Tesisat Dergisi 84. Sayı (Aralık 2002)

D e rs ge ki mt öi zr üi nn 5s8o. rsuanyl aı srı nı ndaa ndeiğt i ibşai kr e n , a ç çı löazrüdma n übr ae tkeabbi liml meekkbvmea bc ıi ry lliak t e olııştıırdıığu>niız .. SEKTOREL FORUM "Sektöre! Forum'un bu bölümünde, Fırat A. ÇaŞğ. aAtaRy- GTEulıBmöalyü m'ııüı n d e n "DTui irrukmiy eu'ndae kKi ıGsaeBneilr ABlat kYı şap" ı başlıklı yazısına yer verdik. �sektöre/ Forum• ve "Kitap" tartı�malarına siz de katılmak istiyorsanız, 0212 288 26 14 no'lu faksla veya forum@teknikyayincilik.com" e-mail adresiyle bize ulaıabilirsiniz. Sektöre ilişkin konuşmak, tartışmak çözüm bulmak, öneri sunmak istiyorsanız, Katılın, tartışalım; katılın, çözüm üretelim... (Bu böliiındeki yazıların sorııııılıılıığıı yazarlarına aiıtir.) Türkiye'deki Genel Alt Yapı Durumuna Kısa Bir Bakış (ağatay Tulunay FIRAT A.Ş. AR-GE Bölümü Yüksek İnşaat Mühendisi Türkiye genelinde kullanılan alt yapı sistemlerinin (içme suyu şebekeleri, kanalizasyon hatları, doğal gaz hatları, yağmur suyu ve drenaj hatları, vb.) büyük bir bölümü çelik, asbest ve beton borulardan oluşmaktadır. İçme suyu şebekelerinde genellikle çelik borular tercih edilirken (%60), kanalizasyon ve yağmur suyu hatlarında kullanılan boruların yaklaşık o/o8S'i betondur. Alt yapı sistemlerinin performansı göz önüne alındığında, özellikle beton boruların ihtiyaca cevap veremeyecek kadar çağın gerisinde bir teknoloji ile üretildiği ve istenilen sağlıklı hizmeti veremediği görülmektedir. Betondan yapılan kanalizasyon hatlarının ömrü azami 20 yıldır. Kullanılan malzemenin kalitesi ve uygulamadaki yanlışlıklar nedeniyle bu süre Scyı.ıa.kadar inebilmektedir. Ömrünü tamamlayan beton borularda sızıntı kaçınılmaz hale gelmekte, yoğun trafik yükü altında oluşan çatlaklar ve kırıklar ile ağaç köklerinin hatlara girerek meydana getirdiği tıkanmalar bu süreyi daha da azaltmaktadır. ■ Alt yapı sistemlerindeki sızıntı problemi, uzun vadede ciddi sorunlara yol açmaktadır. Kanalizasyon sızıntıları düşük kalitede malzemeden imal edilmiş içme suyu hatlarına karışabilmekte ve bu da bir çok bulaşıcı hastalığın meydana gelmesine neden olmaktadır. İsale hatlarındaki sızıntılar ise hem arıtılması büyük mali kaynak gerektiren içme suyunun çok önemli bir kısmının boşa harcanmasına neden olarak milli servete zarar vermekte, hem de sızan suyun yapıların temellerinde oluşturduğu korozyon ve çürümeler nedeniyle binaların deprem mukavemetini azaltmaktadır. Yerleşim alanlarımızın içme suyu şebekelerindeki kayıplar o/oS0'ler seviyesindedir. Alt yapısı yenilenmiş ve kayıpları asgariye indirilmiş kentlerde bile bu oran o/o30 civarındadır ve bunun büyük bir başarı olduğu kanısı yaygınlaşmıştır. Halbuki, bu bir "başarı" değil, bir "gelişme"dir. Gelişmiş ülkelerin şehir şebekelerinde meydana gelen o/oS'lik kayıpların dahi çok büyük olarak değerlendirildiği göz önüne alındığında ülkemizdeki durumun vehameti bir kez daha anlaşılacaktır. Deprem ve Sonrası 17 Ağustos depreminin üzerinden tam üç yıl geçti. Bu süre zarfında yapılan araştırmalar göstermiştir ki, deprem kuşağında yer alan ülkemiz alt yapısınqa kullanılan teknolojinin eskiliği ve yıllardır izlenen yanlış yatırım politikaları, felaketin boyutlarının bu kadar vahim olmasının en büyük nedenleri olmuştur. Yatırım . . ► TESİSATDERGİSİ .. SAYI 84 ARAUK2002

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=