G C 6 mı? Sırf iş almak maksadıyla, bütün işler benim olsun doyumsuzluğuyla, belki de daha sonraları sıkıntıya düşmek pahası na fiyat düşürmek doğru mudur? Tasarladığımız projelerin, uyguladığımız imalatların ülke ekonomimizi nasıl etkilediğini göz ardı etmemiz, mikro seviyedeki ilkesizliklerimizin, makro seviyede ülke ekonomisini nası l etkilediğini göz ardı etmemiz demek olmaz mı? Araştı rmaya vakit harcanmayan, yeniliklerin uygulamada kaynak gözetilmediği tüm tasarım ve uygulamaların zararı, sonuçta yine kendimize geri dönmeyecek mi? Bu ülke bizlerin çocuklarının değil mi? Geleceğimizin şekillenmesinde nası l salt para kazanmayı önceliğimiz olarak alabiliriz? İnsan mutluluğunun, dünyanın daha yaşanabilir bir dünya olması nın, hayatı n her kesiminde toplam kalitenin yükseltilmesinden geçtiğini nasıl unutabiliriz? Zaman zaman gündeme getirdiğimiz, sektöre! etik kurallarımızın oluşturulması konusundaki tartışmaların, tekrar güncel bir gündem olarak ele alınması için bir davette bulunuyorum. Gelin biz, ülkemizin aydı n insanları, sektörümüzü o hep eleştirdiğimiz kokuşmuş ilişkilerden, ilkesiz davranışlardan kurtaralı m. Celin, bilimi, bilginin gücünü, kaliteli üretimi sektörümüzün ortak dili haline getirelim. Celin, tüketiciyi bilinçlendirelim, iyiyi ve kaliteliyi seçmesi için eğitelim. Celin, tüketiciyi kaliteli ürünler arasından seçim yapabilme şansı na kavuşturalım. Celin, Atamızı n istediği çağdaş dünyaya ulaşma hedefini, ürettiğimiz çağdaş ürünlerle gerçekleştirelim. [t!] ANA SORUN: RANT EKONOMİSİNİN YARATTIĞI FAİZLER BEDİ KORUN ■ T Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu durumda alınan bu yeni ekonomik kararlar, kısa vadeli tedbirlerdir. Bence siyasi sistemde bir reform olmadı kça Türkiye kısa vadeli tedbirlerle belki düzelir ama aynı problemler tekrar yaşanacaktı r. Kemal Derviş çok değerli bir insan ama, Türkiye'nin içinde bulunduğu durumu düzeltmek tek bir şahısla olacak bir iş değil. Bugün Türkiye'de Sayı n Derviş gibi pekçok insan var, ama bunlara ne imkan veriliyor, ne de ortaya çıkarı lıyor. Politik kadrolar hep aynı. Bu siyasi sistemin değişmesi ise uzun bir maratona bağlı. Bunun değişmesi için sivil kurumların, özel kuruluşların baskı yapması lazım. Bunlar da ne kadar yapabilir bu baskıyı, belli değil. Özel sektörde herkes kendini biraz düzeltirse nisbeten yardı mcı olur. Zaten başka çare de görünmüyor. Herşey devletin insiyatifinde. Bir kere bizim özel sektör olarak en çok etkilendiğimiz konu faizler ve rant ekonomisi. Şu anda tamamen faizler yüzünden firmalar çok kötü durumda. Aşağı yukarı her firmanın bankalardan aldığı krediler var, kredi kullanmadan iş yapmak biraz zor. Düşünün, bu krediler birdenbire bir gün içinde o/o2700'Iere fırladı. Böyle bir miktarı firma nasıl öder? Tek yapılacak şey bunu hemen ödeyip krediyi sıfırlamak. Peki bu krediyi ödeyecek parayı nereden bulacaksınız; eğer bir nakit kaynağınız yoksa, bunu yatırımları nızdan temin edeceksiniz. Bugün dünya kadar alacaklarınız var, ama aşağı yukarı 2-3 aydır kimse ödemiyor. Bu kişilerin belki imkanı yok ödeyemiyor, belki de imkanı var, ama etik kurallara riayet etmeden parasını repoya yatırıyor, aynı çarpık düzenden o da faydalanıyor. Dolayısıyla bu düzenden faydalanmayanlar, okkanı n altı nda şu anda. Bu duruma dur demek sadece devletin elinde. Mesela bize gelen bütün bu taleplerde, bu faizi kabul etmiyoruz diyerek, itiraz hakkımızı kullanıyoruz. Ama bankalar kanunen o kadar kuwetli ki, vermediğiniz anda sizin hemen icra yoluyla iflasınızı isteyebiliyor. Ödeyemeyecek olanlar iflası kabul ediyor, iflası kabul etmeyenlerse mecburen bu parayı temin etmeye çalışıyor. Odalar Birliği'nin de bir talebi vardı "Biz bu birikimlerimizden dolayı sünormal miktarda aldığı mız repo faizlerini devlete iade edelim, fakat devlet de bankaları mukavele anındaki faizlere indirsin", dediler. Mesela bu kriz çıkmadan faizler %40-45 civarındaydı . Bu oranlarda firmalar birsene içinde bunu tasfiye eder. Ama %1 0002000'lerdeki faizleri firmaların ödeme imkanı yok. Bu nasıl çözülüre, bankalar yanaşmıyor. Tek çare devletin buna sınır koyması . Bu kötü gidişatın klima sektörüne etkisini değerlendirecek olursak; klima sektörü tamamen yatı rı mlarla ilgili. Yatı rı m eğer yapılmıyorsa, imalatı n satılması veya sistemin tahahhüdü mümkün değil. O bakımdan yatırı mların önünün açılması lazı m. Eğer yatırı m yapa-cak olan birinin nakit parası varsa mesele yok, ama rant kurumu o derece fazla ki, kişi gidip bankaya veriyor parasını. İktisat Bankası 'nın verdiği gibi bir gecelik %7500 faiz dururken, bunu da her gece alabilecekken, niye gidip yatırı m yapsı n? Yapmaz. Ancak bu faizlerin düşmesi, rantı n ortadan kalk-ması lazı m ki, şahıslar veya firmalar kazanç için parası nı yatı rı ma, üretime yatı rsın. Bu olmadığı takdirde düzelmenin mümkün olabileceğini zannetmiyorum. Bu durumun ikinci bir sonucu da imalatı n zorlukları . Bugün imalatçı ların nakit ödeyerek ne malzeme, ne de bir iş alacak güçleri var. Dolayısıyla öncelikle imalatçı ları n borçtan kurtulması lazı m. Eğer devlet bir karar almazsa, imalatçıların ayakta kalması mümkün değil. Yani ana sorun, rant ekonomisinin yarattığı faizler, her sorun buraya dayanıyor. Bunun tek suçlusu ise devlettir. Bu 4-5 yıldır yapılan bir uygulama ve nitekim sonuçları da ortada. Bu yüksek faizle bono satışları nı n kalkması lazı m, bu olacak bir sistem değil. Nitekim olmayacağı görüldü. İşte 4-5 senedir en nihayet bir yerde gelip patlak verdi. Devlet şu anda en savurgan zamanı nda ve harcamalarını kısma eğiliminde olmadığı görülüyor. Hesapsız harcamalar, yağmalar, hortumlamalardurmuş değil. Dış kredi, acil çözümler için gerekli ancak bu kredilerin borçolarak alındığını unutmamak gerekir. En mühimi, iç harcamalarda ekonomiye gidilmesi. Tahmin ediyorum, Kemal Derviş bu sorunun nasıl düzeltileceğini biliyor ve üzerinde uğraşıyor. Öncelikle bankaların düzeltilmesi, sonra da reel sektöre dönülmesi lazı m. Reel sektör nası l çalışacak? İhracata baktığınızda; bir üretim yaparsanız ihracat yapma olanağı doğuyor. Üretim azalmış durumda ve sorun dönüp dolaşıp sektörün hareketlenmesine geliyor. Faizlerin, rant gelirinin düşürülmesi, ondan sonra da imalatçı ları n, yatırı mcı ların faiz borçlarının makul bir seviyeye çekilmesi lazım. Ve çok sıkışık olan firmalara da vade tanınması gerekiyor. Borçlar affedilmesin; çünkü Türkiye'nin en büyükzaafı affetmek. Affetmek yerine ödeyemeyen kişiye makul bir süre tanımak daha akılcı . it!l TESİSAT DERGİSİ SAYI 63 MART 2001 EII
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=