilmesi olacak. Çünkü TSE bilinçlenmediğ sürece çok kolay belge dağıtmaya deva edecek ve bunun maliyetini diğer firmala çekmeye devam edecek. Bu çok kritik bir nokta. Örneğin; boru fitinglerinin standartlarında koniklik dediğimiz bir kriter var. Boru iç yapısının mikron mertebesinde konik olması lazım. Yani şöyle söyleyeyim, mesela 20'Iik fitingte ağız ölçüsü 19,30 mm ile 19,50 mm, tabanda ise 19,00 mm ile 19,20 mm arasında olmalı. Yani tabanla ağız arasında 200 mikron bir fark var. 200 mikron dediğimiz şey gözle görülemez. Bu görülmeyen özellik kaynağın kalitesini birinci derecede etkilemekte. Bu özelliği olmayan ürünün TSE belgesi alamaması lazım. Çünkü iç bölgedeki fazla plastiğin eritilmesi gerekmekte. 150 mikronluk eriyik katmanını 300-400 mikron eritirseniz, yeterli sıkışma basıncı oluşmaz ve tesisatçı da bu konuda yetkili değilse ve işi bilmiyorsa borularda tıkanmaya varacak kadar eritme meydana gelir. Ürün de buna imkan sağlarsa kötü bir kaynak oluşur. Bu şekilde yapılan kaynak, 50 yıl garantili ürün için risklidir. Su tesisatlarının musluk açıldığında ötmesinin sebebi çaptaki bu daralmalardır. "Rusya'nın Mercedes'i!" Şu anda ürettiğimiz ürün Şili'den Avustralya'ya, Afrika'dan Rusya'ya kadar her bölgede itibar görüyor. Rusya'da şu anda Dizayn Grup için borunun Mercedes'i tabiri kullanılıyor. Hatta taklitlerimiz bile çıkmaya başladı. Sıhhi tesisatta PPR dediğimiz üst yapıdaki ürünümüzde çok iyi birstandardageldik. Rakiplerimizde koniklik olmadığı için yurtdışından belge alamıyorlar. Biz bunu ölçmek için bile özel alet kullanmak zorunda kalıyoruz. Ürün aslında arka planda çöküyor. Ucuz kalıp olduğunda, soğutma sistemi ona göre tasarlanmamış oluyor, bu yüzden de o bölgede kaynak esnasında malzeme yığılması gibi sorunlar yaşanıyor. Bunun dışında bahsedebileceğimiz bir başka özellik de, basınç sınıfı. Biz PN 25'e uygun yani 25 bar basınca dayanıklı boru üretiyoruz. Biz ürüne; tasarım, hammadde ve üretim fflJJ!ll'II Dizayn Grııp Teknik Eğitim Müdürü Hüdaverdi Uğıırlu ve Araştırma ve Teknoloji Geliştirme (ATGM) Müdürü Zafer G, prosesine hakimiz. Bunlar bir araya geldiğinde biz de üzerine PN 25 yazıyoruz. İkinci en büyük farklılığımız budur. Bu standartların üzerinde bir değer. Kendi laboratuvarımızda sürekli test yapıyoruz. En büyük avantajımız laboratuvara sahip olmamız. Ürünlerimizi biztasarlıyoruz. 1 990'lı yıllarda ürünün büyüklüğüne güveniyorduk. O zamanlar kullandığımız, "Bizimkisi kocaman, rakiplerinkiler ise küçücük" sloganını bugün rakiplerimiz kullanıyor. Aslında orada bir metal plastik optimizasyonu var. ATGM' miz sayesinde 1 996 yılında yapılan çalışmalar ile ürünlerimiz yeniden tasarlandı. Kalıpların hepsi yeniden yapıldı. Metal-plastik optimizasyon hesapları ile hem gramajı azalttık, hem de mukavemeti artırdık. Piyasadaki metalli fitingler 35-40 Nm torka dayanırken yeni ürünler 60-70 Nm torka dayanır hale geldi. Ama pazarlama mantığıyla işte malzemeden çalmışlar diyorlar. "MerdivenAltı Firmalar En Büyük Sorun" Polipropilenin üç tipi var; polipropilen homo Tip1, polipropilen blok Tip2, polipropilen random Tip3. En büyük sıkıntılardan bir tanesi olan merdiven altı firmalar, iki tane hat koyup üretim yapıyor. Tip2 malzemeyle üretip ürünün üzerine Tip3 yazarak satıyor. Ben iki firmada biuat şahit oldum. Sıcak suda Tip2 kullanılamaz, çok tehlikelidir; kullanılırise patlar. Sadece Tip3 kullanılır. Ancak bunu yapan firmalar ürünü pazarda bizimle aynı fiyata satıyor ve çok kazanıyor. Ürünün bizdeki üretim bedeli 90 ise biz 90'ın üzerine 1 O koyup onu 1 00'e satıyoruz; onlar ise 50'ye üretip bizimle aynı fiyata satıyor. Biz %1 O kazanırken onlar bizden ucuza satıp %1 00'e yakın para kazanıyor. Sizce bu haksız rekabet değil mi? PPR'nin üzerini stabil olma özelliğine sahip olması için alüminyum folyo ile kaplıyoruz. Önceden firmalar delikli folyo kullanıyorlardı. Yavaş yavaş deliksiz folyoya geçmeye başladılar. Delikli olanlar havadan suya oksijen geçişini 119 .... CC N .:ıı: o .u.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=