Tesisat Dergisi 84. Sayı (Aralık 2002)

Düşüncelerimizi Değiştirip Mutlu Olmak Becoming Happy By Changing Our Thoughts y aşanı bize verilmiş bir armağandır. Bu armağanı en güzel şekilde korumak ve değerlendirmek ise sadece bizim elimizdedir. Ancak, bir insanın mutlu olabilmesinin zor olduğu, olabilse dahi bunun uzun sürmeyeceği ne kadar aşikarsa; hayata, tek bir dünyayı paylaştığımız; ailemizden tüm dünya insanlarına kadar geniş bir açıdan bakabilmek, bizim için hayatı çok daha yaşanılabilir ve güzel kılacaktır. Bunu sağlayabildiğimiz bir yaşam, kendimize ayırdığımız zamanların bize kazandırdığı ruhsal dinlence ile sağlıklı bir bütün oluşturacaktır. İnsan hayatında "mutluluk" sadece bir kavram olarak varlığını sürdürmemelidir. Bir insanın gerçekten mutlu olması, kendisiyle ve çevresiyle barış içinde bulunması, kişinin verdiği kararları etkiler ve bu durum, hayatının her aşamasına yansır. Bu açıdan insan hayatının önemli bir kısmını oluşturan iş yaşamındaki verim, kişinin mutluluğu ile doğrudan ve gözle görülür şekilde ilişkilidir. Dolayısıyla, verimli calışabilmek için, mutluğumuza gereken özeni göstermeli, bunu öncelikli amaç olarak kabul etmeliyiz. Milenyum olarak nitelendirdiğimiz 2000'1i yıllardan ikisini geride bıraktıgımız şu günlerde 'Günlerim nasıl geçiyor, mutlu muyum?' veya 'Etrafımdakiler mutlu mu?', 'Onların davranışları aynı ortamda olmamdan dolayı beni etkiliyor mu?" diye hiç düşündünüz mu .. {. Eğer bütün günümüz şikayet, sıkıntı, öfke, tenkit, nefret, kıskançlık, şüphe, korku, üzüntü ve ümitsizlik içinde geçiyorsa; mutlu olmamıza, kendimizden, hayattan, etrafımızdakilerden memnun olmamıza olanak yoktur. Bu şekilde yalnız kendi hayatımızı deği 1, çevrem izdekilerin hayatını da olumsuz etkilemiş oluruz. Buna güzel bir örnek; Mayo kliğinde ülseri olan hastalar üzerinde yapılan bir araştırmada, hastaların beşte dördünün sıkıntı ve üzüntüden, yani yediklerinden değil, düşündüklerinden ülser olduklarının anlaşılmasıdır. Biz, hayatı kendi düşüncelerimize göre görüyoruz; tutumumuz ve davranışlarımız ela düşündüklerimizin bir sonucu olduğundan, üzüntülü düşünceleri kafamızdan atmadıkça rahat ve huzuru bulamıyoruz. Özellikle başkalarının yaptığı hatalardan dolayı üzülmemiz ve sinirlenmemiz; kendimizi cezalandırmamız anlamına geliyor. Peki bu duygulardan kurtulmak için ne yapmalıyız? Yanıt çok basit; icimizdeki sevgi, anlayış, hoşgörü, cesaret gibi düşünceleri ön plana çıkarıp olumsuz düşünceleri tamamen atmalıyız. "Hayatta iyi şeyler de oluyor" dersek; kısaca, pozitif düşünceyi denersek, mutlu olmamamız için hiçbir sebep yok. Peki yapılması gerekenleri bildiğimiz halde, onları yapmaktan bizi alıkoyan nedir? Bencilliğimiz, hırsımız, öfkemiz, beklentilerimiz, önceliklerimiz, erteleme alışkanlığımız, "hayır" diyemememiz, stresi yenemememiz ve daha pek çok neden... Oysa, sabah kalktığımızda "Bugün herşey çok güzel olacak" diyerek güne başlamak, iş yerinde karşılaştığımız herkese "Günaydın", "Nasılsın", "Bugün TESİSAT DERGİSİ 111:111 SAYI 84 ARALIK 2002 iyi görünüyorsun" elemek; hizmet yapanı, özveride bulunanı, başarılı olanı tebrik etmek, takdir etmek pek ele zor olmasa gerek. Günlük yaşantımızda bir konuyu anlamadan tepki vermemeye çalışmak, karşımızdakini dinlemek, gün içinde zaman ayırıp eşimizi aramak, çocuklarımızı sormak, sevdiklerimizi görünce sarılmak, onları çok sevdiğimizi söylemek de mutluluğun küçük ipuçları . . . Goethe, "İnsan bir şeyi sevmeden anlayamaz" demekle sanırım herşeyi çok güzel özetlemiş. Anlamak, bilmek; bilmek ele hoşgörmek, affetmek elemektir. Düşünmek zor, yapmak ise kolay olmuştur her zaman. Düşünmekten bizi alıkoyan engellerden; sabit fikirler, peşin hükümler, boş inançlardan kurtulmalı; insanları, insanlara rağmen sevmeyi öğrenmeliyiz. Kendimizi tanımak, ailemize, yurdumuza, insanlığa yararlı olan şeyleri düşünmemizi sağlar. Bu tür bir yaşam; mutluluğun beraberinde başarıyı getirir. 2003'te hep birlikte pozitif düşünmeye ve güzel yarınlara.... iji] Prof. Dı: A. Nilüfer Eğrican

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=