Tesisat Dergisi 59. Sayı (Kasım 2000)

Makale·--------�--------� --------------------------------A rtiele 1 . GİRİŞ Yaygın ve önemli bir çevre kirliliği etkeni olan gürültünün denetimi, akustik konforun birinci koşuludur. Gürültüden etkilenme, giderek artan biçimde, daha geniş kitleler üzerinde rahatsızlıklara yol açmakta, hatta çeşitli zararlar oluşturmaktadır. Buna paralel olarak, tüm dünyada gürültünün denetlenmesine yönelik çalışmalar da giderek artmakta ve koordine olarak sürdürülmektedir. Bununla bi r l ikte toplumların gelişmişlik düzeyine bağlı olarak gürültüye yönelik davranış ve tepkileri farklı olmaktadır. Gelişmiş ülkelerde insanlar, gürültüye karşı belirgin ve tutarlı tepkiler göstermekte, tepkilerini, olumlu gelişmelere yol açabilen toplumsal eylemlere dönüştürebilmekte iken, gelişmekte olan ülkelerde, gürültü sorunu arka planda kalmakta, ve çoğu zaman sonuçsuz yakınmalardan öteye gidememektedir. (1) Oysa, gürültü bilimsel ve teknolojik gelişmenin yol açtığı, ancak, çözümü yine bilimsel ve teknolojik olarak var olan bir sorundur. Öte yandan, doğal olarak, çözümü oluşturacak bilgi ve teknolojinin kullanımı ve uygulanması, sonuçta parasal harcamalarla gerçekleştirilebilir. Bu gerçek, bilinçli tepki faktörünün, gürültü denetiminin hayata geçirilmesinde, bir tür katalizör görevi üstlenmesi gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Çünkü sorumluluk, ister kamu kurum ve kuruluşlarına, isterse de özel ve tüzel kişilere ait olsun, hiç kimsenin, belirgin bir rahatsızlık tepkisi olmadan, kimi durumlarda oldukça önemli düzeylere çıkabilen harcamaları göze almayacağı açıktır. Gürültü ile savaşımda gerçek başarı, bireyler, üreticiler, yetkililer, bilim insanları, kurum ve kuruluşlar arasında doğru koordinasyonun kurulmasına bağlıdır. Bu da, ancak geniş kapsamlı ve uzun vadeli planlama ile gerçekleştirilebilir. Gürültü ile savaşım, ulusal bir politika olarak benimsenmeli ve sürdürülmelidir. Gürültü ile savaşımda yapı sektörüne de çok önemli görevler düşmektedir. Özellikle ülkemizde, kaynak ve çevre gürültüsü denitiminde gereken ilerlemelerin kaydedilemediği göz önüne alındığında, yapılardaki akustik konforun neredeyse tüm sorumluluğunun, yapı sektörüne yüklenmiş olduğu görülmektedir. Öte yandan, yapı sektöründe gürültü denetimi ile ilgili önlemler hemen hemen tümüyle keyfi durumdadır. Kentsel yerleşimle ilgili makro ve mikro planlamalarda ve yapıların gerek ilk tasarım gerekse de uygulama aşamalarında gürültü konusu bir tasarım ve uygulama parametresi olarak devreye girmemektedir. Gürültü Kontrol Yönetmeliğinde konuya yönelik kimi saptamalar yer almakta ise de, bunların uygulan-masına yönelik herhangi bir belirti gözlenmemektedir. Bu bağlamda, bildiri-nin amacı, gürültü kirliliğinin etkilerini ortaya koymak ve ülkemizin gürültü ile savaşımdaki durumunu ve yapılardaki yalıtım yükünün fazlalığını gözler önüne sermek olarak belirlenmiştir. Bu amaç doğrultusunda çalışmada öncelikle, gürültü kirliliği ve insan üzerindeki etkilerine değinilecek, ardından Türkiye'nin en büyük kenti olan İstanbul'daki gürültü sorunu, çeşitli yapı türleri ve bölgelerdeki durumlar örneklenerek ele alınacak, ülkemizde geçerli olan Gürültü Kontrol Yönetmeliği özellikle yapılardaki denetime yönelik olarak sorgulanacak ve son olarak da yapılarda gürültü denetimine yönelik uluslararası mevzuattan örnekler verilecektir. Gündüz LAeq (06-22) Etki 2. GÜRÜLTÜ, İNSAN ÜZERİNDEKİ ETKİ LERİ VE DENETİMDE TEMEL İLKELER Gürültü herkesi etkileyen bir sorundur. Yüksek gürültü düzeyi olan ortamlarda, uzun süre bulunan kişilerde, kalıcı işitme eşiği değişimleri olduğu pek çok araştırmacı tarafından saptanmıştır. (Atherley, Noble & Sugden, 1967; Burns & O.W Robinson, 1970; Burns, 1973; Neuberger, Raber & Schwetz, 1991; vb). Daha düşük düzeyler ya da kısa süreli etkilenmelerde, işitme duyusuna yönelik belirgin bir zararın saptanması çok kolay olmasa da, gürültünün insan sağlığı, davranış biçimi ve mutluluğu üzerindeki olumsuz etkileri belirlenebilmektedir. OECD'nin 1986'da yayınladığı gürültüden etkilenme eşiklerinde bu durum açıkça görülmektedir (Bkz. Çizelge 1 .) Oldukça düşük düzeylerin bile insan konforunu etkilediğinin uluslararası alanda kabul edildiğini gösteren bu değerler, gürültü ile savaşmak gerekliliğini ortaya koymaktadır (2). Gürültülü işyerleri gibi, gürültünün belirgin biçimde fizyolojik zarara (işitme kayıpları) yol açtığı bilinen ve tüm dünyaca kabul edilen ortamlar, iş ve işçi sağlığı, iş güvenliği ile ilgili kurum ve kuruluşlar tarafından, tüm dünyada, özellikle de gelişmiş ülkelerde sıkı biçimde denetlenmektedir. Ülkemizde de, Gürültü Kontrol Yönetmeliği ile belirlenmiş değerler çerçevesinde, ilgili kurumların gerekli denetimleri yaptığı bilinmektedir. Öte yandan, çok daha geniş bir toplum kesimini etkileyen "toplumsal gürültü" ya da "çevre gürültüsü" konusunda, 55-60 Gürültü rahatsız eder 60-65 Rahatsızlık belirgin biçimde artar 65'in üzerinde Davranış biçiminde engellemeler oluşur, gürültü kökenli ciddi zarar semptomları ortaya çıkar Çizelge 1. OECD 1986 Giiriilıii eıki/eıııııesi eşikleri (3). TESİSATDERGİSİ SAYI 59 -:------------------l& � KASIM 2000

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=