Tesisat Dergisi 81. Sayı (Eylül 2002)

Seçmen oyu ile seçilen, iktidara gelen, parlementoya giren milletvekillerinin seçilmişlik kişiliğinin ve temsil görevinin hiçbir zaman seçmeni ile aralarındaki güvene dayalı olduğu iddia edilemez. Milletvekillerinin vefa borçları, eşgüdümlü itaatkar tutumları, ister istemez parti liderlerine ve parti yönetimine endeksli olmaktadır. Bu bakımdan ülkeyi yönetmesini arzuladığımız, genç, çalışkan, özverili, çağdaş ve güvenilir insanların ülke yönetiminde görev alması uzun bir süre alacaktır. Geçenlerde bir cumartesi günü, Ankara'nın lüks bir otelinde bir arkadaşımı beklerken, çevremi yüzlerce lacivert takım elbiseli, beyaz gömlekli aynı düzeyde giyinmiş, hepsinin elinde çanta ve cep telefonu bulunan -kadınlar dahilgenç insanlar sardı. Meğer yeni kurulan bir partinin milletvekili adaylarıymış, partilerinin giyimlerini sağladığı açıkça belli olan bu adayların, seçilmeleri halinde devletten sağlayacakları nemaları tahmin etmek hiç de zor olmamaktadır. Partilerden hiçbiri Ankara'ya sıcak bakmamakta, özellikle Ankara 1. Bölge ile ilgilenen iki üç parti dışında hiçbir parti ortalıkta görünmemektedir. Buna karşın İstanbul ile diğer büyükşehirler, özellikle Anadolu illeri, onlar için çok önemli olmakta, dolayısıyla il ve ilçe seçmenlerini sürükleyecek itibarlı adaylar saygın yerini almakta, bu adayların, seçmenleri yakın markaja alması çok yararlı görülmektedir. Nitekim AK Parti, DYP ve MHP bu stratejide bir hayli yol almış sayılır. CHP ise kazandığı bütün avantajlara rağmen Anadolu'dan hala uzak bulunmaktadırlar. Yenilikçi partiler; sivil toplum kuruluşlarının, meslek odalarının, işçi sendikalarının desteği ile iktidara gelmeyi hedeflemekle birlikte, sosyal demokrat sloganı yerine çağdaş, genç, yenilikçi, bilgili insanları hedef alıp, Kemal Derviş politikasını Anadolu'da yaysalar, en az 200'ün üstünde milletvekili kazanabilirler görüşündeyim. "Sayıları 350.000 adede ııltıştııı mimtır ve miilıeıulisler, odtı seçimlerimle ptırti etkileriıule11, sağ-sol üleolojilerindeıı uzak, mesleki birlik ••e camiayı temsil amaçlı ktıtılımcı demokrasi girişiıııleriııe yiiııelıııiş olsalardı, hu seçimde miııuırlık ve ıııiilıe11dislik camia.mıdaıı eıı az 20 milletvekili adayı, kıırıımsal bir baskı ile lumgi parti oldıığıma bakılmaksızııı listelerin ilk sıralarında kalabilir ve seçilebilirlerdi. " Mehmet Ali Bayar, İlhan Keçeci, Erdal Mumcu, Işın Çelebi, Kamuran İnan ve benzeri insanlarla ilerici ve çağdaş geçinenlerin bir araya gelememesinin nedenini, seçmenlerin araştırması gerekmektedir. Ayrıca, ANAP'ın inişi ve sönüşü devanı ederken, ülke çoğunluğunun AB taraftarı olmasındaki ikilem tahlil edilmelidir. Fatma Çölaşan ile Filiz Pehlivan'ı kutlamak istiyorum. Bir yönele; Filiz sektörümüzü, dolayısıyla Türk Tesisat Mühendisleri Derneği'ni; Fatma ise Türk Müşavir Mühendisler ve Mimarlar Birliği'ni temsil eder durumdadır ve ikisi de tesisat mühendisi olarak temsilcimizdir. Bu anlamda; her ikisi de mühendis ve mimarlar camiasının desteğini bekliyor. Ancak, ülkemizde eksik olan katılımcı demokrasi ilkeleri doğrultusunda bu meslektaşlarımıza destek olmamanın suçu ihtisas derneklerinin bir ataleti olarak görülmektedir. Bayan meslektaşlarımızın biri CHP'den diğeri DYP'den listelerin 7. sırasında yer almışlar. İkisi de Ankara'dan; biri 1. bölge, diğeri 2. bölge adayı olmuşlardır. Bu arkadaşlarımızın, seçilmeleri zor bir sıralamada yer almalarına rağmen seçilip, parlementoda görev almalarını arzu TESİSAT DERGİSİ .. SAYI 81 EYLÜL 2002 etmekteyiz. Üzücü olan, onların sıralamasında sektörümüzün gücünü ve etkisini gösterememiş olmamızdır. Medeni cesaretleri, toplumsal kişilikleri nedeniyle kendilerini kutlar, başarılar di leriz. Bu arada Meslek Odaları Başkanlarından aday olanların ilgili oldukları partilerini merak ediyoruz. Sayıları 350.000 adede ulaşan mimar ve mühendisler, oda seçimlerinde parti etkilerinden, sağ-sol ideolojilerinden uzak, mesleki birlik ve camiayı temsil amaçlı katılımcı demokrasi girişimlerine yönelmiş olsalardı, bu seçimde mimarlık ve mühendislik camiasından en az 20 milletvekili adayı, kurumsal bir baskı ile hangi parti olduğuna bakılmaksızın listelerin ilk sıralarında kalabilir ve seçilebilirlerdi. Bu anlamda Amerikan parlementosunda kasaplar derneğinin dahi sürekli üç üye temsili ve değişmez bir kontenjan hakkı olduğu unutulmamalıdır. Katılımcı demokrasi çabalarımız bu doğrultuda olmalıdır. Bu seçimde, vatandaş olarak seçmenlerin amacı, ülkemizin, karşılaştığı ekonomik krizden kurtulmasını sağlayacak bir parlementonun seçimi, onların ülkeyi yönetmesi olmalıdır. Devlet borçlarının 165 milyar dolar düzeyine eriştiği dikkate alındığında, devlet tarafından ilan edildiği tarzda reel sektörün ve ihracatın büyümesi inandırıcılıktan çok uzaktır. Bu anlamda gerçek değerler incelendiğinde, döviz girdilerinin o/o20 azaldığı, dış yatırımcılarda hiçbir hareket olmadığı görülür. Ülkemizin tüketici bir toplum yerine üretici bir ülke olabilmesi, yetenekli, bilgili, çalışkan ve dürüst insanların iktidara gelmesi için, daha çok yol alması gerekmektedir. Bu yönleriyle; seçmenlerin parti gözetmeden, baraj endişesine kapılmadan listelerde güvenilen adayların bulunduğu partilere yönelmesi ülke için yararlı olacaktır. ij!]

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=