Tesisat Dergisi 73. Sayı (Ocak 2002)

En az bunun kadar önemli ikinci konu, yapı estetiğidir. Yani mimarın yaratmak istediği yapıyla bütünleşen, onun estetiğini yakalayan; tesisatla mimarinin zifafını sağlayan çözümler yaratmaktır. Son yıllarda uygulaması çoğalan kat yüksekliği fazla, çelik çatılı yapılar (alışveriş merkezleri, üretim yapıları, hava alanları, konser salonları) asma tavansız, ya da hafif gölgeler veren dekoratif elemanlarla kapatılan çelik çatılar, tesisat mühendislerine nefis bir solo yapabilme olanağı getiriyor. Geçenlerde postadan bir dergi çıktı: TM-Teknik Müşavir/Sayı 1 'in kapağında bir çelik çatı uygulama fotoğrafı var: Sabiha Gökçen Havaalanı'na ait: Vuruldum; hemen büyülttürüp astım duvarıma. Şimdi, gelip gidip, keyifle seyrediyorum. Kötü örnek mi; Sevgili Baycan'ı (Sunaç) üzmemek için, kötü örnek vermiyorum. �Teknik Yayıncılık: Sizce, üniversite temel eğitiminde mekanik tesisat mühendisleri için makina mühendisliği temel bilgileri dışında ne gereklidir? Lisans üstü bir eğitim mi? Yoksa interdisipline bir eğitim mi yararlı olur? ı/'Erdoğan Atakar: Üniversiteden tesisat mühendisi çıksın diyorsak, mutlaka bir eğitim planlaması yapılmış olması gerekir. Üniversiteler, önümüzdeki beş-on yıl içinde ülkenin ne kadar ve ne tür teknik insana gereksinimi olduğunu planlayıp, buna göre mi öğrenci alıyorlar; hiç sanmıyorum. (Son yıllarda bankacılık yapan onlarca makina mühendisi tanıdım.) Eğer bu böyleyse, üniversiteden makina mühendisi olarak mezun olup, çalışma hayatında tesisat mühendisi olmak -ki hepimiz böyleyiz bildiğim kadarıyla- kaçınılmaz bir yol. Diyeceksiniz ki, "bu uzun, verimsiz, yanlışlıkların başkalarına ödetildiği bir yol olmaz mı?" Haklısınız, olur, oluyor da. O zaman bu süreyi daha akıllıca bir hale getirecek bir düzen ve değerlendirme getirmemiz lazım. (Elbette, sevgili Odamızın silindir şapkadan uzman çıkartmasından bah- <i[::,,,;,,den ı,,;,a, m übhi re ne dğiist iimç ı pk sl aı nn ldaiymoarssıayka, pmı lumt lıaş k a öo nl mü ma süı zgdeer ke ki ibre. şÜ- onni vye ırls ii çt ei nl edr e, ü l iknesnainn angeekr ae kdsairn vi me in oeltdüurğtue nk nu i k p l aa nl ıyl aoyrı lpa, r b; uhni ça sgaönrme ııynoi röuğmr e. n" c i setmiyorum.) Mezuniyet sonrası ciddı bir çalışma süresinden sonra girilebilinecek ciddı bir sınav. . . Teknik Yayıncılık: Yapıda tesisat, ısllma, havalandırma, klima, sıhhi tesisat, yangın, enerji, doğal gaz, bina otomasyonu, özel tesisat (mutfak, yüzme havuzu, hastane tesisatı vb.) gibi alanlara yayılmakta; bu branşlarda, eğitim, tasarım, imalat, uygulama, malzeme tedarik, işletme hizmetlerinde meslektaşlarımız çalışmaktadır. Hemen hemen hepsine tesisat mühendisi dediğimize göre aralarındaki ayrıcalık nasıl yapılabilir? Özellikle tasarım ve uygulama alanlarındaki tesisat mühendislerinin, eğitim, imalat, satış, pazarlama, yangın, mutfak, çamaşırhane, yüzme havuzu, otomatik kontrol mühendislerinden farkı ne olmalıdır? ıl'Erdoğan Atakar: Bu, benim en dertli olduğum konulardan biri. Konunun iki yönü var: insanı ve meslekı. Birincisine bakarsak: Üretilenle kişilik arasındaki fark. Konuşmasına, yazmasına bakıp "aman ne güzel adam" diyorsun, ama bu bilgi bu kişilik üretime yansımıyor, üretimi kişinin gerisinde kalıyor. Yani kişi, işini değil kendini ciddiye alıyor. Bu konudaki öteki problemimiz: "Her işi yaparız abi" mantığı. Tasarımcı yüklenicilik yapıyor; yüklenici tasarım yapıyor. Mümessil, imalatçı yüklenicilik yapıyor. Hani konumuzda uzmanlaşacaktık? Bu tutum, alanı dar, derinliği TESİSATDERGİSİ IIIPIII SAYI 73 OCAK 2002 fazla kunt yapılar yerine; geniş alanlı, yüksekliği az, kırılgan, tabakasal bir yapı getiriyor. Geçen yıl bunun bir örneğini yaşadık; yılların firması ortasından çat diye çatlayıp, ikiye bölündü (Konu sektöre yaldızlı laflarla sunulduysa da, sonuç buydu özetle). Malum, bizim bir de paylaşmayı bilmemek gibi bir meziyetimiz (!) vardır: Ortaklıklar iki sebeple bozulur: Başarısızdır, bozulur; çünkü, başarısızlık paylaşılamaz; başarı I ıdı r, bozulur; çünkü, başarı paylaşılamaz. Özel tesisat konusuna gelince; biz en az son on yıldır bunu uygulamaya çalışıyoruz. Mutfaktı, çamaşırhaneydi, yangındı, otomasyondu v.s pek çok konuda konuyu daha iyi bilen kuruluşlara yer açıyoruz. Ama başarılı olduğumuzu, önerilen sistemlerin tasarımlarımıza tam oturduğunu söyleyemem. Ben olabildiğince herhangi bir marka ve üreticiye bağımlı olmayan tasarımlar üretirken, bu tasarıya eklenerek onu bütünleştirecek sistemler ya bir firmanın mümessili, ya da imalatcısı oluyor. Bu çelişkiden yalnızca tasarım hizmeti veren aynı anlayıştaki bir kuruluşla işbirliği yaparak kurtulabiliriz. Ancak böyle bir şeyin gerçekleşebilmesi için daha nice yıllar geçmesi lazım; bilemiyorum. Daha biz tasarımcılar bile "ben yalnızca klima tasarlarım" ya da "sadece ısıtma tesisatı projelerim" diyemezken bunu onlardan nasıl bekleriz ki? Peki bu süreyi kısaltmak için yapılacak bir şey yok mu? Vardır, belki. Bilemiyorum. Malzeme temini ve imalat konusunda çalışan kuruluşlarımızın çalıştırdığı genç mühendislerimizi biraz daha iyi eğitmeli diyorum. Yalnız temsil ettiği malzeme konusunda değil; sistemler, ana kavramlar dahil. İki cümle edince, düş kırıklığına uğradığınız bir dialoğu elbette sürdüremiyorsunuz. Belki bir kaç örnek verirsem, konuyu daha iyi anlatabilirim: Bir otobüs üretim tesisinin ek bir binasının danışman kontrolluğunu yapıyoruz. Yüklenici, ihale dosyasında ismi verilen üç firmadan biri ile anlaşmış; elde de çok ciddi bir santral şartnamesi var.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=