Tesisat Dergisi 60. Sayı (Aralık 2000)

Güncel--------------------, L.....------------------------�---A.genda ben de ise, büyük oranda kendini ve teknolojisine yenilemeyen yerli imalatçılarımızdadır. Soldan sağa; Salih Coşkun, Kamuran Efe, Erdoğan Atakaı; Ergin Buzcu ve Muhil/in Tekman. Aksaray Fabrikası'nın üretim hallerindeki ısıtma santralları kendi bodesleri üzerinde iken; Otobüs Fabrikası'nda 4 aksta bir, yapıyı enine kateden galerilerde yer alırlar. Bu galerilerin yan kenarları boyunca da her türlü borulama (ısıtma, soğuksu, basınçlı hava vs) yer alır. Ben yapılarda kendi bodesleri üzerine tünemiş santralları hiç sevmiyorum. Tesisat elemanlarını yapının mimarisi ile, taşıyıcı sistemi ile bağdaşık, içiçe geçmiş bir çözümle yerini bulsun istiyorum. Pazarlama Merkezinde geriye döndük, tekrar. Santrallar bodesler üzerine tünediler. Sonra takvimler 1998 yılına geldi.Yine işveren Mercedes- Benz A.Ş. idi. Bu sefer konu, Hoşdere Pazarlama ve Yedek Parça Merkezi idi. Sevgili Tamay, bizi bırakıp gitmişti. İşverenin isteği doğrultusunda, biz aynı mühendislik ekibi (Metin, Levent ve ben) Sayın Mimar Turgut Alton'la tasarım yapacaktık. İşverenin ekibi Sayın Çetin Atsür'ün yönetiminde Ergin Buzcu, Selamettin Koşan, Kamuran Efe ve Salih Coşkun'du. Ne değişti 1985'Ierden 2000'Iere? Çok şey çok şey değişti. Ülke değişti. Malzeme değişti. Ben değiştim. Aksaray'daki iş mevcut bir tesisin yeni yapılarla büyütülmesi, eski yapılarının yeni fonksiyonlara uydurulmasıydı. Merkezi sistem hazırdı ve kızgın su olarak planlanmıştı. Daha yaygın tesisler olmasına rağmen ne Otobüs Fabrikasında, ne Pazarlama Merkezinde kızgın suyun adını anmadık: elbette 90/70 °C sıcak su. (Tesisatta ekonominin iki adı: Düşük sıcaklık, düşük basınç) Aksaray Projesi benim ilk defa yuvarlak hava kanalı kullandığım proje idi. İmalat, imalatçı firmanın şantiyeye getirdiği tezgahta çekiliyordu. Oysa diğer iki tesiste kullandığımız malzeme ve özellikle ara parçalar (fittings), pırıl pırıl, bilgisayar teknolojisi ile üretilmiş malzemelerdi. Aksarayda tavandan sıcak hava üfleyerek 2 m. yüksekliğe indirebildiğimiz dönüş menfezleri ile toplayarak ısıtmaya çalıştığımız üretim hollerinde tavan sıcaklığı ile döşeme sıcaklığı arasında 1 015 °Clik farklar okuyorduk. Sonraki iki tesiste havayı uzun üflemeli jet menfezlerle verip, dönüş havasını, kanalsız doğrudan santral gerisinden topluyorduk. Tavan döşeme sıcaklık farkı 3-4 °Cier mertebesine inmişti. Büro hacimleri Aksaray'da yalnızca radyatörlerle ısıtılan mekanlar iken, Otobüs Fabrikası'nda iki borulu fancoil cihazları ile ısıtıp/soğutuluyor; Pazarlama Merkezi'nde iki borulu fancoil cihazları yerine dört borulu fancoil cihazları gelmiş, havalandırma için hacimlere verilen taze hava miktarları artırılmıştı. Aksaray'da ve Otobüs Fabrikası'nda duman bacalarımız tek cidarlı siyah saç baca iken, Pazarlama Merkezi'nde çift cidarlı paslanmaz çelik olmuştu. (Bu değişikliğe bacanın bina içinden kapalı bir şafttan çıkması zorlamıştır. Yoksa siyah baca ömrü beş yıl, kazan ömrü diyelim ki 20 yıldır; paslanmaz çelik bacanın bedeli, siyah baca bedelinin üç katını aştığı sürece kimse bana paslanmaz serbest (yapı dışı) baca kullandıramaz. Tabii faizler tek haneli bir rakamsa... ) İlk iki tesiste yerli imalat kazanları kullanmışken, bu tesiste ithal kazanlar kullandık, maalesef. Bunun günahı biraz Pazarlama Binası'nda diğerlerinden farklı olarak, o/o100 dış havayla çalışan santrallarda (havalandırma santrallerinde) ters geçişli plaka tipi ısı geri kazanım elemanları kullandık. Verici ve ekzost kanallarının aynı yörüngede oluşu, santral yüksekliği, santral hacmindeki kanal trafiği gibi konularda epeyce zorlandık. Tasarımın ilk safhalarında kazan dairesinin yüksek yapının (beş katlı İdare Binası'nın) bodrumunda olmasına, Ergin Bey itiraz edip, ayrı bir ısı merkezi planlanmasını istemişti. Ben tesise, endüstriyel bir hava vereceğinden korkarak, zoru seçip, "hayır blok altında olsun" demiştim. O da kibarlık edip, geri çekmişti önerisini. Uygulamada Ergin Bey haklı çıktı. Gerek kat yüksekliğinin yetersizliği, gerekse o hacmin hem o blokun ikincil merkezi, hem de ana merkez olması sebebiyle ciddi borulama problemleri yaşadık. Neler çekti benden Cemal Usta. Ama sonunda başardık galiba. Ellerine sağlık... Tesisat işlerinin ihalesi (bütün meslek hayatımca "tesisat işi tesisat müteahhidine ihale edilir" prensibini, önleyemediğim bir kaç istisna dışında, hep uyguladım) benim ciddi sağlık problemleri yaşadığım bir döneme rastladı: 1 999 yaz başı. Bu dönemde Sevgili Ergin Buzcu ve Kamuran Efe'nin yardım ve desteklerini unutamam; benim yapmam gereken işleri onlar yüklendiler. TESİSATDERGİSİ SAYI 60 ------ --------- ---­ � ARALIK 2000

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=