mümkündür. İnsanların zeka ve çalışkanlığı ne olursa olsun gelişimlerinde anaokuldan başlayıp, üniversite eğitimi ile noktalanan temel bilgilerin niteliği, çok önemlidir. Bu anlamda küçümsediğimiz Ürdün, Bulgaristan, Ermenistan, Romanya gibi komşuların eğitim düzeyi ve okuryazar oranları ülkemizin üstündedir. Ayrıca ülkemizde meslek içi eğitim hiç gelişmemiş, hizmet sektöründe sorumluluk tesis edilmemiştir. 2002 yılında ekonomide düzelme bekleyip, siyasi sıkıntıların aşılmasını uman Türkiye'nin, yılların birikimi olan ülke sorunlarını çözmek, çağı yakalamak için günü kurtarma politikaları sayılan güven beklentileri, gece-gündüz çalışma önerileri ötesinde sistemli bir program içinde,Avrupa Birliği Kriterlerine uygun olarak yasa ve mevzuatını düzeltmesi, eğitim sistemini çağdaş düzeye çıkarması gerekmektedir. t Turizm Tesislerinde Zorunlu Standartlar Ülkemizin döviz kaynağı olan Turizm Sektörünün gelişimi 1 983 sonrası Turgut Özal dönemi ile başlamıştır. Dönemin Turizm Bakanı Mesut Yılmaz'ın başarı basamağı da bu sektör sayılır. Başlangıçta 40.000 yatak konaklama sınırını aşamayan ülkemizde bugün 200.000'in üstünde yatak kapasitesi olan tesislerimiz inşa edilmiş ve yıllık turist sayısı on milyon kişiyi aşmıştır. İstanbul ve İzmir'in yanı sıra Antalya, Muğla, Aydın yörelerinde Ege sahillerinde yaz ayları iklim koşullarına uygun binlerce pansiyon, motel, otel, resort otel ve tatil köyleri kurulmuş, ayrıca 5 yıldızlı lüks otellerden Ramada, Hilton, Sheraton, lntercontinental, Four Seasons, Ritz Cariton gibi dünyanın önde gelen otel zincirleri yatırım ve işletme hizmetlerine girmişlerdir. Turizm tesisleri ulaşım, üretim, hizmet sektörünün yanı sıra şehir ve kasabaların hızla büyümesini ticaret, imalat, ziraat, eğlence sektörlerinin gelişimini sağlamış, inşaat ve mühendislik sektörüne inanılmaz katkılarda bulunmuştur. Bugün Yunanistan ve İspanya ile rekabet eden, İtalya turizmini yakalamaya çalışan, Adriyatik ve Kuzey Afrika ülkelerini geride bırakan Turizm Sektörümüzün en büyük sorunu olarak kalite, nitelik enerji ve çevre etkinlikleri ile ucuzluk, uluslararası otel standartlarına uyumsuzluk görülmektedir. Tesislerin bulunduğu yerleşim yörelerindeki inanılmaz doğal güzellik, olanaklar ve iklim koşullarına karşın; yerleşim, otel teknolojisi, yapı tekniği, otel fonksiyonu ve turizm zorunlu standartları yönünden çok başarılı sayılmayız. Bu sonuçta etken aktörler olarak yatırımcı kuruluşlar, müteahhitler, işletmeci kurumlar ve özellikle inşaat sektöründe çalışan mimar ve mühendisler ile teknisyen ve servis elemanları gösterilebilir. Nitekim Ekim 1 993 yılında OECD Uluslararası Enerji Ajansı üye ülke Enerji Politikaları toplantısında Türkiye'nin Turizm tesisleri gündeme gelmiş, Finlandiya, İsviçre, Belçika ve İtalya delegelerinin raporu ile Türkiye'nin Akdeniz bölgesindeki turizm tesislerinin %60 mertebelerinde enerji savurganlığı içinde servis verdiği vurgulanmıştır. Turizm sorununa bu açıdan baktığımızda; 1. Otellerimizin enerji giderlerinin batı örneklerinden %50 fazla olduğu, 2. Otellerimizde çevre etkinliklerinin dikkate alınmadığı, 3. Otellerimizde yangın güvenliğinin eksik olduğu, 4. Otellerimizde sağl ık ve hijyen standartlarının ihmal edildiği, 5. Uluslararası otel standartlarına (fiziksel engelliler, akustik, aydınlatma, mekanik tesisat kuralları) yeteri kadar uyulmadığı görülür. Bu başlıkları doğuran ana gerekçe olarak mevcut imar yasalarımız, yönetmelik ve şartnamelerimiz ile mevcut olmayan yapı kodları ve dikkate alınmayan profesyonel ve sorumlu mimarlık ve mühendislik hizmetleri gösterilebilir. Türkiye; inşaat sektöründe işçisi, mühendisi, mimari ve müteahhidi ve onların özverili hizmetlerine karşın, yapı tekniği ve yapı teknolojisi hizmetlerinde arzulanan bilgi ve beceriye ulaşmamış, hedeflenen teknolojiyi yakalayamamıştır. Bu durum tesislerin mimari tasarım ilkelerinde, dekorasyon ve iç mekan TESiSAT DERGiSi llllllflllll SAYI 73 OCAK 2002 zenginliğinde, mekanik tesisat, elektrik uygulamalarında alt yapı, peyzaj, güvenlik sistemlerinde ve özellikle zorunlu standartlar olarak adlandırılan deprem, yangın, afet, sel, sağlık, hijyen konularında görülür. Dolayısıyla ülkemizde turizm, konaklamada ucuzluğa endekslenmiş ayrıca acenta ve sigortalar bu durumu fırsat bilerek ülkemiz turizmini engellemişlerdir. Turizm yatırımlarının üretim ve tesisinde profesyonel hizmet verecek deneyimli ve bilgili teknik elemanlarımız, mimar ve mühendislerimiz olmasına rağmen bu profesyonel uzmanlara sürekli iş akışı sağlanmamakta, emeklerinin karşılığı yeteri kadar verilmemektedir. Bu amaçla son yıllarda yatırımcılar, müteahhitlerveonların yetkili elemanları hizmette ucuzluğa yönelmiş, ara mühendisleri tasarımcı, saha mühendislerini şantiye şefi, şantiye yöneticilerini de proje müdürü yaparak tesisleri inşa etmişlerdir. Bu bağlamda ülkemizde mimarlık ve mühendislik hizmetlerine yeterli güven duyulmamakta, üretim sisteminde sorumluluk aranmamaktadır. Ayrıca bir çok yatırımda işveren veya onların eş ve dostları ön planda yer alarak otelin yapımında etkili ve yetkili olmakta, Akdeniz bölgesinde bir çok tesis bu tür yetkililerin görgü ve istekleri doğrultusunda inşa edilmekte, uluslararası standartlara uyumsuz yapılar ön plana çıkmaktadır. Bu yaklaşım; keyfi ve yanlış uygulamalara, yetki ve denetim elemanlarını da içermek suretiyle, üretimde bürokrasi kargaşasına neden olmuştur. Standartları, yapı kodları olmayan ülkemizde yatırımcılar, aracılar vasıtasıyla araziyi seçmekte kolayca yerel yönetim onayları almakta, turizm belgeleri temin etmektedir. Bu yöntem mahalli diplomalı mimar ve mühendisleri tasarımı, taşeron usta ve kalfalara uygulamayı yaptırmakta, malzemeler rastgele bayilerden temin edilmek suretiyle işbirlikçi ve yandaş düzen içinde üretim yapılmaktadır. Turizm Bakanlığı görev ve yetkileri çerçevesinde; sistemi inceleyip, disipline etmesi gerekir. Bu anlamda uzman bilirkişilerle turizm bölgelerinde yapılacak bir araştırma bir çok sorunu çözümleri ile gündeme getirecektir.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=