Tesisat Dergisi 75. Sayı (Mart 2002)

Ayrıca 25.inci pavyonda yer alan sosyal tesisler, eczane, çiçekçi, berber, al ışveriş, yiyecek - içecek bölümlerine bir sonraki sergi döneminde Rina-Cente'nin şubesini, İtalya'nı n ileri gelen butiklerini açmayı düşünmeleri, İtalyanların turistik bir pazarlama politikasını göstermektedir. Buna karşın Almanların ISH fuarında olduğu tarzda fuar içi mini otobüs (shuttle) servisleri konmuş olmasına karşın görevlilerin çoğu bundan habersiz bulunmakta, ayrıca fuar ile hava meydanına her yirmi dakikada servis yapan otobüs durak ve tarifelerini de tam belirlemediklerinden açıkgöz şoförler sizi kolayca kandırabilmektedir. Fuarların öncelikli amacı firma mamüllerini sergilemek, özellikle ülke ürünlerini tanıtmak olmaktadır. Bu yönleriyle HVAC sistemlerinde Almanlar ağı r basmakta Viessmann, Buderus benzeri devasa standların yanı sıra Carrier, Daikin, Vaillant görkemli yerini almakta, Grundfos, Wilo, Wavin, Aquatherm ve benzeri firmaların sektörde ağırl ığı sergilenmektedir. Buna karşın binlerce İtalyan firma devlet desteği ile toplumsal katkıyı sağlamış olup, her vesile ile İtalya'da imal edilen yerli ve yabancı firma mamüllerini ön plana çıkarmaktadır. Fuarın tasarım ve kalite hedefli "Conforty & Design" ödüllerinin lavabo, bide, duş, sauna, elektrikli ısıtıcı, radyant ısıtma, rutubetlendirici, boyler, pompa, su masajı, asma tavan, menfez imalatları olarak; Carlo Nobili, Ceramica Flamini, Cosmetal, Effegibi, FCC, Giacomini, Grohe Hans Grohe, Mamoli, Puzzi Ginori Prto Verne, Riello, Rotex gibi firma tasarımlarına verilmiş; bunun yanı sıra uluslararası yatırımcı Mıtsubishi, Bosch, Trox firmaları teşvik ödülüne layık görülmüştür. Bu anlamda uluslararası fuarlarda sektörümüzün Türk ürünlerini cesaretle sergileyen ve tanıtan katılımcı firmalarımızı tebrik etmemiz gerekir. Ayrıca İstanbul'da yapılacak SODEX 2002 fuarında, oluşturulacak jüri ile yerli ürünlerimizi öne çı karmak, ödüllendirmek zamanı gelmiş sayıl ır. t Avrupa Birliği Kapı Aralığı Avrupa Birliği'nin amacı ortak bir anayasa, tek bir askeri güç ve etkili bir ekonomik bütünlük içinde dünya üzerinde stratejik bir güçbirliğidir. Bu gelişimde Avrupa Birliği uzun vadede Türkiye'yi içinetam üye olarak düşünmemektedi r. Çünkü nüfusu 65 mi lyonu geçen Türkiye'nin Almanya ile birlikte Avrupa Parlementosuna hakim olması, AB'yi yönetir duruma gelmesi, iş gücünün serbest dolaşı mı nedeniyle Türklerin AB ülkelerine yayılması, zengin ülkelerin fakir ülkelere yardım zorunluluğu nedeniyle Türkiye'ye büyük parasal yardım gereksinimi dikkate alındığında karşılaşılacak zorluklar Avrupa Devletlerinin, hıristiyan topluluğun işine gelmemekte, buna karşın Türkiye'yi dışlamanı n sakı ncaları da gözönünde tutularak Türkiye'yi uzun süre kapı önünde bekletmektedirler. Bu amaçla Avrupa Birliği, birlik dışında ikinci bir halka oluşturmakta içine almadığı ülkeleri kendisine tek tarafl ı bağımlı hale getirmek çabasına girmektedir. Türkiye'nin önüne konulan sürekli engeller, Türkiye'yi yavaş yavaş AB'ye bağımlı hale getirecek, buna karşı n Akdeniz İktisadi Kalkınma Programı kapsamında sembolik yardımlar ile AB'nin oyalama politikası uygulanacaktır. Nitekim Türkiye ile AB'nin yapmış olduğu Gümrük Birliği anlaşması bunun güzel bir örneği olup, Türkiye AB'nin dışında olmasına rağmen AB'nin dış ticaret politikası nı uygulamakla yükümlü bulunmaktadır. Bu nedenle ülkemiz AB'deki çok uluslu firmaların Türkiye pazarındaki egemenlikleri hızla artmakta bir çok imalat sanayimiz el değiştirmekte bankacılık, turizm, ulaştırma, sağl ık, eğitim sektörleri etkilenmiş bulunmaktadır. Zamanla iş çevreleri, işçi sendikaları, kamu kuruluşları, üniversiteler ve toplum bundan nasibini alacak, yavaş yavaş AB'ye daha bağımlı hale gelecektir. Türkiye ulusal çıkarları ile örtüşmeyen bir ortakl ık platformuna hazırlanırken, ulusal programlar çerçevesinde kendi çıkarlarını korumak zorundadır. Bu yaklaşımda Avrupa Birliği'ne girmesiyle sağlayacağı avantajları gözardı etmemesi, ayrıca Avrupa Birliği'nde olmanı n geti rilerini de uzun vadede değerlendirmesi gerekmektedir. TESiSATDERGİSİ .. SAY! 75 MART 2002 Asırlardır Avrupa ile iç içe yaşayan, yıllardır batılaşma çabasında olan Türkiye, Cumhuriyet döneminde müslüman çoğunluklu bir ülke olarak çağdaş yaşamın en güzel örneklerini kanıtlamış; gelişmekte olan ülkelere örnek olmuştur. Devlet olarak siyasi otorite, partiler, kurum ve kuruluşlar batı ülkelerinin kurum ve kuruluşları ile yıllarca işbirliği içinde gelişmiş örgütlerinin bir üyesidir. Ayrıca toplumsal yönden bütün üniversiteler, anayasal kurumlar, sivil toplum kuruluşları, sendika, oda ve dernekler batı kuruluşlarının üyesi ve temsilcisi durumundadır. AB girişinde bizden istenen AB koşullarına uyumdur. Bugün AB'ye üye devletlerin hemen hemen hepsi, birlik için zorunlu kurallara uymuş durumdadır. Ayrıca, AB'nin ortak para birimine geçmesinin önemi ve etkisi çok iyi değerlendirilmelidir. Avrupa Birliği üyelerinden Almanya, Fransa, İspanya, Hollanda, İtalya gibi ülkeler "paralarımızın üzerindeki bayrağımız kalktı, büyüklerimizin resmi yok" diye ulusal bir tepki içine sürüklenmemekte, reaksiyon göstermemektedir. Bu tür yaklaşımlar göz ardı edilmeden hazırl ıklar sürdürülmelidir. Ayrıca, AB topluluğuna ister girelim, ister gi rmeyel im, hazı rl ı k dönemi yeniden yapı laşma süreci olan ülkemiz için bir eğitim, bir gelişim, bir değişim sayılmalıdır. Demokrasi ilkelerine dönük yaşamda, bir hukuk devleti olmak, insan haklarına önem vermek vatandaşlarımızı n doğal hakkı sayılmal ıdır. Daha önemlisi toplu yaşam düzeyimizde bilgi toplumuna yönelik çabalar öncelik kazanmal ıdır. Eğitimden başlayarak yapılacak reformist hamleler bu ülkeye çok şey kazandıracaktır. Özellikle 1970 yıllarında Roma Anlaşması ile taahhüt etmiş olduğumuz mevzuat değişimi ve Kopenhang Kriterleri'ne uygun kurallar ülkede eşitlik, doğruluk koşullarını güvenli bir şekilde ortaya koyabilir. Bu takdirde bürokratik engeller ortadan kalkacak, sistemde sorumluluk ön plana çıkacak, sağl ıklı yerleşimlerde sağl ıklı yapılar, ulaşım, trafik, sağlık, hijyen kuralları, etik değerler, kültürel ve bilimsel, teknolojik ilkeler ağırlık kazanacaktır. Can ve mal güvenliğine yönelik zorunlu yasaları n uygulanması , sağlı k hizmetlerinin düzelmesi ve benzer kurallar, temelde teknik sistemlerle geçerli kıl ındığında suyu, elektriği, kanalizasyonu, ulaşım, çevre, enerji alt yapısı kurulu bir ülkede çocuklarımız her gün yıkanmanın, temizlenmenin huzuru içinde, bu güzel ülkede yaşamanın mutluluğuna erişeceklerdir. Aksi takdirde torunlarımıza vahşi ormanlardaki ilkel kabine yaşamını miras bırakabiliriz.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=