yakın çevresinde yaptıkları incelemelerde patlama olan ve olmayan sulardaki fiziksel ve kimyasal parametrelerde hiçbir fark görememekte ve bugün dahi Ehux patlamalarının nedeni bilinmemektedir; ancak kesin kanı bu patlamaların oşinografik parametrelerle ilgili olduğu yönündedir." Uydu görüntüleme teknikleriyle tesbit edilebilen bu patlamaları, patlamadan sonra, gözümüzle de görebilmemiz olası; çünkü onların varlığı suya süt beyaz ya da turkuaz bir görüntü veriyor. Aslında bu durumu zaman zaman hepimiz yaşamışızdır. Deniz kenarında kimi zaman masmavi olan rengin aniden turkuaz rengine döndüğünü görürüz ve o günlerde hava güneşli ise yansıma nedeniyle denize bakamayız bile. Kutupların alt bölümlerine denk gelen enlemlerde; özellikle Kuzey Atlantik, Kuzey Pasifik ve Arjantin'de yüzey sularında Ehux patlamaları belirlenmiş. Patlamalar yıllık toplam 1 ,4 x 1 06 km2lik bir alanı kaplı yor ve bu olayların % 71 'lik kısmı biraz önce sözünü ettiğimiz bölgelerde gerçekleşiyor. Patlamalar kutupların aşağı kısımlarındaki bölgelerde, yaz başından sonbaharın ilk aylarına kadar en yüksek düzeyine ulaşıyor. Düşük enlemlerdeki patlamalar ise kış ortasından ilkbaharın başına kadar sürüyor. İsrailli bilim adamlarının yaptıkları çalışmalara göre, eğer Sahra'dan gelen toz sülfatla kaplıysa, normalde bırakacağı yağıştan en az 4-5 kat daha fazla yağış gerçekleşiyor. Dolayısıyla, nisan ayında ne oluyor da sanki kış mevsimini yaşıyoruz, ya da bu yıl Uludağ'da neden çok fazla miktarda kar birikimi oldu? Bunların hepsi doğal; çünkü gelen toz sülfatla kaplıydı ve daha çok yağış bıraktı. Ve bunun ilk etkisini, Güneydoğu Anadolu'da 2000-3000 m yüksekliğindeki dağlarda gördük. 1989 yılından sonra, 2000 m'nin üzerindeki dağlarda, özellikle mart sonu ve nisan aylarında yağış miktarı % 80'e varan oranlarda artış gösterdi. 'Kar ne zaman yağar' sorusunun yanıtının doğal olarak kış mevsimi olduğu belli; ama asıl önemli olan karın ne zaman biriktiği sorusunun yanıtı. Bu sorunun yanıtı bu anlattıklarımızla ilintili. Doğu Anadolu Yukarı Fırat havzasına yerleştirilecek ölçüm cihazları ile yağan kar miktarını anlık olarak tesbit edebilecek ve uydu aracılığıyla bu bilgileri merkeze getireceğiz. Bu da bize, ileri sürdüğümüz teori ile kar birikimi arasındaki ilişkinin gerçekten var olup olmadığını gösterecek. 'Kar ne zaman yağar' sorusunun yanıtının doğal olarak kış mevsimi olduğu belli; ama asıl önemli olan karın ne zaman biriktiği sorusunun yanıtı. Not: Bu süreçte yapılan çalışmalar kar depolanması ile Sahra tozları arasındaki ilişkiyi net bir şekilde ortaya koymuş olup halen bu konuda laboratuvar deneyleri gerçekleştirilmekte ve yakın bir dönemde de bulut tohumlama safhasına geçilecektir. Patlamaların Çok Yönlü Etkileri Araştırmacılar da, Ehux patlamalarının gezegen sıcaklığı üzerinde önemli bir etkisinin olabileceğini düşünüyor. Patlama sonucunda meydana gelen alg kolonisinde astronomik sayılarda birey bulunabiliyor. Ehux hücreleri, virüsler, bakteriler ve hayvansal planktonlar gibi canlıların ya da parçalayıcıların yardımıyla besin zincirine katılıyor. Patlamadan arta kalan bazı kalıntılar, su kütlesinden kimyasal maddeleri alarak okyanus tabanına çökeltiyorlar. Yani, bitkisel plankton hücreleri yaşarken de, ölürken de suya kimyasal maddeler bırakıyorlar. Patlamış bir alg kolonisi, çok büyük bir kimya fabrikasına benzetilebilir. Bu sırada çözünmüş CO2, nitrat ve fosfat sudan ayrılırken, oksijen, amonyak, dimetilsülfat ve diğer çözünmüş organik-bileşikler suya geri veriliyor. TESİSATDERGİSİ .. SAYI69 EYLÜL 2001 Bu kimya fabrikası, aynı zamanda çok büyük hacimlerde organik maddeyi ve kalsiyum karbonatı derin denizlere, okyanus tabanına bırakıyor. Bu CaCO/ün bir kısmı tebeşir ya da kireçtaşı olarak denizdeki tortul kayaları oluşturuyor. Hatta belki de yerkürenin döngüsüne yeniden girip, milyonlarca yıl sonra dağ, tepe şeklinde yeniden ortaya çıkabiliyor. Örneğin, İngiltere'nin güneyi kıyı şeridinde ki beyaz tepeler (Dover) buna örnek olarak gösterilebilir. Kokkolitoforlar bölgesel ve küresel sıcaklığı ise birkaç biçimde etkiliyorlar. Denizin Albedosu: Ehux dünyanın birçok yerine yayılmış durumda; ona sadece kutup denizlerinde rastlanılmamış. Su içinde uygun koşullar oluştuğunda büyük patlamalar yapan bu bitkisel planktonlar o sırada bulunduğu yerdeki suyun rengini süt beyazına dönüştürüyor. Denizlerdeki suyun beyaz renk almasının nedeni uzun bir süre anlaşılamamıştı. Ancak, bugün bu beyazlığa kokkolitlerin yol açtığını biliyoruz. Kokkolitlerin her biri suda asılı halde bulunuyor ve toplu iğne başından daha küçük boyutlarıyla reflektör gibi çalışarak suya gelen güneş ışınlarının yüksek oranda yansımasına neden oluyorlar. Bu yansıma ile daha çok ışık ve enerji uzaya geri dönüyor. Bu durum, içerdikleri kalsitin optik özellikleriyle ilgili olup, tipik bir patlama, okyanusun albedosunu % 7,2'den %9,3'e kadar artırıyor. Deniz ısısının Tutulması: Kokkolitlerin neden olduğu yansıma, her durumda atmosfere normalden daha çok ısı ve ışığın geri verilmesine yol açıyor. Aynı zamanda kalan ısının deniz yüzeyinde tutulmasına da neden oluyor ve toplamısının yalnızca daha küçük bir kısmının suyun derinliklerine geçmesine izin veriyor. Çünkü, ısının atmosferle değişimini yüzeye yakın olan su gerçekleştiriyor ve kokkolitifor patlamaları, başlangıçta deniz yüzeyinin birkaç metre ısınması olayı ile maskelenmesine rağmen, uzun vadede suyun daha soğuk olmasına yol açıyor. Bu konuyu araştırmaya yönelik çalışmalar hala sürüyor.
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=