Tesisat Dergisi 58. Sayı (Ekim 2000)

Güncel İhale Kanunu'nun yıllarca geçerli inanılmaz yanlışları bu sistemin ana nedenidir. Bu nedenle ülkemizde kurumsallaşmış mühendislik kuruluşları parmakla gösterilecek kadar azdır. Bir yönü ile ticari kuruluş olan müteahhit firmalarının mühendislik kuruluşu olup olmaması, önemli sayılmayabilir. Nitekim tüketici vatandaş için bir yapının hangi ileri teknoloji ile yapılıp yapılmaması önemli olmayıp, esas olan güvenli, yaşanabilir, kullanılabilir yapıya sahip olmasıdır. Ancak yapılarda yaşanabilirlik ve kullanılabilirlik standartları zorunlu temel kuralları gerektirir. Bu koşullar çevre, enerji, sağlık, hijyen, deprem, yangın, güvenlik ve imar yasalarını içeren temel yapı kurallarıdır. İleri ülkelerde bu kurallar "Yapı Kodları" olarak kamusal denetim altında aranan asgari standartlar olup, yasalar ve yönetmeliklerle belirlenmiştir. Bu yöntem bir kaç girişim dışında halen ülkemizde geçerli değildir. Yeniden yapılaşma da ülkemiz bu arayış içindedir. Ancak görevlilerin yetersizliği, bilinçsizliği nedeniyle ulaşmamış, buna karşın dar görüşleri doğrultusunda doğru girişimler amacından sapmı ş bulunmaktadırlar. Bu anlamda, çarpıklıkları gösteren yazılarımız uzun süreli, Tesisat Dergimizde, Tesisat Mühendisleri Derneği Tesisat Dergisinde, Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi süreli yayın organı Tesisat Dergisinde, Makina Mühendisleri Odası Ankara Şube Bülteninde yayımlanmış, ayrıca Ulusal Tesisat Kongresi, Uluslararası Yapı Teknolojisi Sempozyumu, Marmara Depremi toplantılarında tebliği olarak sunulmuş, ilgili kurum ve kuruluşlara yazılı duyurularda bulunulmuştur. Ülkemizde geçerli bir yöntem; yetki ve görev kargaşası içinde eşgüdümsüz çalışmak, ikilemler doğuran yaptırımlara yönelmektir. Bu doğrultuda Kamu kurumları birbiri ile uyum içinde hazırlıklar yapmadığı gibi demokratik ilkeler doğrultusunda anayasal kuruluşlar, yerel yönetimler, meslek odaları, bilimsel kuruluşlar, dernek ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliğine yanaşmamakta, bahsi geçen demokratik kitle örgütleri de kendi içlerinde çelişkiler yaşamakta, yetkilerini aşan eylemlere girişmektedirler. Çoğunun iyi niyetinden hiç şüphe etmediğimiz yaptırımların büyük bir kısmı, konuda hazırlıksız oluşlarından, zaman yetersizliğinden, bilgi noksanlığından, uzmanlığa gereksinim duymamalarından kaynaklanmaktadır. Bu anlamda ikaz görevi bizlere düşmektedir. Örnek olarak yapı teknolojisinde kamu adına; görev ve yetkileri yönünden en üst makam olarak Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Marmara Depremi sonrası yaptırımlarında; aşağıdaki hataları sergilemiştir. • 1 O Nisan 2000 günlü 595 sayılı kanun hükmündeki kararnamenin amacını; depreme dayanıklı yapı kapsamında güvenli yapı elde etme maksadıyla tanımlarken çarpıtarak çağdaş, ileri teknolojiye uyumlu, uluslararası standartlara uygun yapılar şeklinde tanımlanmış kararnamenin kapsamı ve tanımı saptırılmıştır. Sağlıklı yapı, yaşanabilir kapalı ortamlar olarak çok geniş anlamda, deprem güvenliği dışında bir çok etkenin dikkate alınması zorunlu yapılardır. Zorunlu yapı standartlarına endekslenmelidir. • 595 sayılı kanun hükmündeki kararname; depreme dayanıklı yapı anlamında inşaat mühendislerinin yükümlülük ve sorumluluğunu tanımlama yerine, güvenlik, sağlık, modern yapılar anlamında mimarlık ve mühendislik ekip hizmetlerini dışlayan, görev ve yetkilerini sınırlayan meslekler arası çıkar savaşına yol açan ileri teknoloji uygulamalarına ters düşen bir uygulamadır. • 595 sayılı kanun hükmündeki kararname; mimarlık ve mühendislik hizmetlerinde Uzmanlık kavramına çok basit ölçütlere, paye ve yetkilere endekslemiş, bilgi, deneyim, ileri teknoloji ve yapabilirlik kavramlaTESİSAT OERGİSİ SAYI 58 ....., EKİM2000 22 � Ageııda rından yoksun, yıllara dayalı, paralı uzmanlık uygulamasını getirmiş, temel eği tim, araştırma, profesyonellik, mesleki eğitim yöntemlerini dışlamış, basite indirgemiş rant ve pastadan pay kapma amaçlarına yöneltmiştir. Uzmanlık, akademik kariyer dışında hizmet sektöründe tüketici tarafından belirlenen sosyal bir yaklaşımdır. Belgesi ve eğitimi olamaz. Üretim ve başarı ile arz ve talepte belirlenir. Uzmanlık, batıda uygulanan profesyonel mühendislik kavramının yeterlilik belgesini içeren teknik elemanların tüketici nazarında eriştiği bir erdemlik olup, para ile hiç bir kurum ve kuruluştan alınamaz. • 595 sayılı kanun hükmündeki kararname, ticari rant amaçlı, politik çizgileri olan bir yaptırım olup, emekli, işsiz, yaşlı teknik elemanlara cazip; yapı denetim kuruluşlarının teşkilini sağlayan, bu arada meslek odalarına gelir sağlayan, müfettişlik amaçlı mesleki gelişimi önleyen mühendislik temel yasalarına ters düşen bir uygulamadır. Nitekim bu tür kararnamelerin anayasaya aykırılığı Cumhurbaşkanlığı tarafından anlaşılmış, anayasa mahkemesi tarafından durdurulmuştur. Ana muhalefet partisinin girişimi ile 595 sayılı kanun hükmünde kararname bir kaç ay içinde ele yürürlükten kalkabilir. Ayrıca sonradan bu kararnamelere müstenit yayımlanan yönetmeliklerde uygulanamaz. • 595 sayılı kanun hükmündeki kararname ticari rant amaçlı yapı denetim kuruluşlarının yetki ve görevleri nedeniyle sadece uygulamaya dönük "Fenni Sorumluluk" ile sınırlı iken kararname gereği, uzman mühendislik, proje kontrol müşavirliği, yapı kontrol müşavirliği hizmetlerini kapsaması görevlerini, sorumluluklarını, bilgilerini çok aşan bir uygulama

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=