Tesisat Dergisi 89. Sayı (Mayıs 2003)

.., Noo ., .. ::ı; . g: i verebilirler. Bunların üremesine mani olmak için dağıtım şebekesinde devamlı olarak belli bir klor bakiyesini (>0.2 mg/L serbest klor) temin etmek gerekebilir. 1 .5. Sertlik Genel tarifi itibarı ile sertlik +2 veya daha yüksek değerliğe sahip metal katyonlarının konsantrasyonlarının toplamıdır. Bunların arasında Srı+, Mnı+, Feı+, FeH, AIH gibi iyonlar da bulunmakla beraber, tatbikatta sertlik kalsiyum (Ca2+) ve magnezyum (Mgı+) iyonlarının toplam konsantrasyonu ol arak kabul edilir. Türkçe'de sertliğe "sudaki kireç" diye de atıfta bulunul ­ maktadır. Sertlik iyonlarının insan sağlığına herhangi bir zararı yoktur. Sert suların kalp ve damar sağlığı açısından faydalı olduğu yönünde bazı bulgular da mevcuttur. Sertlik iyonları sabun ile reaksiyona girerek sabun tüketimini artırırlar. Suyun ısıtıldığı ortaml arda (ısı eşanjörlerinde, buhar kazanl arında, çaydanlıkl arda, vb.) sertlik iyonları çökerek bir tortu tabakasına veya tıkanmaya sebep olabilirler. Ayrıca, bir çok kişi yumuşatılmış suyun tadını sert suların tadına tercih etmektedir. Sertlik mg/L CaCO3 (kalsiyum karbonat) eşdeğeri olarak rapor edilir. Mesela, 1 mg/ L Caı+ iyonu suya 1x50/20=2.5 mg/L CaCO3 sertliği verir. Öte yandan, 1 mg/L Mgı+ suya 1x50/12.2=4.1 mg/L CaCO 3 sertliği ekler. (Kalsiyum ve magnezyumun eşdeğer ağırl ıkl arı sırasıyl a 20 ve 12.2, kalsiyum karbonatın eşdeğer ağırlığı ise 50'dir.) Türkiye'de sertlik birimi ol arak Fransız sertliği yaygın ol arak kull anı lmaktadır. 1 Fransız sertliği, 1 O mg/L CaCO3 sertliğine eşittir. Sertlik (mg/L CaCO3 olarak) konsantrasyonlarına göre sular şu şekilde tasnif edilmektedir: 0-75 mg/L 75-150 mg/L 150-300 mg/L 300 mg/L üzeri : Yumuşak : Az sert : Sert : Çok sert 2. İnorganik Maddeler TÇK'yı teşkil eden maddelerin çoğu inorganik maddelerdir. Yukarıda sertl ik iyonl arından (Caı+ ve Mgı+) bahsedilm işti. Diğer önemli inorganik maddeler bu bölümde anlatılacaktır. İnorganik maddelerin bir kısmı su kaynaklarında tabii olarak mevcuttur. Diğer bazı maddeler su kaynaklarının kirletilmesi neticesi olarak bulunurlar. Kurşun, bakır, çinko ve asbestos gibi maddeler ise suyun dağıtım şebekesindeki borular ve tesisat malzemesi i le teması neticesinde suya geçerler. Bir kısım inorganik maddelerin (arsenik, kurşun, kadmiyum vb.) kansere sebep olduğu sanı lmaktadır. Diğer bazı maddeler (bakır, 152 molibdenum, nikel, selenyum, sodyum vb.) az miktarda olursa insan sağlığı için faydalı hatta gerekli iken, yüksek konsantrasyonları zararlı olabilir. Alüminyum hemen bütün gıdalarda ve içme sularında tabii olarak mevcuttur. Alzheimer hastalığı ile içme suyundan gelen alüminyum arasında herhangi bir bağlantı bulunamamıştır. Böbrek diyaliz makinalarının kullandığı sularda alüminyum bulunmamalıdır. Su arıtılmasında en yaygın olarak kull anı lan yumakl aştırıcı alüminyum sülfatdır. Arıtma sırasında suya eklenen alüminyumun suda kalmaması (alüminyum hidroksit olarak çöktürülmesi ve filtre edilmesi) gerekir. Bunun için, arıtılmış sul arda 0.2 mg/L'den fazl a alüminyum kalmadığı (böylece yumaklaştırılmış kirleticilerin de büyük oranda giderildiği) teyid edilmelidir. Amonyak (NH3) ve amonyum (NH4 +) sağlığa zararlı olmamakla beraber içme suyunda bulunmaları arzu edilmez. Bir içme suyu kaynağında yüksek miktarda amonyak/amonyum bulunması, o kaynağın atıksu karışması sebebiyle kirlenmiş olduğuna işaret eder. Ayrıca amonyak dezenfeksiyon sırasında klor ile reaksiyona girerek kloru tüketir. Netice ol arak suda serbest klor bakiyesi meydana getirebilmek için kull anı lması gereken klor miktarını artırarak ekonomik bir zarara yol açar. Tesis çıkışında suda amonyak kal ırsa şebekede amonyaktan faydal anan bakterilerin üreme ihtimal i artar. İçme suyu olarak kullanı lması düşünülen bir suda 0.5 mg/ L'den fazla toplam amonyak (NH3 ve NH4 +) bulunmaması tavsiye edilir. Arsenik yüksek konsantrasyonlarda bulunursa cilt, akciğer, böbrek ve karaciğer kanserlerine ve başka hastal ı kl ara sebep olmaktadır. Az miktarda arsenik tabii olarak her tür ette (balık, tavuk, kırmızı et) ve bazı tahıllarda mevcuttur ve zararsızdır. İçme suyunda 0.01 mg/L'den fazla bulunmam. alıdır, 0.002 mg/L'den az olması ise tavsiye edilir. Antimon kimyevi ve fiziki özellikleri açısından arsenik ile bir çok benzerlik gösterir ve zehirleyici etkileri vardır. Zehirleyici etkilerinin semptoml arı sindirim sisteminde, bağırsaklarda, teneffüs sisteminde, ciltte ve karaciğerde ortaya çıkarlar. Ayrıca kolesterol artışına sebep olur. İçme suyunda 0.006 mg/L müsaade edilen azami konsantrasyonudur. Asbestos tabiatta mevcut olan ve lifli bir görünüme sahip bir kısım silika minerallerine verilen isimdir. Kansere sebep olma ihtimali dolayısı ile içme suyunda 7 milyon lif/L konsantrasyonundan yüksek miktarda bulunmamal ıdır. Bakır uzun vadede karaciğer ve böbreklerde hasara yol açabilir. Sudaki konsantrasyonu 1.3 mg/L'yi aşmamalıdır. Bakır ihtiva eden malzemelerin (mesela, suyu taşıyan borul arın) korrozyonu neticesi sudaki bakır miktarı artabilir. Bu tür durumlarda arıtma tesisi çıkışında bakır, konsantrasyonu 1.0 mg/L'yi aşmamalıdır. Ayrıca yüksek miktarlarda bakır su ile temas eden eşyalarda (mesela çamaşırlarda) mavi lekeler meydana getirebilir. Baryum yüksek tansiyona sebep olmaktadır. İçme suyundaki miktarı 2 mg/L'den az olmal ıdır. Berilyum bağırsakl arda hasara (lezyon) sebep olabilir ve kobay hayvanlarda kansere yol açtığı tespit edilmiştir. Konsantrasyonu 0.004 mg/L'nin altında olmalıdır. Civa içme sularında organik (metil civa) veya inorganik halde bulunabilir. İnorganik civa böbreklere zarar vermekte, metil civa ise sinir sisteminde ve başka organlarda hasara yol açmaktadır. Civa içme suyunda 0.002 mg/L'den fazla bulunmamalıdır. Çinko sağlık için bir tehdit teşkil etmemekle beraber 5 mg/L'den fazla olursa içme suyuna hoşa gitmeyen bir tad verir. Tabii su kaynaklarında karşılaşılan miktarlardaki demir ve manganez, insan sağlığına zararlı değildir. Bu iki iyon yükseltgendiği zaman suya renk veren çökeltiler (Fe(OH)3 ve MnO2) meydana geldiği için, konsantrasyonlarının yüksek olması arzu edilmez. Demir çökeltisi kırmızımsı-kahverengi bir renge sahiptir ve lavabolarda, çamaşırlarda vs. leke bırakır. Manganez genellikle demirle beraber mevcuttur ve benzer problemlere sebep olur. Manganez çökeltisi kırmızı olmakla beraber, suya çamaşır suyu (serbest klor) eklenirse koyu kahverengi-siyah lekelere sebep olur. Demir miktarının 0.3 mg/L'den, manganezin ise 0.05 mg/L'den az olması tavsiye edilmektedir. Ayrıca demir 0.1 mg/L'den fazla olursa hissedilir bir "metal tadına" sebep olabilir. Aşırı miktarda florür (F-) iyonu kemiklere ve dişlere zarar vermektedir. İçme suyundaki konsantrasyonu 4 mg/L'yi aşmamalıdır. Öte yandan 0.7-1.2 mg/L civarındaki florür diş çürümelerine karşı direnci artırmakta ve faydalı olmaktadır. İstanbul'un içme suyu kaynaklarında (Ömerli, Terkos, vd.) çok az florür vardır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=