Tesisat Dergisi 68. Sayı (Ağustos 2001)

ridir. Ülkemizde sayıları 10.000 adedi geçen bu profesyonellerin tasarım ve yapı tekniği bilgisi, özellikle yardımcı disiplinlerle eşgüdümlü ilişkisi sonucu kazandığı bilgi ve deneyimleri, Avrupa Birliği asil üyeleri olan on dört devlet içinden Yunanistan, Portekiz, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, Danimarka'nın çok üstünde; İspanya, İtalya, Hollanda düzeyindedir. Buna karşın ülkemizdeki mevzuat yeter sizliği; uluslararası standartlara uyumsuzluk, yapabilirlik sorumluluğu aran maması sonucu yapılarda sadece diploma yetkisinin yeterli olması nedeniyle profesyonel hizmetlerle diploma yetkili hizmetleri birbiriyle karıştırmış, üretim kalitesini düşürmüş, toplumun teknik hizmete güvenini azaltmıştır. Profes yonel mimar ve mühendis ile diploma yetkililer arasındaki bu ikilem, benzer tarzda müteahhit kuruluşlarında, müşavir gruplarında, tasarım ekip lerinde ve yapı teknolojisi ile ilişkili bütün teknik hizmetlerde görülmekte, dolayısıyla mesleğin gelişimi ile gençlerin teşvik edilme ve yetişmeleri önlen mektedir. Profesyonel grupta sayılan yatırım, yönetim, denetim, tasarım, taahhüt, kontrol hizmetlerinde hizmet veren deneyimli Türk mühendisve mimarların hemen hemen hepsi, ekip halinde, müteselsil sorumluluk içinde hizmetvermenin zorunluluğunu bilmektedir. Bu zincirdeki disiplin halkaları diğer hizmet dalının sınırlarını bilmekte, yetki ve sorumluluklarını kabul ederek üretimde birbirine yardımcı olmakta, kendi sorumluluğu dışındaki görevlere müdahale etmemekte, sağlıklı bir denetim altında yapının elde edilmesini, projenin gelişimini sağlamaktadır. Bu profesyo neller; projenin kağıt üzerine resmedilmiş formaliter bir evrak olmadığı bilin cinde oldukları gibi, bir projenin bütün ayrıntılarının çizimle ifade edilemeye ceği inancındadırlar. Son ekonomik kriz ile yatırımların kısıl ması, inşaatların durması sonucu, son otuz yıl içinde yetiştirdiğimiz, ülkemiz için çok değerli bu profesyoneller için tehlike çanları çalmakta, kendileri işsizler grubuna itilmektedir. Bu yönlerden inşaat sektöründe bu profesyonellerin ayakta kalmasını sağlamak, toplum yararına olan yatırımların önünü açmak, sertifika, yetkinlik gibi üretmeyenlerin üretenleri yönlendirmesi yerine, hizmette sorumluluk kurallarını geçerli kılmak gerek-mektedir. t Proje ve Tasarım İkilemi Bilim ve teknoloji açısından kısır mev zuatımız, ülkemizde son elli yıldır terminoloji kargaşası yaratmıştır. Bu sorun en çok proje-tasarım ikileminde görülür. Tasarım bir projenin dizayn aşamasıdır. Çoğu kez kağıt üzerinde proje başlığı olarak tanımlanır. Buna karşın tasarım yatırım etabından işletmeye kadar olan süreç; bir yatırımın elde edilmesinde temel ilkeleri, sistemleri, tasarım, analiz, kriter ve konseptine dayalı mimarlık ve mühendislik seçim ve hesapları ile uygulama yöntemlerini kapsar. Proje adı altında; tasarımın, imar projesi ve uygulama projesi olarak iki etaba ayrımı fevkalade yanlış bir uygulamadır. Bu yöntem bürokratik engelleri aşma, yasa açıklıklarından yararlanma, işi çabuk laştırma, değişiklik olanağı sağlama, imar yasa ve yönetmeliklerini çarpıtma amaç lıdır. Ayrıca sorun; ülkemizin uluslararası düzeyde zorunlu standartları, yapı kod larının olmamasından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla kamu ve yerel yönetim uygulamalarında bürokratik engeller, çarpık denetim usulleri, rüşvet ve yan daşlık ilişkileri doğmuş, kılıfına uydurma usulleri gelişmiştir. Tasarım sadece çizim değildir. Tasarım; mimari, statik, mekanik tesisat, elektrik, alt yapı, dekorasyon, peyzaj, işletme, uygulama yöntemlerini belirleyen ihtisası gerektiren, enerji, çevre ve zorunlu standartları kapsayan, yaşanabilirlik ve kullanılabilirlik kurallarına uygun üretilen mimarlık, mühendislik konsept ve prensiplerini içeren, rapor hesaplarını çizimlere yansıtan üretim belgeleri olarak tanımlanır. Çizim öncesi tasarım kurgusu, konsepti bu aşamanın temel ilkeleri olup, tasarımda mühendislik mimarlık yükümlülüklerini belirler. TESiSATDERGİSİ .. SAYl68 AĞUSTOS 2001 Bir tasarım projesinin, hızla gelişen bilim ve teknoloji değişimlerine açık, yaratıcı, ekonomik ve uygulanabilir olması gerekir. Dolayısıyla proje, hazır pratik yöntemlerstandartve şartnamelere göre yapılamaz, yönetmeliklerle şekil ve biçimi sınırlanamaz. Proje şartnameleri; projeyi yatırım, verimlilik ve kullanım yönünden kuralları belirleyen, projede zorunlu asgari standartlar ile işveren talep ve girdilerini içeren dokümanlardır. Tasarım hiçbir şekil ve tarzda direkt uygulama niteliğinde yapılamaz. Her projenin kendine özgü analiz ve kriterleri, kullanıcı istek ve verilerini dikkate alarak buna uygun sistem seçimlerini içermesi gerekir. Bu nedenle bu tip projelerin uygulamaya esas bir tasarım niteliği taşımadığı bilinmeli, tasarım verileri anlamında ele alınmalıdır. Yüklenicilerin şantiye projeleri ise tasarım sorumluluğu zedelenmeden üretilmelidir. Ayrıca ihalede, esas uygulama projeleri, detay ve spektleri hiçbir zaman tatbikat projesi anlamında ele alınmamalıdır. Bir projenin inşaat süreci içinde gelişiminin (shop-drawing) şantiye projeleri ile sağlanması, detayların tasarım prensipleri esas alınarak imalatçı veya ihtisas firmalarının teknolojik projeleri ile uygulamaya dönüştürülmesi gerekir. Yatırımcıların, müşavirlerin, denetim ve kontrol teşkilatlarının, şantiye şefliğinin bu anlamda projeyi değerlendirmesi, proje prensip ve sistemlerini dikkate alması, sorumlulukları altında tasarım konseptini bozmadan projeyi uygulaması zorunludur. Bu nedenle müellif-lerden proje ihtisas kontrollük hizmeti talep edilir. Bu anlamda "proje tasarım" hizmetlerinin imza yetkisine haiz, yapabilirlik sorumluluğu taşıyan, profesyonel mimar ve mühendisler tarafından yapılması gerekir. Kontrol; denetim ve müşavirlik hizmetleri için yetkin, profesyonel elemanlar tarafından yapılmalıdır. Aksi takdirde; global ekonomi ve AB'ye uyum koşullarında güçsüz yatırımcılar ve yeter-siz teknik elemanlarımızla, işsizler ordusuna katılmak kaçınılmaz olacaktır. i1iJ

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=