Tesisat Dergisi 75. Sayı (Mart 2002)

.____ _________.l _A_f !_,_�f '\9Tı LE 1. Giriş Kentlerde yaşayan insanların zamanının büyük çoğunluğu kapalı mekanlarda geçmektedir. Yaşam standardının yükselmesi ve iklim verilerindeki değişiklik nedenleri ile kapalı mekanların mekanik olarak iklimlendirilmesi daha fazla talep edilmektedir. Bir mekanik iklimlendirme sistemi, tasarım kabullerine bağlı olarak ortam havasını ısı, ses, nem ve iç hava kalitesi açısından standartlar ve kullanıcılar tarafından istenilen değerlerde tutmak amacı ile ve önemli miktarlarda harcamalar yapılarak kurulur. Kurulan sistemin hedeflediği sonucu elde edebilmesi ve bu seviyeyi sürekli koruyabilmesi ile amaca ulaşılır. Ancak bunun için başlangıcından itibaren konunun uzmanları tarafından aşağıdaki işleyiş sağlanmalıdır: Sistemin kuruluşu aşamasında projesine uygunluğu ve uygulama kalitesi denetlenmelidir. İşletmeye alma aşamasında test ve ayarları yapılmalıdır. Sistemin atar ve toplar damarları olan hava kanalları bu aşamada yalıtım ve sızdırmazlık açısından hatasız ve sağlık açısından temiz olduğundan emin olunarak devreye alınmalıdır. Bunun için havalandırma kanallarını devreye almadan önce kanal lardaki imalat hatalarını,iç yüzeylerde biriken inşaat kirliliğinin tespit edilmesi ile sistem faaliyete geçmeden gereken temizliğin yapılmasını temin amacı ile, gözlem robotu ile kanal içi görüntüleri alınmalıdır. İşletme sürekliliği sağlandıktan sonra periyodik kontroller ile başlangıçtaki kalite ve verimlilik korunmalı, kullanım ömrü uzatılmalı, kullanıcı sağlığı garanti edilmelidir. Buna karşın yine de havalandırma kanalları kullanım süresi içinde kirlenmektedir. Bu konuda çıplak gözle görülebilecek tek kanıt uzunca bir süredir kullanılmakta olan havalandırma sistemlerindeki menfez ve anemostadların kanatçıkları ve çevresindeki kirliliktir. Bu tür olumsuz görüntüler genel temizlik yapılarak ortadan kaldırılmaktadır. Ancak kanal içleri ülkemizde maalesef temizlenmemekte idi. Böylece kanal içinde uzun sürede biriken partiküller, nem ve ısı etkisi ile oluşan mantar ve bakteriler mekanlara taşınarak iç hava kalitesini ve hijyen şartlarını bozmakta, sistemi tasarım değerlerinden uzaklaştırarak aşağıda tanımlanan problemlere yol açmaktadır. 2. Kirti Hava Kanalhnın Yaratoğı Sorunlar 2.1. Sağlık ile İlgili Sorunlar 2.1.1. Hasta Bina Sendromu: Giderek artan sayıda insan, zamanının çoğunu iklimlendirilmiş modern ofis binalarında geçiriyor. Yaşamımızı kolaylaştırmak amacı ile kullanıma sunulan bir çok ürün sonradan belirlenen yan etkileri nedeni ile beklenen kolaylıklar yerine sorunlara yol açabiliyor. Örneğin yapay tekstil ürünleri, halılar, kaplama malzemeleri, bilgisayar ve büro makinalarının kapalı mekanlarda ortam havasına olumsuz etkileri belirlenmiş bulunmaktadır. Bu binalarda insanlar, teneffüs ettikleri hava üzerinde söz sahibi olmaksızın mekanik havalandırma sistemine bağımlı olarak yaşıyor. Diğer etkenlerle birlikte havalandırma kanallarında oluşabilecek kirliliğin de insan sağlığı açısından olumsuz etkiler yarattığı, nem oranı ve sıcaklık nedeniyle hasta bina sendromu (SBS) olarak adlandırılan rahatsızlıklara neden olduğu bilinmektedir. Şikayetler çoğunlukla, eklem yerlerinde iltihaplanmalar, aşırı yorgunluk, hızla yayılan gripal enfeksiyonlar, çeşitli alerji ve kızarıklıklar biçiminde kendini göstermektedir. Dolayısı ile çalışanlar açısından büyük sağlık problemleri, işverenler açısından ise önemli işgücü kaybı, hatta tazminatlar söz konusu olmaktadır. 2.1.2. İç Hava Kalitesi: Konut ve genel amaçlı işyerlerinde sağlık açısından ele alınan şikayetler hastane, ilaç sektörü ve gıda sektöründe doğrudan yaşamsal öneme haizdir. Batıda uzun yıllardır insan sağlığına verilen büyük önem nedeni ile ortamın mikropsuz olabilmesi için birçok önlem alınmış ve bu sayede, örneğin hastanelerde ameliyat sonrası enfeksiyondan doğan can kayıpları istatistiklere göre binde 30 oranından binde 1 S'lerin altına çekilebilmiştir. TESİSATDERGİSİ .. SAYI 75 MART 2002 Yine kamu sağlığını doğrudan ilgilendiren alanlardan ilaç sektöründe geliştirilen GMP kuralları gereği üretim alanlarında izin verilen partikül sayılarının üzerine çıkılması halinde, önemli miktarda üretim kayıpları söz konusu olmaktadır. Benzer bir durum elektronik sektöründe, nanoteknoloji alanında yaşanmaktadır. Çok hassas elektronik devrelerin üretim alanlarında yüksek hassasiyette temiz oda kriterleri uygulanmakta olup, bunun için ortama hitap eden kanal sistemleri özenle temizlenmeyi gerektirmektedir. 2.2. İşletme Giderleri ile İlgili Sorunlar Kirli kanallardan sürüklenen toz, kir parçaları klima santralindeki filtrelerin çok daha çabuk kirlenmesine ve ömrünü zamanından önce doldurmasına neden olacaktır. Havalandırma santralindeki filtrelerin ve kanal içlerinin kirliliği, kanal montajı sırasında yapılmış hatalar, inşaatesnasındaveya sonradan oluşan kirler, yarattıkları sürtünme kayıpları nedeni ile toplam hava debisinde azalmaya neden olarak harcanan elektrik enerjisini artırırlar. Ayrıca serpantinlerin yüzeyinde oluşan 1 mm'lik kir tabakası ısı transferini yaklaşık olarak % 1 O oranında azaltmakta, başka bir deyişle aynı ısıl verimi elde etmek için harcanması gereken enerji miktarını % 1 O oranında artırmaktadır. Kümülatif olarak ele alındığında, zaman içerisinde kirlenmekte olan bir klima sistemi, tasarım ile hedeflenen konfor değerlerinden ve enerji harcamasından geometrik olarak artan bir biçimde uzaklaşırken, yine aynı hızla sağlık ve kalite açısından tehlike sınırına yaklaşmaktadır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=