Tesisat Dergisi 59. Sayı (Kasım 2000)

gerekli duyarlılığın, özellikle ülkemizde, henüz oluşmadığı açıktır. İşyerleri dışındaki tüm gürültüleri tanımlamada kullanılan "toplumsal gürültü"nün çok geniş bir alana yayılması, sorunun tanımlanmasını, ilgili organ ve yetkili kurumların belirlenmesini, kısaca gürültünün denetlenmesini güçleştirmektir. Bu nedenle ilk yapılması gereken, "toplumsal gürültü"nün içeriğinin açıkça ortaya konmasıdır. Toplumsal gürültü ya da çevre gürültüsü kapsamına giren gürültüler, Çizelge 2'de yer almaktadır. Toplumsal gürültünün, insan üzerindeki doğrudan zararlarının ötesinde, yol açtığı dolaylı etkiler; • Konuşma iletişiminde girişim ve bozukluklar, • Gürültü kökenli uyku bozuklukları, • Psiko-fizyolojik etkiler (stres, kardiyovasküler, immünolojik, vd.), • Zihisel etkiler, • Performans üzerindeki etkiler, • Davranışsa! etkiler ve toplumsal rahatsızı ıklar olarak sıralanibilir (4). Söz konusu olumsuz etkilerin bilincinde olan, WHO (World Health Organization) ve OECD (Organization for Economic Cooperation) gibi uluslararası ve ulusal kurum ve kuruluşlar son 20 yıldır, giderek artan biçimde gürültüye karşı örgütlü biçimde savaşmaktadır. Yapılan araştırmalar Avrupa Birliği ülkelerinde yaşayan insanların yaklaşık olarak o/o40'ının gündüz saatlerinde 55 dB (LAeq) üzerindeki düzeylerden etkilendiğini ortaya koymuştur (5). Gelecekte, gürültü ile savaşıma yönelik ciddi önlemler alınmadığında, çevre gürültüsünün rahatsız edici, hatta zarar verici olmaya devam edeceği de açıktır. Konuya üIkemiz açısından yakiaşıldığında, nüfusumuzun gürültüden etkilenme oranı ve düzeyi ile ilgili herhangi bir ciddi çalışma yapılmadığı gibi, bu yönde tutarlı planlamaların bile varolmadığı görülmektedir. Bu olgu, Türkiye'nin gürültü sorunun bilinçli olarak farkında olmadığının bir göstergesidir. Gürültü ile savaşımın en etkin yolu, gürültünün denetlenmesidir. Uygun ses ortamına ulaşma teknolojisi olarak tanımlanan, gürültü denetimi sürecinde, ilkesel olarak aşağıdaki sıra izlenir (6): TOPLUMSAL GÜRÜLTÜLER - ÇEVRE GÜRÜLTÜLERİ Kentsel Gürültüler - Yapı Dışı Gürültüler Taşımacılık; otoyol, raylı taşımacılık, hava ve deniz taşımacılığı gürültüleri Açık Hava Etkinlikleri; spor, oyun, eğlence konser vb. etkinliklerden kaynaklanan gürültüler Sanayi; çeşitli sanayi makinalarının gürültüleri İnşaat; yapım ve yıkım, belediye hizmetleri vb. Ticari; açık pazarlar, satıcı sesleri vb. Yapıİçi Gürültüler Ev aletlerinin gürültüleri; elektrikli süpürge, bulaşık-çamaşır makinaları, TV, müzik setleri, piyano vb. Yapı hizmetleri; havalandırma, ısıtma, soğutma, tesisat, hidrofor, asansör, jeneratör vb. İnsan sesleri; konuşma, bağırma, öksürük, hapşırma, kapı sesi vb. Büro vb. yerlerdeki gürültüler Çizelge 2. Toplumsal giiriiltii kapsamına giren giiriiltiiler (2). Artic le 1. Kaynakta denetim; • Kaynağın ses düzeyini azaltmak ve/ ya da niteliğini değiştirmek, • Gürültüyü kaynakta hapsetmek. il . Kaynak-alıcı arasındaki ortamda denetim; • Yayılımda denetim. • Geçmede denetim. • İç mekanda denetim. ili. Alıcıda denetim; • Alıcının eğitimi, • Etkilenme süresi denetimi, • Maskeleme, • Kulak koruyucuları vb. Gürültü denetiminin etkin ve düşük maliyetli olması, denetim çalışmalarının bu sıraya göre düzenlenmesi ile yakından ilgilidir. Ancak, bilimsel doğruların ortaya konması kadar, bunların yasal, yönetimsel ve yaptırımsal boyutlarının da çözümlenmesi ve uygulanması önemlidir. Gürültü denetimi, pek çok başka konu gibi "çok disiplinli"dir; yani birçok farklı alanı içinde barındırır. Taşıtlar, çeşitli motor ve makineler gibi gürültülü gereçlerin üretimi, gürültü kaynağı durumunda olan nesneler ile gürültülü bölgelerin, gürültüye duyarlı alanlarla ilişkilendirilmesi, yapı kabuğu ve elemanlarının biçimlendirilmesi ve oluşturulması gibi pek çok konunun tasarım, üretim ve uygulanması bilim ve ticaret alanlarını ilgilendirir. Öte yandan, üretim ve uygulamaların denetimi, merkezi ve yerel yönetimler tarafından izlenmeli ve yasal yaptırımlara açık olmalıdır. Gürültü denetimi ile ilgili ulusal ve uluslararası yönetmelik, standart ve önerileri ile birlikte y ya a y z ı ı n nın devamı 60. sayımızda lanacaktır. *"Emission" kaynak düzeylerinin, "immission" ise kaynakların çevrede yol açtığı düzeylerin tanımlanmasında kullanılmaktadır. Bu sözcüklerin yerleşmiş Türkçe karşılık/arı bulunmadığından, yazı içinde 'emisyon' ve 'imisyon' olarak kullanılacaktır. TESİSAT DERGİSİ SAYI 59 � KASIM 2000

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=