Baştiirk; "2003 yılının Nisan ayı başında yürürlüğe girecek olan "Gaz Yakan Cihazlar Yönetmeliği" nin etkisi altında olan cihazlar, mutlaka CE işaretiyle birlikte piyasaya sunulmak durumunda. " Ülkemizdeki akredite edilmiş hizmetlere duyulacak ihtiyaca göz atacak olursak, o zaman bu 25 kuruluşun akredite olması bu ölçekteki sanayileşmeyi gerçekleştirmiş ülkemiz için son derece düşük bir sayı. Ortada aşikar bir gecikme var. Mevcut gidişata baktığımızda doğal gaz cihazlarıyla ilgili olarak en önemli mevzuat gelişmesi 2003 yılının Nisan ayı başında yürürlüğe girecek olan "Gaz Yakan Cihazlar Yönetmeliği". Bu yönetmeliğin etkisi altında olan cihazlar, mutlaka CE işaretiyle birlikte piyasaya sunulmak durumunda. İç piyasa, dış piyasa ayrımı yapmıyorum. Önümüzde 3 aylık bir süre var. Bu süre içerisinde ne olacak? Yeter sayıda laboratuar, yeter sayıda belgelendirme kuruluşu ülke içerisinde CE işareti verecek şekilde tescil edilerek hizmette bulunmayacak. Takdir edersiniz ki şu kısa zaman dilimi içerisinde gerekli hazırlıkların yapılarak tamamlanabilmesi mümkün görünmüyor. Burada bir darboğaz kendisini gösteriyor. Yönetmeliğin eski mevzuat diye isimlen direceğim, CE işaretlemesi değil de, ilgili standartlara uygun şekilde cihazların hazırlanıp, imal edilip piyasaya verilmesi haline bir son getirmesi durumunda bir kriz ve kargaşa dönemi şu anda kendini hissettiriyor. Bunun için yönetmeliğin sahibi olan bakanlığımızın konuya yaklaşırken, bir geçişsüresini ortaya koyması gerekiyor. Yani hem eski mevzuata göre hazırlanmış cihazların, hem de CE işaretlemesini hak etmiş cihazların bu halleriyle piyasaya arz edilmesine imkan veren bir geçiş süresi gerekiyor. Aksi takdirde bugünkü mevzuata göre hazırlanmış, bugünkü standartlara uygun imal edilmiş gaz yakan cihazlar Nisan 2003'ten itibaren bir nevi yasa dışı hale gelecek. Piyasaya arz edilemez hale gelecek. Bunun çözümü de bakanlığın durumu tespit ederek, ortaya koyacağı geçiş süresindedir. Bu konuyla ilgili hazırlığı süren bir gelişmeden de sizleri bilgilendirmek isterim. CE işareti kullanılması sürecinde üreticinin alacağı uygunluk değerlendirme hizmeti, muayene, laboratuar, belgelendirme hizmeti verecek olan kuruluşların belli şartları, belli kapasiteleri haizolması gerekir. Bu onaylanmış kuruluşların geçerli olabil mesi için teknik manadaAB'de aynı hizmeti veren onaylanmış kuruluşlarla aynı kapasi tede olması gerekir. Bunu sağlayabilmek için de AB'nin hazırladığı bir dizi standartlar var. Bunlara biz EN 45000 standartları diyoruz. Ülkemizdeki belgelendirme, muayene kuruluşları, sistem ve Lirün belgelendirme kuruluşları, mutlaka bu EN 45000 seri standartlarıyla ilgili olarak uygunluğunu ispat etmelidir.Aksi takdirde herhangi bir laboratuarın, herhangi bir kuruluşun, TÜ RKAK'tan gönüllü bir akreditasyon kazanması ve bu akreditasyona dayalı olarak doğal gaz üretici olan taraflara hizmet vermesi, onlara deney raporu, belge tanzim etmesi mümkün değildir. Bu halde de doğal gaz cihazları üreticilerimiz CE işaretini kullanma noktasında kanuni haklara kavuşamayacaklardır. Sadece gönüllü akreditasyonla kendini kanıtlamış olan kuruluşların vereceği hizmetler AB ortamında yeterli değildir. Akredite olmuş olan belgelendirme veya laboratuarı, ülkemiz gerçeklerinde bahse konu yönet melik üzerinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığımız tescil etmelidir, kayda geçirmelidir, bu durumu AB'nin ilgili mercilerine duyurmalıdır. Aksi takdirde, bugün büyük bir kesimce anlaşıldığı şekliyle akredite olmuş bir kuruluşun vermiş olduğu hizmet, otomatik olarak üreticinin CE işaretini kullanmasını destekleyen bir hizmet değildir. Burada Bakanlığın seçici olması ve gerekli tescil işlemini yaparakolayaresmen sahip çıkması ve bu hali AB'ye bildirmesi, bu kuruluşun kimliğini AB Resmi Gazetesinde yayınlatması işlemlerini yapması gerekir. Burada bir enstrüman olarak TÜRKAK'ın kullanılması gündeme geliyor. Bunun hazırlıkları bakanlıklarımız tarafından sürdürülüyor. Burada özel sektöre birgörev düşüyor. Böyle bir süreçte, yani CE işaretle mesi sürecinde rol alıp da muayene hizmetleriyle, belgelendirme hizmetleriyle TESİSAT DERGİSİ ıımıı SAYI 84 ARALIK2002 üreticiyi destekleyecek olan kuruluşların meydana getirilmesi sürecinde bu tür kuruluşları bakanlıklara yönlendirmeleri gerekir. Özel sektörün, özel sektörü temsil eden, DOSİDER gibi derneklerin yapması gerekenlerden biri de üyelerinin hizmet alacağı muayeneve belgelendirme kuruluş larının bir an önce hazır hale gelmelerini tavsiye ve temin ederek, onların ilgili resmi merciye yönelmesi konusunda teşvikte bulunmalarıdır. Bir diğer opsiyon ise, bir uygunluk de ğerlendirme kuruluşunun mutlaka akredite olduktan sonraAB'ye bildiriminin yapılması gibi bir zorunluluk yoktur. İlgili bakanlık, herhangi bir laboratuar ya da belgelendir me kuruluşunu, yeterli görebilir. Bütün yükümlülüğü ve resmi sorumluluğu üzerine alarak, AB'nin ilgili otoritelerine, 'belli konularda, belli değerlendirmelerde ak redite olmamış olmasına rağmen bu kuruluşun muayene ve deney hizmeti ver mesini biz yeterli gördük' diyebilir. TÜRKAK, Kasım ayı sonunda AB Akreditasyon Teşkilatının yaptığı toplantısında tam üye olarak kabul edildi. Bu toplantı sayesinde TÜRKAK, AB Akreditasyon Birliğinin tüm organlarına üye olma, oy kullanma hakkına sahip olma noktasına gelmiştir. Bu tam üyelikşu anlama gelmektedir: Türkiye'de TÜRKAK marifetiyle çalıştırılan akreditasyon sistemi, AB'nin istediği standartları takip eden bir sistemdir ve fiili bir akreditasyon hizmeti mevcuttur." TSE Genel Sekreter Yardımcısı Asım Dinç, TSE'nin belgelendirme faaliyetleriyle ilgili bilgi vererek şunları söyledi: CIHAZLARI LERİ VE LARI Asım Dinç (TSE Genel Sekreter Yardımcısı) "TSE 1968'den beri ülkemizin sanayicisine hizmet vermektedir. TSE, Türkiye'nin her yerinde teşkilatlanmıştır. Yaklaşık 38 yerde belgelendirme, 1 3 yerde de laboratuar hizmeti vermektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=