Tesisat Dergisi 55. Sayı (Temmuz 2000)

antlaşmalarıyla Türkiye'ye ilk girenler Avrupa ve Amerikan firmalarıdır. Ama son beş yıl içerisinde takip edip görüyoruz ki, aslında yüksek teknolojide imalat gücü yüksek Uzak Doğu pazarları da Türkiye'yi önemli bir hedef olarak görmektedir. Bu kapsamda sadece klima değil diğer sektörlere de baktığımızda Güney Kore'nin güçlü, uzman, yüksek teknolojili büyük firmaları da Türkiye'ye ilgi ve alaka ile girmektedir. İşte bunlar otomotiv sektöründe Hyundai olsun , Daiwa olsun, geldiler, Türkiye'ye fabrikalarını taşıdılar. Buradan da Türkiye ve Avrupa pazarlarına hitap ediyorlar. Ayrıca LG grubu Türkiye'ye ciddi olarak geldi, Arçelik'le bir ortaklık antlaşması imzaladı ve Türkiye - Güney Kore işbirliği ile LG Beka markası altında Türkiye'de ciddi bir üretim programı yaptı. Aynı şekilde Samsung, Goldstar Türkiye'ye yine Güney Kore'den farklı sektörlerden gruplar olarak geldiler. Klima sektöründe bizim amacımız da Uzakdoğu ve Asya Pasifik grubunda en büyük imalatçı grup olan Century'nin Türkiye'ye daha önce bizim distribütörlüğümüz aracılığıyla girmiş olan Century'nin imalat lisans antlaşması programı ve yine Türkiye'deki bu konudaki uzmanlaşmış en eski firmalardan bir tanesi olan ve sektörde önemli bir ismi ve payı olan Aldağ işbirliğiyle yine Türk ve Avrupa pazarlarına açılması konusunda ortak bir imalat ve işbirliği programı gerçekleştirmektir. Metin Sağır: Tabii ki 30 yılı aşkın, yerleşmiş bir markayla bu anlaşmayı yapmak Century açısından da avantaj lıd ır. Muhittin Tekman: Öncelikli olarak hangi cihazları üretmeyi yapmayı planlıyorsunuz? Tevfik Akannaç: Bu yılın programında ağırlıklı olarak klima santralleri var. Muhittin Tekman: Kapasite aralığı nasıl olacak? Metin Sağır: Century Lisans anlaşması 1,500 m3/h başlamak üzere 90,000 m3/h kadar bir kapasite aralığını 20 farklı model de standart olarak, HVAC ve hijyenik esaslı olmak üzere 90.000 -1 40,000.-m3/h debili santrallar ise özel imalat olarak gerçekleştireceğiz. Bu arada HVAC klima santralini üretirken de çeşitli sanayilere uygun santralleri üretmeyi de hedefleyeceğiz. Bunlardan bazıları kimya sektörü ve ilaç sektörüdür. Ama şu bir gerçek ki artık Türkiye'de klima sektörü çok hızla büyümektedir. Bundan 1O yıl önce biz bir bina gördüğümüzde bu bina kaloriferli mi? diye sorardık. Klima varsa, konu ve projenin üzerine giderdik. Ama bugün geldiğimiz konumda her yapılan yeni işletmede, büyük iş merkezlerinde, sanayi ve alışveriş merkezlerinde klima oldukça yoğun olarak kullanılmaktadır. Kullanılmakla da kalmayıp, aslında soğutma kapasiteleri olarak da projeler ciddi ölçekte büyümeye başlamaktadır. Bundan beş yıl önce satılan ortalama soğutma gruplarının kapasiteleri 200300.000 kcal/h aralığında idi. Şimdi bu kapasiteler artan bina büyüklükleriyle paralel olarak 1,5-2 milyon kcal/h kapasitelerine çıkmaktadır. Bu kapsamdaki Airside dediğimiz klima santralleri de aslında hacimsel olarak büyümektedir. Tevfik Akannaç: Çoğunlukla özel amaçlı olarak üretim yapılıyor. Ama tabii ki şimdi bina yatırımları, iş merkezi yatırımları çok yoğun1uk kazandı. Turizm sektöründen sonra şimdi bina hacimleri de büyüdüğü için klima kapasiteleri de büyümeye başladı. Metin Sağı r: İmalat miktarları da büyüdü, dolayısıyla pazarda artık öyle birnoktaya geldik ki, özel üretim yapmak adeta seri üretimi zorluyor. Muhittin Tekman: Ama artık klima lüks olmaktan, lüks olarak tanım/anmaktan çıktı bir ihtiyaç olarak Türkiye'ye geldi. Tevfik Akannaç: Evet en önemli noktada bu zaten. Uğur Darcan: Pazar gelişirken de öncelikle birbirini genişletiyor. Öncelikle bu konu iş merkezlerinde başladı. Herkes iyi bir yatırım yapmak için klimalı iş merkezi yatırımına gidiyor. Bu iş merkezlerinde yaşayan-çalışan insanlar klimanın konforlu şartlarına çok çabuk alışıyorlar. Sonra evlerine split tip klimaları takıyorlar, taşıt klimaları evleriyle işleri arasında giderken hayata giriyor. Ve artan bir potansiyelde klima tüm sektöre, sanayiye, insan hayatına girip, yansıyor. Ama böyle de olması lazım. Türkiye'de klima artık bir lüks değil, dünyanın hiçbir yerinde lüks değil. ısıtma sistemleri kışın Türkiye'de çok güzel standartı oturmuş belediyeler kanalıyla dış hava sıcaklığı 13 °C'nin altına düştüğünde belediye kaloriferlerin yakılmasını zorunlu tutuyor. Sadece konfor demek ısınma demek değil, yazın bunun bir terside var aslında. Aynı şey Amerika'da dış hava sıcaklığı 30°C'ye çıktığında da TESİSATDERGİSİ SAYI 55 ----------------�� '=-1 TEMMUZ 2000

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=