edilmiştir. Konu ile ilgili çalışmalar buna paralel olarak artmış, bilimsel makaleler yayınlanmış, bilimsel toplantılar yapılmış ve yaptırım gücü olan yeni standartlar ortaya çıkmıştır. Bugün için, iç hava kalitesinin sağlanmasında en önemli imka havalandırmadır. Ancak daha fazla havalandırmanın enerji tasarrufu ilkeleri ile çatışması, farklı uygulamalara ve tartışmalara neden olmaktadır. İç hava kalitesi sorunu doğrudan yapı teknolojisindeki gelişmelerle ilgi I idi r. Öncelikle değişen yapı konstrüksiyonu ve kullanılan maddeler kirlilik kaynağı oluşturmaktadır. Klasik beton, çelik, seramik malzemeler bakteri üremesi için uygun değildir. Ancak kullanılan inşaat malzemeleri değişmiştir. Bu malzemeler içinde ahşap, kağıtgibi bakteri üremesine uygun malzemeler bulunduğu gibi, çeşitli zararlı gaz ve buhar yayan sentetik malzemeler kullanılmaya başlanmıştır. Klima sistemleri yetersiz olduğunda ve istenilen biçimde işletilmediklerinde, kendileri kirlilik kaynağı oluşturmaktadırlar. Sıkı enerji tasarrufu önlemleri sonucunda kaliteli tip pencere doğramalarının kullanılmaya başlanması ile hava sızdırmaz binalar yapılmaktadır. Yetersiz havalandırma sistemleri hastalıklara neden olmaktadır. Yeni malzemeler kullanılsa bile, dikkatli ve bilinçli bir tasarım ve işletme ile yeterli iç hava kalitesi sağlanabilir. Havalandırmada ana veri havalandırma miktarıdır. Bu hava miktarının belirlenmesi, insanların temiz hava ihtiyacı, belirli kirleticilerin değişiklik seviyelerinin limit değerler altında tutulması, basınç kontrolü ve sıcaklık kontrolü gibi bazı temel kriterlerden biri veya birkaçı esas alınarak yapılır. Geçmiş dönemlerde enerji maliyetleri sistemin tasarımında önemli belirleyici bir parametre oluşturmuştur. Günümüzde enerji maliyetleri yanında, iç hava kalitesi çoğunlukla birinci prensiple çatışan ikinci bir belirleyici parametre haline gelmiştir. Farklı uygulamalar için farklı standartlar değişik rakamlar verebilmektedir. Bu konuda Türk Standartları yeterli derinlikte ve detayda olmadıklarından belirleyici değildir. Günümüzde deneysel olarak ortaya çıkan gerçekler çerçevesinde, sürdürülebilirlik ve enerji verimliliği kavramlarıyla da uyuşan, iç hava kalitesinin mükemmeliyetinde beş temel prensipten söz edilebilir: t Çalışanların üretkenliğinin artırılması ve hasta bina sendromunun ortaya çıkmaması için iç hava kalitesi artırılmalıdır. t Gereksiz kirlilik kaynaklarından kurtulmalı, bunlar ortadan kaldırılmalıdır. t İç mekanda yaşayan insanlara hava, soğuk ve kuru olarak sunulmalıdır. t Mümkün olduğunca kişisel havalandırma imkanı yaratılmalıdır. Yani her bireye nefes alma bölgesine yakın rahatsız etmeyen düşük hızlarda temiz hava temin edilmelidir. t Kişilere ısıl çevresinin bireysel kontrolü imkanı temin edilmelidir. 2. Hasta Bina Sendromu "Hasta Bina Sendromu" (HBS); görünür hiçbir hastalık nedeni olmayan bir binada, sakinlerin sadece binada geçirdikleri zamanla bağlantılı olarak sağlık ve konfor şikayetleri olmasına verilen isimdir. Şikayetçiler bina içinde belli bir oda veya zon içinde bulunabilecekleri gibi, bina içine dağılmış da olabilirler. Konu ile ilişkili bir başka kavram ise, "Bina Bağlantılı Hastalık" (BBH) kavramıdır. Bu durumda, bina içerisinde teşhis edilen hastalıkların nedenleri bellidir ve binanın havalandırma sisteminden kaynaklan maktadır. 2.1. Hasta Bina Sendromu Göstergeleri: t Bina sakinleri birdenbire rahatsızlıklardan şikayet etmeye başlarlar. Bu şikayetler baş ağrısı, yorgunluk, göz burun veya boğaz rahatsızlıkları, öksürük, kuru veya kaşıntılı bircilt, baş dönmesi, mide bulantısı, konsantrasyon bozuklukları ve kokuya karşı aşırı duyarlılık şeklinde olabilir. t Bu hastalık belirtilerinin kaynağı tanı mlanamamıştır. t Şikayetçilerin çoğu binayı terk etmelerinden hemen sonra rahatladıklarını belirtmişlerdir. TESİSATDERGİSİ .. SAYl80 AĞUSTOS 2002 2.2. Bina Bağlantılı Hastalık Göstergeleri: t Bina sakinlerinin çoğunluğunun öksürük, göğüs sıkışması, ateş, titreme ve kas ağrısı gibi şikayetleri görülmektedir. t Bu bulguların nedenleri klinik olarak tamamen açıklanabilir. t Şikayetçiler binayı terk etseler de iyileşmeleri belli bir süre alır. 3 . Hİ çaHs at av aB iKn aa l Si teensdi nroi Bmouznaunn Nedenleri İç hava kalitesini bozan ve kirlilik oluşturan zararlı maddeleri ancak çeşitli gruplar altında toplayarak tanımlamak mümkündür. İç hava kalitesini bozan kirletici grupları aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür: a. Kimyasal gazlar (badana, boya, halı, dolaptaki tutkal vb. kaynaklıdır), b. Solunan havadaki karbondioksit oranı (insanların ve canlıların solunumları ve yanma kaynaklıdır), c. Koku (insan kaynaklıdır), d. Mikroorganizmalar (çevre ve insan kaynaklıdır), e. Nem (çevre ve pişirme gibi insan faaliyetleri kaynaklıdır), f. Radon gazı (toprak kaynaklıdır), g. Organik buharlar (kullanılan eşya ve bina elemanları kaynaklıdır), h. Toz (çevre ve kullanılan eşya kaynaklıdır), ı. Alerjen maddeler ve canlılar (çevre kaynaklıdır), j . Sigara dumanı (insan kaynaklıdır), k. Diğer kaynaklar (yukarıda sayılanların dışında hava kalitesine etki eden daha pek çok faktör vardır. Bunlar içinde elektronik kirlenmeden, radyasyona kadar pek çok faktör sayılabilir. Bu öğeler bir arada etkili olabileceği gibi yetersiz sıcaklık, nem veya ışığın yetersiz olduğu koşullarda diğer unsurların zararını artırabilir. 3.1. Dahili Kaynaklı Kimyasal Kirleticiler Bir bina içerisindeki kirli havanın kaynağı çoğu zaman o binanın içerisindedir. 1 . Bina içerisinde bulunan ve kullanılan yapıştırıcılar, kaplama ve döşemeler, bazı ahşap ürünler, kopyalama maki-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=