yaptırımları, dostluk ve vefa hislerinden kopukluğu ile itibar kaybetmiş şanssız, solcu bir liderdir. Bütün liderlerin benzer yönü; kendilerine olan güvenleri, çevrelerine olan güvensizlikleridir. Bu nedenle çevrelerindeki politikacılar başarısız, sönük ve sıradan kalmışlar, kendi kişiliklerini koruyamadan liderlerin uydusu haline gelmişlerdir. Dolayısıyla liderler ikinci adam yetiştirmemiş ikinci görünümünde olan yetenekli kişiler ise zamanla podyumdan çekilmişlerdir. Taze kan ve genç jenerasyon ile beslenmeyen ülke yönetimi, uzun yıllar batı standartlarından uzak ve emsalleri ile kıyas kabul edilemeyecek düzeyde kalmış, gelişimleri sınırlanmıştır. Bu anlamda farklılıklar toplumun her kesitinde görülebilir. İlim adamlarımızdan uzmanlara, çeşitli meslek alanlarında ticari ve hizmet konularında çalışan işadamlarına ve bürokratlara kadar her çizgide bilgi ve kültür farkı görülmektedir. Bu genellemede ülkemizin 67 milyon vatandaşı içinde bireylerin yeteneklerini ayırt etmek zor olmaktadır. Ancak, konu genel değerlendirmeye yönelik olduğunda, başarıların arkasında gizlenen okumuşlarla toplumsal bir yükseliş imkansızlaşmaktadır. Tekrar Cumhuriyet Dönemi'nin önde gelenlerine göz attığımızda, her alanda çok başarılı değerler görülür. Bir çırpıda akla gelen bu değerlerin yanı sıra, isimleri yazılmayan büyüklerimizin hepsine Al/ahtan rahmet diler, kendilerini saygı ile anarız. Hasan Ali Yücel, Reşat Şemsettin, Kenan Öner, Ahmet Emin Yalman, Yunus Nadi, Nihal Atsız, Peyami Sefa, Nazım Hikmet, Hüseyin Cahit Yalçın, Dr. Mazhar Osman, Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Behçet Uz, Haşim İşcan, Prof. Dr. Emin Onat, Sedat Hakkı Eldem, Refii Cevat Ulunay, Vehbi Koç, Muhsin Ertuğrul, Hazım Körmükçü, Nejat Eczacıbaşı, Raif Dinçkök, Halide Edip Adıvar, İhsan Doğramacı, Mümtaz Tarhan ve ismini sıralayamadığımız binlerce kişi, bu c}l1� ıJA ENDA uz " ı aİ ı l ı l a a im ı n ıl l a< a ı r r d a m a , ı d n ç a e la ş t ir i t ı c l ı i a n ı m ı · z i d e v sa e l ı eı k ç b a ül l r ı ı i ş o z a k m ı r ı e a i t t ş l k a a d o ra n a mı k ıl a l t a ı d r r a ı m ı r ıd a la ı e vr e çfi za gr ikdı eg bö irligi liı ı vı eekkt ei ıi llitıi�i r Bıı 6geııellemede iilkemizi11 7 i çmi ı ıidlyeo nb i rveayt al eı rı di na ş ı yeteııekleriııi ayırt etmek ,le A ğe ı r z ı l c o e a r ı ı k d o , l i m k rm o a ı e k ı y ı t ı a e g d y e ı ö r n . n ee l lik olı a lu rk ğ a ım sın d d a, a b g a i ş z a le n ıı l e a ı r ı ııı okıımuşlarla toplııııısal bir yükseliş imkansızlaşmaktadır. " t Teknik Yayınlar ülkenin örnek insanlarıdır. Yazılı medyada; günlük gazetelerden magazin dergilere kadar uzanan çizgide, okurların çoğu başlık ve resimlere göz atmakta, makale ve benzeri yazıların içeriği ile fazla ilgilenmemektedir. Haberler ise, daha öncelikli ve ayrıcalıklı TV kanallarında seyredilmektedir. Teknik dergi, bülten ve benzeri yayınlar ise gün geçtikçe sayısal yönden artmakla birlikte, arzulanan düzeye ulaşmamış, ihtisasa yönelik ilgi odağı haline gelmemiştir. Ülkemizde okurları tarafından yoğun tutku ile takip edilen dergilerden THY'nin Sky-Life dergisi ile TÜBİTAK tarafından yayınlanan Bilim ve Teknik dergisi nitelikleri ile ön sırayı almaktadır. Diğer dergiler magazin ve sosyete dergi düzeyini aşmamış, çoğu reklam amaçlı, şöhrete yönelik aktiviteleri yansıtmıştır. Bu düzey sadece okurlardan kaynakTESİSAT DERGİSİ .. SAYI 80 AĞUSTOS 2002 !anmayıp, ticari amaç ağırlıklı yayıncıların şov ve rayting endeksli yayın yönetmeni ve yayın ekiplerinin anlayışlarından kaynaklanmaktadır. Bir derginin profesyonel bir ekip tarafından ticari amaçlı yayımlanması çok önemlidir. Amacını belirleyen çevre içinde okurların arzu ve ihtiyacını en doğru şekilde profesyonel ekipler belirlerler. Amaç; yenilikçi, bilgi ve görgüye yönelik ilginç yönleri kullanmak olmalı, reklam ve okuru yönlendirme maksatlı yöntemlerden kaçınılmalıdır. Sanat ve mimarlık dalında çok güzel ve değerli dergiler yayınlanmaktadır. Bu dergilerden, "2001", "Arredamento", "Koleksiyon", "Tasarım", "P" "Portakal" hatta Mimarlar Odası Dergisi "Mimarlık" bu alanda yenilikleri sergileyen yayınlardır. Ancak arkasında parasal güç ve profesyonellik olmayan dergiler, yavaş yavaş yerlerini paralı patronların reklamını içeren yayınlara bırakmakta veya bağımlı yayın organları haline gelmektedir. Tesisat sektöründe profesyonel iki üç dergi dışında meslek odalarının, meslek derneklerinin, üretici firmaların, ticari derneklerin dergi ve bültenleri gün geçtikçe artmaktadır. Hemen hemen hepsi parasız dağıtılan bu dergilerin çoğu reklam bağış ve firma desteği ile yaşamlarını sürdürmekte, yayın ekibi, yazar ve haberciler sektörde eli kalem tutan özverili birkaç kişiden oluşmaktadır. Ancak bu tür amatör özverilerde yetenek, yorgunluk ve bıkkınlık süreçleri gibi etkili faktörler mevcuttur. Kiminin bilgi ve teknik olanakları, kiminin kişisel arzu ve hırsı, kiminin şahsi kazanç kaygısı kişileri bu görevlere sürüklemekte, hiçbiri profesyoneller kadar başarılı olamamaktadır. Bu anlamda özellikle oda, meslek kuruluşları, mesleki dernekler, firma ve sivil toplum kuruluşlarının sektöre! dergileri yetkilileri ister istemez güdümlü yayınlara, reklam araçlarına yönelik olarak; teknik düzeylerini magazin düzeyine bırakacaklardır. 2002 yılı, klima uygulamasının 100. yıl dönümüdür. Dr. Carrier tarafından ilk kez 1902 yılında uygulanan klimanın bir asırlık gelişimi, ülkemizde hiç bir tek-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=