t Sel ve Heyelan Son yağışlar; sel ve heyelan gibi afetleri gündeme getirmiş, Devlet Baba ise mutadı üzere acıların kısa bir sürede sarılacağı nı, vatandaşa yardım elini uzatacağını ilan etmiştir. 17 Ağustos, 12 Kasım 1999 depremleri ile gündeme gelen, demir, kalıp, çimentoya endekslenen fenni, sağlıklı, çağdaş yapı tanımının, bu kez yangın, sel, heyelan gibi diğer afetlere endeksli yeni gösterilere neden olacağı anlaşılmaktadı r. Bu amaçla Meteoroloji Mühendisleri, Yer Bilimleri uzmanları kolları sıvayıp, yapı teknolojisinde önemli etkinliklerini sergilemelidir. Bu amaçla ülkemizin Milli Deprem Komitesi, Milli Enerji Komitesi, Milli Yangın Komitesi, Milli İ hale Komisyonu, Milli Çevre Komisyonu, Milli Sağlık Komitesi gibi ulusal programların vazgeçilmez yetkili ve bağımsız kurumlarına yeni kurumların katılması gerekmektedir. Ayrıca görüntülü medyanın oturum ve panel şovlarında uzman profesörlerin toplumu bilgilendirmeleri, ilgili Bakanlıkların, Yüksek Fen Kurullarının, Meslek Odalarının özverili katkıları, denetim ve kontrol yöntemleri, uzmanlık sertifikalarına yönelik, sınavlı meslek içi eğitimleri için bulunmaz bir fırsat ortaya çıkarmaktadır. Bu kez başarılı olmak için mühendis ve mimarlarımızda otuz yıllık bir deneyim aranması daha sağlıklı olacaktır. Böylece ekonomik kriz sonrası emekli olacak büyüklerimize topluma yararlı bir hizmet alanı açılabilecektir. Yıllar önce Enerji Tasarrufu Kongrelerimizde uzmanlarımız evlerin camlarını içten kartonlu izolasyonla kapatmayı ve mavi renge boyamak suretiyle deniz özlemini gidermelerini önerdikleri tarzda veya Ankara'nın Hava Kirliliğini Koruma Derneği'nde tepelere büyük fanlar konulmasının tartışıldığı dönem- !erde olduğu gibi öncelikli Ulusal Erozyon Kongresi yapmak suretiyle ülkeyi ağaçlandırma programları yürürlüğe konulmalıdır. Bu yöntemle Afet İşleri Genel Müdürlükleri'nin yönetmelik veya kanun hükmündeki kararnameleri ile heyelan ve sel baskını önlenebilir. Ayrıca yönlendirilmiş kanal ve kazılmış çukurlar ile yörelerde hazır göletler oluşturarak, yeni barajlara sahip olabiliriz. Ayrıca elektrik sorunumuzu da bir çırpıda halletmeyi başarabiliriz. Bu girişimde şehircilere, peyzaj mimarlarına, su mühendislerine, orman mühendislerine bir çok iş ve sorumluluk düşmekte, ayrıca Meslek Odalarımızı ulusal görevler beklemektedir. Aksi takdirde İmar Yasalarını yeniden düzenlemek, zorunlu yapı kodlarını hazırlamak (yangın, deprem, sağlık, hijyen ve afet önlemleri) gibi bilimsel ve teknolojik hizmetlere el atmak hepimizin zor ve karmaşık işlerle uğraşmasının yanı sıra gereksiz zaman kaybına neden olacaktır. NE DERSİNİZ? t Meslekte Genç Kuşak Dramı Hizmet sektöründe elli yaşın üstü; üretimde en gerekli yeteneğin, deneyim ve tecrübe olduğuna inanır. Onlar için mesleklerde başarı yıllanmış diplomalarla değerlendirilir. Dolayısıyla ülkemizde genç nesil genellikle dışlanmaktadır. Buna karşın XX. asrın ikinci yarısından bu yana olan gelişimin analizi yapıldığında görüleceği üzere teknolojideki hızlı değişim bilim ve teknikte değer yargılarını değiştirmiş, çağdaşlık çok yönlü nitelik ve kalite kriterleri kazanmıştır. Eskiler için; diploma yeterli bir eğitimi simgeler. Hizmet için bir belgedir. Üretime bakılmaksızın zamanla ustalık ve beceri kazanılır. Erdemliğe ulaşılır. Buna karşın 50 yaş üstündekilerin ilkokuldan üniversite sonrasına kadar eğitim süresince sahip oldukları temel bilgi kaynakları, günümüz gençlerinin kavuştuğu imkanların çok gerisindedir. Hiçbirimiz okul öncesi eğitim ve TESİSATDERGİSİ .. SAYl 73 OCAK 2002 gelişimde ailemizden, çevreden yeterli bilgi ve görgüyü günümüzde gençlerin sahip olduğu şekilde almış sayılamayız. Günümüzde çocuklarımız dünyaya adım attıktan sonra, 5 yıl içinde TY, bilgi işlemi ve bilişim tekniği ile tanışmakta, modern okullar eski dönemin çok üstünde eğitim vermektedir. Hal böyle iken; yetişkinler; gençlere deneyimsiz damgası vurarak onların hizmetlerini yetersiz bulmakta, hizmet sektöründe yetkileri sınırlanmaktadır. Ülkemizde önü tıkanmış gençler, katı bir hiyerarşi düzeninde yerlerinde saymakta, ancak tavassut, torpil ve bir aracı ile üst yönetimlerde görev alabilmektedir. Özellikle mühendislik hizmetlerinde yasalarda bile yapabilirlik sınırı diploma sonrası on iki yıllık bir bekleme ile mümkün görülmektedir. Ayrıca ihtisas dernekleri de bu yöntemi adet haline getirmiş "profesyonellik" kavramı geri plana itilmiştir. Gerçekte üniversite eğitimi insanlara temel bilgileri verir, kaynakları gösterir, hedefleri belirler. Bu eğitime kişinin kendi katkısı da önemlidir. Ancak diploma hiç bir şekilde mesleklerde yapabilirliği kanıtlamayıp yalnızca kişiyi meslek adayı olarak belgeler. Bu nedenle üniversitelerde "meslek" öğrenilir dönemi geçmiştir. Meslekte yapabilirlik, üretimdeki kalite ve başarı ile sağlanır. Dolayısıyla mühendislik hizmetlerinde "profesyonellik" zorunlu olmalıdır. Kaldı ki, profesyonellik hiç bir zaman on iki yıl bekleme süreci gerektirmeyen, meslek içi eğitim, temel bilgi birikimi ile sınav sonrası kazanılan, üretimle kanıtlanan bir yetkidir. Gençler uygulamada 4 ila 5 yıl içinde bu yetkiye kavuşurabilirler. Ayrıca mühendislik hizmetlerinin uygulama safhasında aranılan sorumlu uzmanlık üst düzey yöneticileri, akademisyenler ve kamu yetkilileri içinde zorunlu bir kural ve sorumluluk haline gelmelidir. Bu şekilde genç mühendislerin önlerini açar, başarılarını kanıtlama imkanı sağlayabiliriz. iji]
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=