Tesisat Dergisi 89. Sayı (Mayıs 2003)

MooN "' 00 e ; . n ; . , çağdaş olma çabaları içinde bu değerleri saf dışı bırakmak akıl almaz bir yaptırım sayılmalıdır. Dışişleri Bakanlığı; kamu hizmetlerinde en bozulmamış; partilerin yandaş etkileri olmamış, dışardan tayin usul ve yönteminden uzak, en küçük memurundan en üst düzeyine kadar seçkin, kişilikli, modern ve çağdaş yegane devlet kurumudur. Çoğunluğu siyasal bilgiler, hukuk, idari ilimler, uluslararası ilişkiler ve benzeri disiplinler arası eğitimden geçmiş üniversite mezunları, bakanlığa ilk girişte mükemmel bir yabacı dil bilmekte, bazıları iki yabancı dile vakıf olmakta, ilk on yıl içinde eşleri, çocukları ile üç-dört yabancı dile hakim olmaktadır. Bu düzeyde devlet memuru ve bu görgüde aile birimi, ülkemizde o/o98 nüfusun erişemeyeceği bir bilgi ve kültür gücüdür. En küçük memurundan, en üst düzeydeki büyükelçilerine kadar yıllarca saygınlığını, kişiliğini korumuş Dışişleri Bakanlığı; Necmettin Sadak'tan, Fahri Rüştü Zorlu'ya, İhsan Sabri Çağlayan'dan, İsmail Cem'e kadar uzanan çizgide bakanlarıyla; Muharrem Nuri Birgi, Feridun Cemal Erkin, Selim Sarper'den son emekli büyükelçilerimize kadar uzanan süreçte bilgi, deneyim ve erdemlikleri ile güçlerini kanıtlamış, örnek ve önder olmuş bir kurumdur. Vatan uğruna görev sırasında askerlerimizden sonra şehitlik mertebesine en çok ulaşmış kamu görevlisi diplomatlarımızdır. Çoğu dış ülkelerde meslek içi eğitimleriyle akademisyenlerimizi geride bırakmış, bilgilerinin yanı sıra görgü ve davranışları ile ülkemize büyük katkıda bulunmuştur. Cumhurbaşlanlarımız, meclis başkanları, bakanlar, askeri erkan, üniversite ve benzeri kurumlar danışmanlarını bu diplomatlardan seçmiş, kendilerini geliştirmiş, hizmetlerinden yararlanmıştır. İçlerinden bazıları tanıdığım, bazıları dostum ve arkadaşım olan bu şahsiyetlerden genç bir Büyükelçi iken şehit olan rahmetli Galip Balkar'dan başlayarak; New-York, Washington, Londra, Paris, Roma, Viyana, Moskova, Jakarta, Kualalumpur, Stokholm, Helsinki, Tokyo, Frankfurt gibi şehirlerde görev başında gördüğüm yurda dönüşlerinde başarılarına şahit olduğum, beraberliklerinden etkilendiğim bu değerlerin 22 Dışişleri Bakanlığı; kamu hizmetlerinde en bozulmamış; partilerin yandaş etkileri olmamış, dışardan tayin usul ve yönteminden uzak, en küçük memurundan en üst ı. : I, • düzeyine kadar seçkin, kişilikli, modern ve çağdaş w. yegane devlet kurumudur. bugün hizmetten ayrılmaları ülke için büyük bir kayıp sayılmıştır. Rahmetli Turgut Özal; bilgi toplumlarında görgünün yaşam düzeyindeki etkisini vurgularken, "Mümkün olsa Belediye Başkanlarına gelişmiş batı ülkelerinin büyük şehirlerini gezdirirdim", sözü hatırlandığında; amacın çağdaş görgüyü, bilgiyi, davranışı öğretmek olduğu bir kere daha anlaşılır. Son emeklilik yasasıyla böyle bir gücün elimizde mevcut olduğunu anlamamak inanılmazdır. Bazıları üniversitelerde ders veren, bazıları kurum ve kuruluşların yönetiminde görev alan bu diplomatları, mümkün olsa 79 üniversitenin yönetiminde dört yıl için görevlendirebilsek neler değişir, değerlendirmek gerekir. Önümüzdeki yerel seçimlerde bütün illerimizin Belediye Başkanlıklarına seçilebildiklerini varsaysak neler neler kazanırız, anlamalıyız. Emekli büyükelçiler; bilimsel kurumlara, bağımsız kuruluşlara, önemli devlet kurumlarına bu kişiler daha tarafsız, sağlıklı danışmanlık yapabilirler. Siyasi otoritede seçilmiş ve görev almış yetkililerin bunlardan daha iyi danışmanları olabilir mi; değerlendirilmesi gerekir. Hizmetleri ile devletvetopluma borçlarını kat kat ödemiş, 60 yaşını doldurmuş emekli büyükelçilerin her dört yılda bir mekan değiştirmesi, çocuklarının aynı değişkenlik sürecindeki eğitim zorlukları, zamanla geri kalmış ülkelerde çektikleri sıkıntılar, büyük şehirlerde karşılaştıkiarı ekonomik güçlüklerden ellerinde kalan, sadece yabancı ülkelerde Türkiye'yi temsil etmenin onurudur. Kendilerini sivil toplum kurumlarının başlarında, sözlü ve yazılı medya ekran ve köşelerinde, bilgi ve görgülerini yansıtan kitap sayfalarında, ülkenin sanat ve bilime dönük kültürel aktiviteleri içinde görmek dileğiyle, hepsine sağlık ve başarılar dileriz. ► Toplumların Önde Gelenleri Üniter devletlerde toplumun önde gelenleri başta devlet başkanı olmak üzere siyasi otoriteyi temsil eden başbakan, hükümet üyeleri, parlemento başkanı, parlementerler, kamu üst düzey yöneticileri, anayasal kurumların başkan ve üyeleri, belirli bir hiyerarşi içinde yetki ve görevleri ile sınırlanırlar. Çoğu seçilmiş, bir kısmı tayin edilmiş bu kişilerin saygın yönleri, kişilik ve kimlikleri ile ortaya çıkar. Toplumun bu yargıda değerlendirmesi kişilerin bilgi, kültür ve güvenli yönleri kadar, yaşamları, görünümleri ve sempatileri ile güç kazanmaktadır. Silahlı Kuwetler dışında devlet yönetiminde görev alanların yanı sıra özel sektörde, yerel yönetimlerde, bilim ve sanatta medya ve TV ekranlarında öne çıkan toplumun kesitini sergileyen meşhur kimseler görülür. Bu anlamda toplumun çoğunluğunun saygısını kazanmış kişilerin akılda kalan simaları 1950 yılından bu yana gözden geçirilirse, bunlardan, İnönü, Bayar, Menderes, Zorlu, Ecevit, Demirel, Özal gibi devlet adamlarının yanı sıra pek çok bakan, parlementer, akademisyen, sanat ve bilim adamı, iş adamı, güvendiğimiz övündüğümüz önde gelen kişiler olmuş, ancak son on yıl içinde bunların benzerleri azalmıştır. Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı, Fahrettin Kerim Gökay, İhsan Sabri Çağlayangil, Nadir Nadi, Muharrem Nuri Birge, Muhsin Ertuğrul, Mustafa İnan, Danış Kiper, Kemal Kurdaş gibi şahsiyetler bugün toplumda zor bulunmaktadır. Altmış beş milyonluk ülkede muhakkakki bu saydıklarımız kadar bilgili, deneyimli, değerli, kişilikli insanımız mevcuttur. Akademisyen, devlet memuru, özel sektör yöneticileri, bilim ve sanat adamları, yazarlar içinde mutevazi kişilikleri ile öne fırlamayan bu kişilerin boş bıraktığı podyumda önde görülen kişilerin konuşmaları, düşünce tarzları, mantıkları ve

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=