Güncel memizin yarattığı bilinçlenme sayesinde olmuştur. Toplumsal gelişme daha çok enerji kullanımını getirmekte ve insanlarımızı enerji bağımlıIığına itmektedir. Toplumumuzda elektrik sıkıntılarına karşı oluşan tepkiler, alıştığımız yaşam çizgisini koruma içgüdüsünden kaynaklanmaktadır. Nehirlerin akışı gibi toplumların gelişme trendi de tersine çevrilemez. Devletimizin görevi toplumumuzun yaşam seviyesinin gerektirdiği miktarda ve kalitede elektriği, zamanında, ekonomik fiyatla ve uluslararası standartta temin etmek, ya da, özel sektörün temin etmesi için gerekli yasal alt yapıyı oluşturmaktır. Enerji Sıkı ntıları Neden Belirgin Hale Geldi? Son 15 yıl içinde ülkemizde elektrik talebinin yıllık ortalama artışı o/o8 olmuştur. Bu kadar yüksek ve istikrarlı giden elektrik talebini karşılamada nasıl bir hata yapılmıştır ki enerji sıkıntıları başlamıştır? Bu hatanın kökeninde iki önemli kavramın yanlış algılanması yatar. Birincisi, 1984-1 990 yılları arasında yapılan elektrik üretim yatırımlarının yarattığı bolluğun yanlış algılanmasıdır. 1984-1990 yılları arasında, Afşin/Elbistan (1360 MW), Hamitabat (1 200 MW), Ambarlı (1350 MW), Karakaya Hidroelektrik (1800 MW) ve Atatürk Hidroelektrik (2400 MW) santrallarının arka arkaya işletmeye alınmasıyla, cumhuriyet tarihimizde ilk defa, 1990 yılında 3000 MW'lık döner yedek (sıcak yedek) kapasitesi oluştu. Esasında güvenilir elektrik sistemlerinde döner yedek kapasitesinin en az o/o20 olma zorunluluğu vardır. Sisteme işletme esnekliği ve arızalara karşı güvenilirlik sağlayan bu yedek kapasite yanlış algılanılarak kurulu güç fazlalığı şeklinde değerlendirildi ve yeni elektrik santrallarına birkaç sene ihtiyaç olmayacağı kanaati yerleşti. Esasında 3000 MW'lık döner yedek, yanlışlıkla fazlalık olarak algılansa bile, yılda 2000 MW'lık (o tarihlerde) kurulu güç ilavesi gereği ve bir doğal gaz santralinin (3) yılda, kömür santralinin (5) yılda kurulabileceği gerçeği dikkate alınsaydı hiç olmazsa 1992'den itibaren elektrik yatırımları yeniden başlatılabilirdi. Bu konu da ihmal edilince, 5 yıl içinde 10.000 MW'lık toplam kapasitenin sisteme ilavesi yerine, 1990'dan önce başlatılmış, pek çoğu hidrolik kaynaklı santralların işletmeye alınmasıyla, beş yılda toplam 4700 MW'lık bir kapasite ilavesi ile yetinilmiş ve böylece 1996 yılına 5300 MW'lık bir biriken yatırım açığı ile girilmiştir. İşte bu suretle 1996'da devralınan bu yatırım açığı mirası, sonraki yıllardaki yoğun yatırım çabalarına rağmen kapatılamam ıştı r. Enerji sıkıntılarının belirgin hale gelmesini doğuran nedenlerden ikincisi ise, 3096 sayılı yasaya dayalı olarak geliştirilen Yap-İşlet-Devret (BOT) modelinden beklentilerin yarattığı yeni yatırım daralmasıdır. Özel sektöre elektrik tesisleri kurma, işletme ve ticaretini yapma hak ve yetkisini veren 3096 sayılı yasanın ve bu yasa bazında geliştirilen uygulama kararnamelerinin getirdiği ağır bürokrasi, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay iptalleri, BOT modelinden beklenen yatırımları durdurma noktasına getirmiştir. Bu yasal engel ve belirsizlikler ortamında kurularak işletmeye geçebilmeyi başaran BOT santrallarının toplam kapasitesi sadece 1600 MW olmuştur. Bu durumun farkına varan zamanın hükümeti, 1996'nın Ağustos ayında yeni bir yatırım arayışına girmiştir. Daha az bürokrasi içeren ve elektrik satış fiyatı ile tespit edilen Yap-Sahip Ol-İşlet (BOO) modeli işte böyle bir ihtiyaçtan doğdu. 16/7/1997 yılında çıkartılan 4283 sayılı yasa ile sağlam bir yasal zemine oturtulan BOO modeli, kurmakta olduğumuz Gebze, Adapazarı ve İzmir Doğal Gaz Kombine Çevrim Santrallarına da hayat vermiş oldu. TESİSATDERGİSİ SAYI 58 ....., EKİM2000 38 � Agenda "Bu kadar yüksek ve istikrarlı giden elektrik talebini karşılamada nasıl bir hata yapılmıştır ki eneıji sıkıntıları başlamıştır? Bu hatanın kökeninde iki önemli kavramııı yanlış algılanması yataı'. Birincisi, 1984-1990 yıllan arasında yapılan elektrik üretim yatırıınlarınııı yarattığı bolluğun yanlış algılanmasıdıı'. İkincisi ise, 3096 sayılı yasaya dayalı olarak geliştirilen Yap-İşlet-Devret (BOT) modelinden beklentilerin yarattığı yeni yatırım daralmasıdır. " El ektrik Enerj isi Yatı rı mları nda Süren Karmaşa Geçen 16 yıl içinde, BOT modeline göre santral kurmak üzere Enerji ve Tabi kaynaklar Bakanlığı'na yapılan proje başvurularının kapasite toplamı 32.000 MW'a ulaşmıştır. Bu kadar büyük başvurudan sadece 1600 MW'ı (o/o5'i) kurulup işletmeye alınabilmiştir. Pekçoğu geçen yıllarda Anayasa Mahkemesi ve Danıştay iptallerine takılan bu projelerin hayata geçirilmesi için Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olağanüstü bir çaba sergilemiş, danıştay engelini kaldırmayı ve uluslararası tahkimi getirmeyi hedeflayan Anayasa değişikliklerinin yapıldığı 4501 sayılı yasanın TBMM'den geçmesini sağlamıştır. Bu suretle ETKB, BOT projelerindeki ve İşlekme Hakkı Devri Sözleşınelerindeki yasal engelleri ortadan kaldırmakla kalmamış, yabancı yatırımcılarda özellikle finans kuruluşlarında tereddütler yaratan tahkim (uluslararası hakem) kurumuna da işlerlik kazandırmıştır. Bekleyen BOT
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=