Tesisat Dergisi 88. Sayı (Nisan 2003)

eı ı!l Dikey konuşlandırılmış pompalarda ayak gevşekliği: Bu şekilde yerleştirilmiş pompalarda bu tür bir teşhisi yapmak oldukça zordur. Bunda da neden, yatay pompa ile karşılaştırıldığında, eksene! yön aslında düşey doğrultu ile çakışır ve mile dik olan yatay ve dikey yönlerin ikisi de ufuk düzlemi olan yatay düzlemde yer alırlar. Bu tür pompalarda gevşeklik motorun pompaya bağlantı elemanlarında olabileceği gibi genellikle pompanın zemine bağlandığı noktalardaki zayıflıktan kaynaklanabilir. O nedenle, gevşeklik sorunu olan düşey yerleştirilmiş pompalarda motorun serbest tarafı (ki, ölçümlerde en üst noktadır) teorik olarak ufuk düzleminde bir daire çizmelidir. Ancak, motoru pompaya bağlayan ve aynı zamanda kaplin muhafazası görevi gören bağlantı parçası her yönde aynı mukavemete sahip olmadığından zayıf olduğu yönde salınım daha fazla olur ve dolayısıyla bu yönde titreşim daha fazladır. Bu da, dairesel bir salınım değil oval bir salınım doğmasına neden olur. Uygulamalarımızda genellikle, sistemin yatay bir motora göre daha zayıf olduğu göz önüne alınarak, ISO2372 sınıflandırmasındaki bir üst sınıfın limit değerleri başlangıç noktası olarak alınır. Örneğin, 1 O kWlık düşey motor için limitler arandığında, <15 kW motorlar için var olan 1. Grup limiti 1 . 1 mm/sn rms yerine, 1 5-75 kW arası limit olan 1.8 mm/sn rms kullanılır. 4.3. Kaplin Ayarsızlığı Kaplinler motor+ pompalarda en sorunlu noktalardan biridir. Zira, kaplin ayarsızlıkları rulman arızalarının temel kaynaklarından biridir. (Şekil 5) Yapılan araştırmalar rulman arızalarının kaynağının o/oS0'sinin kaplin ayarsızlığı olduğunu göstermektedir. Özellikle pompalarda, salmastra kaçakları nedeniyle sızan akışkanın zayıflattığı şaseler kaplin ayarŞekil 5. (!) ·;;; � 182 sızlıklarının daha önem kazanmasına neden olmaktadır. Kaplin ayarsızlığı, bir kaplin ile birbirine bağlı tahrik eden ve tahrik edilen iki elemandan oluşan bir makinada bu iki elemanın mil eksenlerinin çakışmaması durumudur. O nedenle, aslında "kaplin" değil, "mil" ayarsızlığından sözetmek gerekir. Kaplin ayarsızlığı, esas olarak iki ayrı şekilde oluşabilir: açısal kaçıklık, paralel kaçıklık. Aslında bu iki tür ayarsızlık tek başına görülmez; ikisinden de bir miktar her kaplin ayarsızlığında mutlaka vardır. Açısal kaplin ayasızlığı genellikle 1 X frekansında ve Eksene! yönde, paralel kaplin ayarsızlığında ise 2X ve bazen 3X frekansında yatay ve dikey yönde görülür. Özellikle, 2X frekansındaki titreşim seviyesinin, 1 X'deki titreşim seviyesinden yüksek olmasına kesin kaplin ayarsızlığı gözü ile bakılabilir. Kaplin ayarsızlığı durumunda faz açısı kaplinin iki tarafında 180° fark gösterir. Faz ölçümleri yapıldığı takdirde, bu durum kaplin ayarsızlığının en iyi göstergesi olarak bilinir. Burada çok dikkat edilmesi gereken ve birçok kişiyi yanıltan bir hususu gündeme getirmek gerekir: 3000 d/dk nominal hızı olan bir pompa örnek alınacak olursa, bu pompanın aslında 2980 d/dk gibi bir hızla dönebileceği bilinir. Şayet bu pompada kaplin ayarsızlığı varsa, bu durumu gösteren pik 2960 x 2= 5960 CPM frekansında görülecek demektir. Ancak, bu pompa motorunda hava aralığı asimetrisi varsa, bu durum da şebeke frekansı (50 Hz=3000 CPM)x2 frekansı olan 6000 CPM frekansında görülecek demektir. Titreşim ölçüm parametreleri, o şekilde ayarlanmışsa ki, spektrumdaki her line (!ayn) genişliği 6000-5960= 40 CPM aralığından daha geniştir, o zaman bu iki pik çakışacaktır. Bu durumu önlemek için, bu şekilde çakışma beklenilen durumlarda, titreşim ölçüm parametrelerinden Line sayısını 1600 veya 3200 olarak seçmelidir. 4.4. Rulman Arızaları Rulman arızaları analizinde temel, bir rulmanın üretebileceği frekansların tanınması ile olur. Bu frekansların bazılarının ne olacağı önceden hesaplanabilecekken diğerleri hesaplanamaz. Ultrasonik frekanslar olarak bilinen frekanslar, yuvarlanma elemanlarında meydana gelen sayısız, mikron ölçülerindeki arızaların çıkardığı ve ancak ultrasonik bantta dinleme yapan cihazlarca bulunabilir; doğal frekanslar olarak bilinen frekanslar ise özellikle dış ve iç bileziğin doğal frekansının bu elemanlardaki arızalara bilyelerin çarparak rezonansa getirmesinden kaynaklanır; ve, bu iki frekans grubu önceden bilinmez. (Aslında, doğal frekanslar istenirse hem hesaplanabilir, hem de deneysel olarak bulunabilir; ancak, uygulanan bir yöntem değildir.) Dönmeye bağlı frekanslar, tamamen rulmanın geometrisine bağlı olup önceden hesaplanıp tablo halinde titreşim analizi yapan analistin elinde mutlaka bulunması gerekir. Bugün, her titreşim analiz programı mutlaka "rulman arıza frekansları"nı içerir. On bin değişik tip rulmanın arıza frekanslarını içeren programlar olduğu gibi, bir Milyon tip rulmanın bilgilerini içeren programlar da vardır. Dönmeye bağlı arıza frekansları yuvarlanma elemanı (bilye veya masura), kafes, dış bilezik ve iç bileziğin arızalandıkları takdirde yaydıkları titreşimlerin oluştuğu frekansların genellikle dönme devrinin katları olarak ifadesi şeklinde listelenir. Örneğin, 6318 boy ve 8 bilyalı (Bilya sayısı da önemlidir; zira, SKF'in 631 8 rulmanında 8 bilya, FAG'ın rulmanında ise 9 bilya vardır. Bu nedenle, aynı rulman olmalarına karşın arıza frekansları farklıdır.) bir rulmanın dış bilezik arıza frekansı 3.08 dir. Diğer bir deyişle, örnek olarak 1460 d/dk'da dönen bir mile takılı bir 6318 tip rulmanın dış bileziğinde arıza olduğu takdirde, spektrum grafiğinde bu arıza 3.08x1460 =4497 CPM frekansında görülecektir. Toplamaçıkarma frekansları ise yukarıdaki üç grubun birbirleriyle veya dönme devri ile modülasyonu sonucu ortaya çıkan frekanslardır ki, bunların analiz sırasında hesaplanarak bu şekilde tanımlanmalar gerekir. Rulman arızalarının gelişimi önce lineer sonra logaritmik olarak müdahale edilmezse dağılmaya kadar sürer. Bu ifade her ne kadar, pek teorik de olsa, genel seyir �

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=