Tesisat Dergisi 57. Sayı (Eylül 2000)

Güneel .__----�---------------------------A-genda-- da dahil olmak üzere bir çok elektrik tesisatı binada tek bir jeneratörden besleniyor. Akla yakın çözümler olarak şunları öneriyoruz: Eğer acil durum cihazları için ayrı jeneratör kullanılıyor ise, bu jeneratör kesinlikle çalışmalı ve çalışmaya devam etmeli. Çünkü bunun besleyeceği sistemler çok önem taşıyor. Ya da en azından ciddi bir durumda otomatik değil, manuel olarak kesilmeli. Ama diğer sistemleri, binanın geri kalan elektrik tesisatını besleyen jeneratörler sismik dedektörlerle devre dışı bırakılmalı. Daha sonra kontrollü bir şekilde devreye alınmalı. Bu düzenlemenin yeni binalarda uygulanması kolay; ama eski binalarda zor. Yapılamaz değil yapılabilir ama ciddi bir araştırma lazım. Projelere bakılmalı; tesisatta sonradan yapılmış değişiklikler incelenmeli; ve detaylı bir çalışma sonucunda gerekli değişiklikler yapılmalı. UPS ya da kesintisiz güç kaynağı dediğimiz cihazların temel olarak zaten kritik görevler üstlenmiş sistemleri beslediğini ve bu nedenle devrede kalmalarının çoğu zaman istendiği düşünülerek deprem esnasında otomatik olarak devre dışı bırakılmalarını pek uygun görmüyoruz. Mümkün olduğu kadar kesintisiz güç kaynaklarının, besledikleri cihazlara yakın, aynı mahalde tespit edilmesi uygun bir çözümdür. Şimdi, deprem esnasında özellik gösteren elektrikli cihazlardan asansörlere değinmek istiyorum. Genel olarak bütün birinci ve ikinci deprem bölgelerinde meydana gelecek depremlere karşı asansörlerin raylarının ve diğer yapısal elemanlarının güçlendirilmesi gerekiyor. Asansörlerde en önemli tehlike, raylarından kurtulan karşı ağırlıkların kabinle çarpışma tehlikesi. Özellikle hızlı hareket eden asan- . sörlerde mutlaka deprem anında otomatik olarak acil durum modunun başlatılması isteniyor. Rayların ve diğer yapısal elemanların genel olarak 0.5 g veya daha büyük bir yatay ivmeye sahip olacak şekilde güçlendirilmesi yeterli görülüyor. Acil durum modu şu şekilde tanımlanıyor: Eğer kabin hareketliyse hemen durdurulması; ondan sonra kontra ağırlıktan uzaklaşacak şekilde çok düşük hızda en yakın kata ulaşıp, orada kapılarını açıp, sonra sistemin tamamen kapalı duruma geçmesi ve ancak bir uzmanın kontrolü ile tekrar çalışır duruma getirilmesi gerekiyor. Eğer kabin deprem esnasında hareketsiz ise hareketsiz kalması sağlanıyor. Yine aynı acil durum modunu bu karşı ağırlığın raylarından çıktığını sezen bir anahtarla da algılayıp bu işlemleri başlatmak tavsiye ediliyor. Bir çok asansör sisteminde bu tür algılayıcılar var zaten. Asansörlerin deprem esnasında devre dışı edilmeleri için kullanılan sismik sensörlerin 0.03 g gibi yani 30 mg gibi bir değerde aktivasyonu isteniyor. Bu genel olarak ABD'de uygulanan bir değer. Eğer bu değerde çok sık uyarı alınıyorsa ve asansör sık sık devre dışı kalma durumuna geliyorsa o zaman asansör imalatçısına ve binanın statik hesaplarına başvurarak daha yüksek bir ivme değeri de kullanılabilir. Bu konuda Türkiye'de henüz bir standardizasyon yok. 17 Ağustos Kocaeli depreminde merkez üssüne 20 ila 70 km uzaklıklarda ölçülmüş en büyük ivmeler yatay ivme olarak 0.006 ile 0.32 g olarak ölçülmüş, dikey ivme olarak da 0.003 ile 0.24 g arasında ölçülmüş. Yani 0.03 oldukça düşük bir ivme. Acil durum aydınlatma sistemleri bildiğiniz gibi temelde iki tür değişiklikle yapılıyor. Bir tanesi kendi akülerini, şarj cihazlarını; her türlü elektronik ekipmanlarını kendi bünyesinde barındıran bağımsız aydınlatma, acil aydınlatma armatürleri. Bunların dıTESİSATDERGİSİ SAYI 57 ...., EYLÜL 2000 42 � şında bir de merkezi batarya sistemleri var, burada enerji, merkezi bir bataryadan kablolarla geliyor. Deprem bölgelerinde birinci söylediğim türden kendinden akülü bağımsız cihazların uygulanması tercih edilmeli. Son olarak kısaca yangın algılama ve söndürme sistemlerine değinmek istiyorum. Bu sistemler bir deprem sonrasında ayakta kalan binalarda çıkabilecek yangınlarda müdahale için çok önem taşıyor. Normal şartlarda komple bir elektrik kesintisinde 24 saat devrede kalabilecek şekilde tasarlanan, kendi aküleri olan bu sistemler, girişlerine deprem dedektörleri bağlanarak, deprem esnasında binadaki diğer tahliye ve güvenlik sistemlerinin kotrolünde, "emergency" işlemlerinin yapılmasında kullanılabilirler. Söndürme sistemleri genellikle yangın alarm sistemleri ile birlikte çalışacak şekilde tasarlanıyor. Hem yeni montajlarda hem de mevcut yapılmış sistemlerde boru tesisatının, gaz silindirleri montajlarının depreme dayanacak şekilde yeniden gözden geçirilmelerinde yarar görüyorum. Prof. Dr. Abdurahman KILIÇ: Çok teşekkürler Sayın Yanık. Sayın Yanık bize, jeneratör, trafo ve cihazların sabitleştirilmesi; elektriğin kesilmesi ve acil durum jeneratörü varsa diğerinin hiç devreye girmemesi gerektiğini; UPS'in de tartışılır olduğunu ama kesilmemesi yönündeki görüşlerin ağırlıkta olduğunu belirtti. Merkezi UPS'lere değil lokal UPS'lere daha fazla ağırlık verilmesi tartışmaya açık hususlardan biri. Evet, böylece birinci bölümü tamamlamış oluyoruz. İkinci bölümü forum şeklinde yürüteceğiz ve daha çok dinleyicilere söz vereceğiz. Not: "Forum" bölümü 58.sayımızda yayınlanacaktır.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=