Tesisat Dergisi 94. Sayı (Ekim 2003)

� rı&:�ll Moo :wE i: özellikle Amerika'da, enerji üretim ve tüketimlerinin gelişen ekonomiye karşın yetmişli yıllar düzeyinde tutulması bunu kanıtlar. Günümüzde Amerika "2010 yılına kadar 1 milyon sıfır net enerjili bina yapılmasını hedef/emektedir. Bu binalar, kendi ihtiyaçlarını karşılayacak elektrik enerjini fotovotaik çatı elemanlarından sağlayacak ve enerjinin fazlasını satacak, ısıtma, soğutma ve su ısıtma için de güneş enerjisine dayalı; düşük maliyetli ve yüksek performanslı sistemlerden yararlanacaktır. Böylece sera gazı ve kirletici gaz emisyonları azalırken, mevcut konfor koşulları da muhafaza edilecektir. Bu politika ile 201 O yılının yeni yapılarının 1996 yılında yapılmış olanlara göre enerji açısından %25 daha verimli olacağı öngörülmektedir." Ülkemiz enerjiyi yeterince tanımamış, tüketicimiz enerjinin maliyetini anlamamış durumdadır. 1975 yılında OECD Enerji Komitesi, Enerji Komisyonu'na üye olan, Solar Enerji Komisyonu'na katılan, bu kuruluşlarda TÜBİTAK ile temsil edilen Türkiye; komisyonların yüzlerce araştırma projesinin hiçbirine katılmamış, bilgi transferi sağlayarak ülkenin enerji politikasına yön verememiştir. Ayrıca enerji gibi önemli ve yıllardır güncel olan bir konuda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı yetki ve görevlerini, hiç bir kurum ve kuruluşla paylaşmak istememiş, sorunu Elektrik Etüd İdaresi'nin kısıtlı kadrosu ile yürütme çabasına girmiştir. Nitekim; Bülent Ulusu'nun başbakanlık döneminde başlayan her yılın ocak ayında yapılan Enerji Haftası kutlamaları; 1950 yılından beri yapılan 'Yerli Malları Haftası' kutlamalarına benzer tarzda yürütülmüş, ilkokul ve orta okul yarışmaları ve öykülerle, lamba söndürme yöntemleri ile yürütülmüş, konu sadece yılın bir haftasında gündeme gelmiştir. Ayrıca, Dünya Enerji Konseyi Türkiye Komitesi'nin de çok başarılı olduğu söylenemez. 27 Kasım 1977'de Kamuran İnan'ın Enerji Bakanı olduğu dönemde çıkan, bazı il ve ilçelerin imar yasalarında değişiklik ve enerji tasarrufu yönetmeliği, Bayındırlık Bakanlığı yetki ve görevlerine müdahale anlamında yorumlanarak engellenmiş ve uygulanamamıştır. Bugüne kadar sadece Türk Standartları Enstitüsü tarafından son yıllarda hazırladıkları TS20 Enerji sorununda anayasal kurumların, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının katkısı zorunludur. Ancak bu tür bir hazırlık, kongre, toplantı ve seminerlerle yapılamacağı gibi, disiplinler arası komisyon çalışmalarıyla da başarılı olamaz. Avrupa devletlerinde; CE ve EN standartları çerçevesinde bu konu uzun araştırmalar sonucu ele alınmış, çok başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmalar örnek olarak ele alınıp, profesyonel bir ekiple ülkenin enerji politikası hazırlanmalı, devlet onayı ile yasallaşmalıdır. 825 lsı Yönetmeliği, Bayındırlık Bakanlığı katkısı ile zorunlu standart uygulaması olarak yürürlüğe konulmuştur. Ancak bu yaklaşım yeterli sayılamaz. Enerji sorununda anayasal kurumların, üniversitelerin, sivil toplum kuruluşları-­ nın katkısı zorunludur. Ancak bu tür bir hazırlık kongre, toplantı ve seminerlerle yapılamacağı gibi, disiplinler arası komisyon çalışmaları yla da başarılı olamaz. Avrupa devletlerinde; CE ve EN standartları çerçevesinde bu konu uzun araştırmalar sonucu ele alınmış, çok başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Bu çalışmalar örnek olarak ele alınıp, profesyonel bir ekiple ülkenin enerji politikası hazırlanmalı, devlet onayı ile yasallaşmalıdır. Bu yaklaşımda ilk adım halkın bilinçlenmesi olmalıdır. Arzulanan bilinç, eğitimle mümkündür. Enerji; iş gücü olup; teknolojinin vazgeçilmez birimidir. Birim zamanda yapılan işle tanımlanır. Kgm/san jouls, erg, kilokalori, kw/h, btu veya ton of TNT gibi birimlerle ölçülür. Enerji tanımı Galile ile 1 7. asırda başlamış, Newton kanunu ile ilk kuvvet ve kütle ilişkileri çözümlenmiştir. Enerji türleri XIX. asırda kinetik, potansiyel, elastik, kimyasal, ısı, nükleer enerji gibi sözcüklerle tanınmıştır. Yapı teknolojisinde en çok dile getirdiğimiz ısıl enerji, İngiliz fizikçi James Joule tarafından açıklanıp, enerjinin en son dönüşü olarak belirlenmektedir. Ayrıca enerji kaynakları, fosil yakacaklar fuel-oil, doğal gaz, kimyasal gazlar, akan sular, güneş ısısı, rüzgar ve benzeri kaynaklardır. İlk insan enerjiyi ateşten elde etmiştir. Kaynak olarak uzun süre odunu kullanmış, çok sonra yakıtlarla tanışmıştır. Fosil yakacak olarak asfalt, kömür kullanılmıştır. Asfaltın MÖ 6000 yılında Mezopotamya'da, doğal gazın MÖ 1000 yıllarında Çin'de kullanılması çok ilginçtir. Kömür XIII. yıldan bu yana en çok İngiltere'de kullanılmıştır. Bu anlamda enerjinin tarihi çizgisi kaynakları, tükenebilen, yenilenen enerji kaynakları, değişim formları, kullanımı, verimliliği dahil olmak üzere değeri ve çevreye etkileri bilinmelidir. Buna karşın petrol krizi ile başlayan enerji sorunu, ülkemizde birçok platformda gündeme gelmiş; üniversitelerin, bilimsel ve teknik kurulların, meslek odalarının ve sivil toplum kuruluşlarının araştırmaları, projeleri toplantılarda tartışılmıştır. Ayrıca bu sorunun çözümüne yönelik bir çok uzmanın tebliğ ve makalesinin yanı sıra, verimliliğe ve tasarrufa yönelik ihtisas firmalarının bilgi ve teknoloji transferi çabaları olmuştur. Bunlardan birisi TÜBİTAK ve TTGV'nin desteğinde Bilim ve Teknoloji Sanayi Tartışmaları Platformu'nda ele alınan Enerji Teknolojileri Politikası Çalışma Grubu'nun hazırlıklarıdır. 25 Ağustos 1997 tarihinde TÜBİTAK Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nun kararları doğrultusunda 11 Temmuz 1997, 12 Eylül 1997 ve 27 Eylül 1997 Çalışma Grubu oturumları sonucu, enerji alanında sürdürülebilirliğin üç ana ilkesi esas alınarak aşağıda isimleri yazılı üç alt grup oluşturulmuştur. 1- Enerjinin etkin kullanımı ve enerji tasarrufu ile ilgili teknolojiler alt grubu 2- Enerji üretiminde verimliliği artırmaya, çevre korumaya yönelik ileri teknolojiler alt grubu 3-Çevre dostu ve yenilebilir eneji kaynakları ile ilgili teknolojiler alt grubu. Alt grup üyelerinin kendi alanları kapsamındaki bilgi birikimlerinin aktarılması ve değerlendirilmesi amaçlı hazırlanan alt grup raporlarında 21. yüzyıl dünya perspektifleri çerçevesinde ülkemizin enerji teknolojileri politikası belirlenmiş, 1997 yılı Aralık ayında yapılan toplantı kararları doğrultusunda çalışma raporu 21 Mayıs

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=