Tesisat Dergisi 83. Sayı (Kasım 2002)

- IU ıoı.o--ı ABrief Historyof the Role of Ozone in Water Bottling Yazan: L. Joseph Bollyky, Ph.D., P.E. Çeviri: Çiğdem Çalap Redaksiyon: Hüseyin M. Yüksel Kaynak: Water Coııditioniııg & Pııriflcation, Ekim 2001 S u şişelerinin ozonla işlem görmesi, tüketicileri mikroorganizmalara karşı korumaya çal ışan su şişeleyen firmalar için kullanılabilecek en etkin mikrobiyolojik engelleme işlemidir. Aslında pek çok tüketici dünya çapında çoğu su şişeleme firmasının güvenlik ve iyi tat sağlayan üretim için ozona güvendiğini bilmez. 1970'lerden beri şişelenmi ş su endüstrisinde güvenli ve estetik açıdan hoş ürünler sunmak konusunda ozon oldukça önemli bir rol üstlenmiştir. Aslında ilk günlerinde şişelenmiş su, her zaman düzgün bir şekilde dezenfekte edilmediği, televizyon ve gazetelerde yayınlanan araştırma raporlarıyla sık sık e l eştiri ldiği clönemlercle ozonun ş işelenmi ş su endüstrisini kurtardığı bile söylenebilir. Bugün Amerika'claki birkaç şişeleme şirketi, ozon kullanırken bromat iyonu için yeni konulan dezenfeksiyon yan ürünü (DBP) maksimum kirletici seviyesi (MCL) sınırını aşmama zorunluluğu ile karşı karşıya kalmıştır. Ozonla işlem yapılmasının alışılmış kolaylığı nedeni ile, pek çok üretici kendini ispatlamış ozon işlem kontrol ve izleme tekniklerini kul l a nm a m aktad ır. Bu nedenle bu firmalar, kaynak suyunda bromür -sonra bromata dönüşür-gibi kirleticiler mevcut o lduğu nd a, gerekli olan hassas ozon işlemini garanti etmek zorundadırlar. Kontrollerin dikkatli kullanımıyla daha iyi kalitede, şişelenmiş su elde edilebilir. Şişeleme şirketleri neden ozona güveniyorlar? Su şişel erinin ozonla işlem görmesi, şişelenmiş su endüstrisinin ilk günlerinde merkezi bir rol üstleneli ve endüstrinin yıllardır keyfini sürdüğü sağlıklı büyümeye büyük katkılarda bulundu. Su şişeleme endüstrisinin ilk yıllarında yani 1970'lercle, tüm su şişeleme şirketleri dezenfekte işlemi için ozonla işlem uygulamıyordu. Hatta, su şişeleme işlemi de tam anlamıyla gelişmiş değildi, şişelenmiş su da düzgün bir biçimde kapatılmıyordu. Şişenin taşınması, tutulması vb sırasında şişeye hava ve havadaki organizmalar rahatlıkla girebiliyordu. Böylece özellikle süpermarket raflarındaki günler ve haftalar süren depolama sonucunda şişelenmiş suda mikroorgan izma ları n neredeyse bir patlamayla TESİSAT DERGİSİ 11D SAY! 83 KASIM 2002 arttığı görüldü; bu durum da tat, koku ve sağlık sorunlarına yol açıyordu. O dönemde iyi tanı tıl mış bir çok şişe suyunun geri toplanması gerekmişti. Tüm bunlardan kısa bir süre sonra, pek çok devlet sağlık örgütünün baskılarıyla su şişeleme işlemlerinde ozonun çözüm olarak kullanıldığı dezenfeksiyon işlem leri ge liştirildi. Gerekli görülen ozon dozajları, temas süreleri, çeşitli şişe ve su tipleri için kapaklama kuralları geliştirildi. Ozonun suyu, şişeleme ekipmanlarını, şişeyi ve mühürlü kapağı dezenfekte eden sihirli malzeme olduğu, sonradan zararsız oksijene dönüşerek tat ve koku bırakmadan ortadan kaybolduğu anlaşıldı. Ozonla yapılan dezenfeksiyon ile su şişeleme ş irketl e ri iyi kalitede, depolamada bozulmayan, dezenfeksiyon ve oksidasyon için klor kullanımının yol açtığı yan ürünler, tat ve koku içermeyen şişelenmiş su ürünleri elde etmeye başladılar. Bu karakteristikler ve tadı güzel olmak, kokusuz olmak, çevreyi kirletmemek, depolamada bozulmamak, sağlıklı olmak gibi iddialar 1980 ve 1990'larda şişelenm iş su endüstrisinin hızla büyümesine yardımcı oldu, halkın toplam tüketimin in artışı çift basamaklı oranlara ulaştı (Tablo 1 ve 2).

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=