ile güçlü bir hale gelen İTÜ'nün son yılları, çok farklı ve iddialı yeni bir yapılanmaya yönelmiş, 2000'e yakın öğretim elemanı ve 20.000 öğrencisi ile uluslararası düzeyde gücünü sergilemiştir. Ayazağa kampüsünde 80 nektar l ık arazi üzerinde kurulacak Teknokent, Ar-Ge merkezleri dışında sergi, konferans ve konaklama birimlerini ve yeni teknoloji geliştirme merkezlerini oluşturmakta, Avrupa Birliği VI. Çevre Programları doğrultusundaki çalışmalar İTÜ'ye yeni ufuklar açmaktadır. Bu hedeflere ulaşmak için olağanüstü özverili çabalarda bulunan İ.T.Ü. Rektörlüğü'nü kutlamak, destek olmak hepimizin borcudur. ► Devlet Güvencesindeki Mesleklerin, Tüketici Talebine Yönelik Yeni İhtisas Alanları Üniversitelerde temel eğitimleri verilen, diploma ile belirlenen, devlet güvencesinde olan tıp, hukuk, mimarlık ve mühendislik hizmetleri; uzun yıllar uzmanlık dallarında ihtisasa yönelmiş, hizmette sorumluluk endeksli profesyonellik geçerli olmuştur. Özellikle mimarlık ve mühendislik hizmetlerinin diploma yetkisi ile yapılamadığı tüketici tarafından anlaşıldığından, artık hizmette deneyim, bilgi ve başarı aranmakta, ayrıntıları içeren üretimde ekip hizmeti tercih edilmektedir. Üniversite sonrası diploma yetkisi ile kamu ve özel sektörde yönetim ekibinde yer alan çok başarılı mimar ve mühendislerin yanı sıra ticarette, sanayide, müteahhitlikte ve satışta çok bilgili, deneyimli meslektaşlarımız bulunmaktadır. Bu tür hizmetlerde devlet güvencesi aranmaz. Benzer tarzda, temel eğitim ve diploma yetkileri ile gelişen, ihtisasa yönelen meslek içi eğitim, deneyim ve başarı ile kazanılan uzmanlık hizmetlerinde tıp ve hukuk dışında devlet güvencesi yoktur. Hizmet sektöründe gelişimin değerlendirilmesi tüketici tarafından yapılır. Bu tür hizmet ihtiyaç gereği aranır, yatırımcı, mal sahibi ve işverenler yaptıracakları işe göre iş yapanları bulur ve görevlendirir. Dolayısıyla bu tür hizmette yetkinlik, yapabilirlik güvencesi aranmakta, mühendislikte profesyonellik gündeme gelmektedir. Profesyonel sorumluluk ve sigorta bu gelişimin bir sonucudur. Bu husus bir çok ülkede sosyal yasalarla da disipline edi l miştir. Tesisat Mühendisliği, bu gelişim içinde makina mühendisliğinin bir uzmanlık dalı olarak yer almıştır. Bugün devlet güvencesinde olan üniversitelerde eğitimi verilen, müstakil meslek odaları olan uçak, gemi, çevre mühendisleri sayısından dahaçok makine mühendisi tesisat sektöründe tesisat mühendisi olarak hizmet vermekte, ünvanları ise tesisat mühendisi olarak kamu ve özel sektörde tescil edilmiş bulunmaktadır. Üniversite eğtimine esas diplomaları; devlet güvencesi belgesi Son yıl/arıla yapı teknolojisindt tesisat sektörü hizmetleri mekanik tesisat sınırlarını aşıp, çok geniş bir alana yayılmıştır. XXI. asırda mesleklerin iç içe girdiği, hizmetlerin saçak/anarak ekip ürününe dönüştüğü şu dönemde, devlet güvencesi ötesinde hizmetlerde sorumluluk arandığı dikkate alınarak, tesisat mühendisliğinin gelişimi ve disipline edilmesi gerekmektedir. bulunmayan hizmette, yaklaşık 20 bin makina mühendisinin hizmet vermesi ilginç bir görünümdür. Son yıllarda yapı teknolojisinde tesisat sektörü hizmetleri mekanik tesisat sınırlarını aşıp, çok geniş bir alana yayılmıştır. Bu değişim, hizmeti ısıtma, havalandırma, klima, sıhhi tesisat gibi mekanik tesisat hizmetleri dışında yapı teknolojisinin enerji, çevre, yangın, otomasyon, hastane teknolojisi, sağlık, hijyen, alt yapı ve özel tesisat konularına taşımıştır. Dolayısıyla bizlerin amaçladığı tesisat sektöründeki işlerde mimar, inşaat mühendisi, elektrik mühendisi, elektronik mühendisi, çevre mühendisi, fizik mühendisi, gemi mühendisleri, ziraat mühendisleri yer almış, üretim hizmetlerinde paydaş olmuş ve özel tesisat hizmetlerinde uzmanlıkları ile kendilerini kanıtlamış bulunmaktadırlar. Bu koşullarda hizmetlerimizin ya mekanik tesisat sistemleri ile sınırlanıp, yetki ve görevlerimizin belirlenmesi ya da hizmetin yapı teknolojisine endekslenmesi suretiyle, hizmette uzun vadede eğitim, profesyonellik ve uzmanlık kurallarının konulması gerekmektedir. Yapı teknolojisi mühendisliğinin temel eğitimi üniversitelerde lisansüstü mühendislik disiplinleri ile mimarlık bölümlerinin ortak bir eğitimi olmalı, mezunlarının belirli bir süre meslek içi eğitim ve usta-çırak dönemleri öngörülmelidir. Ayrıca sorumlu hizmet yapacak yapı teknolojisi mühendislerinde profesyonellik aranmalı, profesyonel olanlardan ela uzmanlık güvencesi olarak 'liability' yapabilirlik sigortası istenmelidir. XXI. asırda mesleklerin iç içe girdiği, hizmetlerin saçaklanarak ekip ürününe dönüştüğü şu dönemde, devlet güvencesi ötesinde hizmetlerde sorumluluk arandığı dikkate alınarak, tesisat mühendisliğinin gelişimi ve disipline edilmesi gerekmektedir. ► Deprem, Ekonomik Kriz, Kıbrıs ve Irak Harbi 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi ile başlayan ekonomik krizle ülkeyi sarsan kaos dönemi, Avrupa Birliği giriş çabaları, Kıbrıs politikasının olumsuz sonucu, Kuzey Irak ve Saddam olayları ile başarısızlıklarımızı sergilemiş, ülkemiz hak etmediği bir ortama sürüklenmiştir. Demokrasiyi benimsemiş, hukuk devleti olduğunu kanıtlamaya çalışan laik bir devlet, müslüman bir toplum olan, müslüman ülkelerin en ilerisi sayılan; üniter, milliyetçi, çalışkan vefakar bir millet olan Türkiye'nin bu durumda hata, kusur ve eksiği ne olmuştur? Sorunun; devletten mi, siyasi otorite ve iktidar güçlerinden mi, silahlı kuvvetlerden mi, kamu ve özel sektörden mi kaynaklandığını ayrıntılı olarak incelendiğimizde, hiçbirini doğrudan doğruya suçlama hakkımızın olmadığı, onların da bizlerden farkı bulunmadığı, dolayısıyla kusurları kendimizde aramamız gerektiğini görürüz. Bu sonuç, bilgi toplumu olmadığımızı kanıtlar. Ülkemizde toplum olarak birbirimizle barışık sayılmayız. Aile fertleri birbiri ile, komşular mahalle ile; mahalle kentle, kent şehirle, zengin fakirle, işçi işverenle, okumuş cahille, vatandaş devletle, kamu özel sektörle, anayasal kurumlar, oda ve dernekler, sivil toplum kuruluşları birbiri ile güvensizlik içinde düşman kardeşler oyunu oynamaktadır. Özellikle aydınlar arasında bilgi, görgü, görev, yetki fark! ıl ıklar,nclan kaynaklanan çelişki yozlaşmış bir kültür ortamını sergilemekte, genelde yalan en geçerli silah haline gelmekte; güç, ahbaplık ilişkisi ile sağlanmakta, toplu yaşam düzeyinde hiç bir kural ve standart geçerli olmamaktadır. Üretim ve hizmette sorumluluktan yoksun, ticari amaçlı ranta endekslenmiş, düşük kaliteli üretim gündeme gelmiş, ortamda sosyal güven kaybolmuştur. Bu görünüm; yazılı ve sözlü medya yayınlarında kolayca sezilir. Her sabah elinize aldığınız gazetelerin haberleri ve köşe yazarlarının çarpık makalelerinin yanı sıra, akşamları karşısına geçtiğiniz TV ekranlarında, 20 - 25 TV kanalında sergilenen yorumlar, forumlar ve sorunlar toplumsal yetersizlikleri göstermekte, topluma sıkıntı vermektedir. Bu nedenle Marmara Depremi'nden bu yana; toplu yaşamda, ekonomide, politikada, Avrupa Birliği hazırlıklarında, Kıbrıs sorununda ve son olarak Irak Savaşı'nda toplumsal hataların analizlerinin çok iyi yapılması, toplum yetenek ve kapasi-temizin doğru belirlenmesi, genç neslin başta eğitim olmak üzere yeniden yapılanması yolu açılmalıdır. Q'iı 23 M oo N C " " ' ' 00 00 "' vı "üi ·e, Q) C .; "üi
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=