• TEMiZ HAVA: O OLMADAN YAŞAYAMAYIZ! Clean Air: We Can1t Live Without it MEHMET UĞUR/UĞUR TEKNİK.Ltd. Şti. Y ıllar boyunca açık havada oluşan kirlil iğin önlenmesi için uzun çalışmalar yapıldı. Bunun nedeni, toplumsal reaksiyon mekanizmasının uyarılması ve genel anlamda bir çevre duyarlıl ığının hemen tüm dünya milletlerinde yeterli bir seviyeye ulaşmış olması şeklinde yorumlanabilir. Özellikle sis, otomobillerden çıkan gazlar, zehirli atıklar vs. konuları üzerinde derin araştırmalarda bulunuldu. Fakatsanayileşmiş ülkelerde bu konuların üzerinde hassasiyetle durulmasına rağmen kapalı mekanlardaki 'İç Hava Kalitesi' hep göz ardı edildi. Oysa Dünya Sağlık Teşkilatı'nın (WHO) çeşitli zamanlarda yayınladığı raporlarına göre, günümüz insanı zamanının % 90'ını kapalı mekanlarda (%70 iş, %20 ev) geçirmektedir. Yine WHO'nun 1989'da yayınladığı yıllık raporunda yeni inşa veya restore edilmiş binaların dahi o/o30'unda Hasta Bina Sendromuna rastlandığı belirtilmektedir. Ayrıca Amerikan Çevre Koruma Bakanlığı (EPA), 1987 yılı bütçesinde Hasta Bina Sendromunu mücadele edilmesi gereken en önemli 1 O sağlık problemi sıralamasında 4. sıraya yerleştirmiştir. Hasta Bina Sendromu Nedir? Büyük binaların havalandırma gerektiren birimlerinde merkezi havalandırma sistemleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Bu sistemler, içeride oluşan kirli havanın dışarıya atılması ve ihtiyaç miktarı temiz havanın bina içerisine üflenmesi şeklinde planlanmıştır. Her ne kadar hava filtreleri kullanılsa da, bir miktar toz ve pisliğin havalandırma kanallarında birikmesine engel olmak mümkün değildir. Bu toz ve pislik zamanla kanallarda birikerek önemli miktarlara ulaşır. -,_ .-~~···~iiı---~'.i.... . İşte bu noktada sistemin planlandığı gibi işlemediği, hem soğutmal ı hem de ısıtmalı sistemlerde ayar problemleri yaşandığı bilinmektedir. Ayrıca birikmiş toz ve pislikler bakteri ve mantarların yerleşip üremeleri için uygun ortamlar oluştururlar ki bu bakteri ve mantarlar zamanla "temiz(!!!)" hava üflenmesi yöntemi ile çalışma ve yaşam mekanlarımıza kolaylıkla taşınırlar. Bu ise bina sakinlerinin çeşitli rahatsızlıklardan şikayet etmelerine neden olur. Kısaca "Hasta Bina Sendromu" diye adlandırı lan bu şikayetler çoğunlukla; • Eklemlerde iltihaplanmalar • Aşırı yorgunluk ve halsizlik • Gribal enfeksiyonlar • Migren ve sinüzite bağlı baş ağrıları • Çeşitli alerjiler • Göz kenarlarında kızarıklıklar • Ciltte ve ağız-burunda aşırı kuruma şeklinde kendini göstermektedir. TESİSATDERGİSİ ııa SAYI 77 MAYIS 2002 Dünya Sağlık Teşkilatının (WHO) yayınladığı rapora göre okullarda, hastanelerde, kamuya açık mekanlarda, fabrikalarda ve büyük alış veriş merkezlerinde bu problemin büyüklüğü ve önemi belirtiliyor. Amerikan Çevre Koruma Bakanlığı'n ın 25 Mart - 12 Nisan 1999 tarihleri arasında yaptırmış olduğu araştırmalarda çok çarpıcı sonuçlar elde edilmiştir. Çeşitli binalardan alınan 119 iç hava örneğinde ortalama 50 mikrogr/m3 miktarda uçucu mikro bakteriyel organizmalara rastlanm ıştır. Oysa incelenen 20 dış hava örneğinde ise bu oran ortalama 6,5 mikrogr/m3'e düşmektedir. Ayrıca iç hava örneklerinin %90'nında, dış hava örneklerinin ise sadece o/o40'nda bu organizmalar bulunmuştur. Öyleyse binaların içerisindeki hava, sokaktakine oranla kat kat daha kirlidir. Esasen bu konu Dünya Sağlık Teşkilatının (WHO) yıllık raporlarında %90'lara varan oranlarla belirtilmektedir. Havalandırma sistemleri sadece konfor maksatlı değildir, aynı zamanda endüstriyel tesislerde gazların duman ve tozların emilerek bina dışına atılması için de kullanılı rlar. Bu tesisler çoğu zaman yüksek kirlilik içerir. İç hava kalitesini doğrudan etkilememekle beraber, toz ve kir birikimleri içeride oluşan kirli havanın dışarıya atılmasını zorlaştırır. Bu ise havalandırma sisteminde çeşitli arızalara ve% 70'lere varan enerji kaybına neden olabilir. Kanallarda biriken kirlerle, üretim ve montaj sırasında bırakılmış olan atıklar havanın rahat dolaşımını engelleyerek bu iş için harcanan elektrik enerjisini artırır. Bunun yanı sıra yangın sırasında sıcak hava ile oluşmuş sıcak yanıcı gazlar havalandırma kanallarından binanın bir bölgesinden diğerine geçerek, yaygını yaygınlaştırır. Kanalların içinde organik yanıcı bileşiklerin birikmesi, ard arda sıcak hava akımının olduğu düşünüldüğünde yangın tehlikesini artıracaktır. Kirli kanallardan sürüklenen toz, kir parçaları bu kanallara takılan filtrelerin çok daha çabuk kirlenmesine neden olacaktır. Metalik yüzeye yapışan nemli kir, toz topakları ve burada üreyen küf ve mantarlar da korozyona neden olabilmekte ya da korozyonu artırabilmektedir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=