Tesisat Dergisi 55. Sayı (Temmuz 2000)

Uzmanlık, meslek içi eğitim, deneyim, üretim ile kazanılan, sosyal taleple ortaya çıkan üretimdeki bir beceri ve sorumluluktur. Bu hedefe yönelim aracı olarak, profesyonel mühendislik prosedürü çerçevesinde eğitim, üretim, sınavla elde edilen yetkinlik kullanılır. Sertifika ise, dar çerçevede mesleki eğitim sonunda elde edilen başarıyı gösteren yapabilirlik belgesidir. Bu anlamda yaklaşımlarda meslek odalarının yetkili olması, oda şemsiyesinde ilgili ihtisas derneklerinin, uzmanların, mesleğin gelişimi, etiği ve sorumluluğu yönünden katkıda bulunmaları gereklidir. Esasen 595 sayılı yapı denetimi ile ilgili Kanun Hükmünde Kararname, yapıların deprem güvenliği amacı ile çıkartılmış bir denetim ve kontrol yetkisine endekslidir. Bayındırlık ve İskan Bakanlığı yetkili görevlileri, yasa hazırlığını, yeterli bir araştırmaya dayandırmadan, uzman gereksinimi duymadan, kendi bilgileri doğrultusunda çalakalem hazırlamışlar, çağdaş norm ve standartta yapı üretimi olarak tanımlamak suretiyle kapsamını genişletmişlerdir. Bu nedenle sorun kaosa dönüşmüş, hata kusur, eksik ve ikilemleri ile mühendislik camiasında ticari rant olanağı yaratılmıştır. Bu yönleri ile destek, yapıda güvenilirlik ve yaşanabilirlik koşullarını demir, çimento-kalıp kapsamında ele alan inşaat mühendislerinden gelmiş, İnşaat Mühendisler Odası da öncülük yaparak yapı üretiminde özellikle mimarları dışlamış, yardımcı disiplin dallarını (mekanik tesisat, elektrik, enerji, çevre v.b.) ikinci plana itmek suretiyle, hizmetin ekip ürünü olmasını önlemiş bulumaktadır. İlk bakışta akıl almaz eksiklikleri olan Kanun Hükmündeki Kararnamelerin uygulama olanağı olamaz kanısındayız. Odalar ın ve uzman kuruluşların katkıları ile düzelir beklentisinde olduğumuz bu yönetmeliklerin; kamu "Mimarlık ve mühendislik hizmetlerinde mesleklerin iç içe girdiği, hizmetlerin birbiri ile saçak/anarak ekip üretimi haline dönüştüğü dikkate alındığında 'birlikte üretim, birlikte karar, birlikte yönetim' anlayışının demokratik ilkelere uyumlu uzman katılımları ile sağlanacağı, bütün hizmetlerde geri dönüşlü 'sorumluluğun' göz ardı edilemeyeceği unutulmamalıdır. " ve meslek odaları arasındaki politik ve ideolojik farklılıklar ve hizmetteki eşgüdümsüzlük nedeniyle uzun süreli mesleki bir kaosa yöneleceği, yetki ve çıkar kavgasına dönüşeceği anlaşılmaktadır. Bi l im ve sanatta yaratıcılığın eşitlendiği, topluma yararlı hizmetlerde teknoloji ve mühendisliğin özdeştiği çağımızda, gelişmiş batı ülkeleri bu tür sorunlarını XX. asrın başında sosyal yasalarla çözmüş bulunmaktadırlar. İleri ülkelerde bilime dayalı toplum olmanın güveni içinde, uzmanlık, yetkinlik, yapabilirlik sorunları, SORUMLULUK vecibeleri ile gündeme gelmiş, mesleklerde ayrım yapmaksızın bütün hizmetlere uygulanmış, kamu ve demokratik kitle örgütleri ile anayasal kurumların kontrol ve denetiminde bağımsız uzman kurumlar tarafından disipline edilmiş, tüketici hakkı sigorta şirketleri ve yasalarca sağlanmıştır. Mimarlık ve mühendislik hizmetlerinde mesleklerin iç içe girdiği, hizmetlerin birbiri ile saçaklanarak ekip üretimi haline dönüştüğü dikkate alındığında "birlikte üretim, birlikte karar, birlikte yönetim" anlayışının demokratik ilkelere uyumlu uzman katılımları ile sağlanacağı, bütün hizmetlerde geri dönüşlü "SORUMLULUĞUN" göz ardı edilemeyeceği unutulmamalıdır. __________________ TESİSATDERGİSİ SAYl55 � TEMMUZ 2000 595 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, yapı teknolojisi ilkelerinin aksine "YAPl"ları konut ve barınak olarak tanımlamıştır. Ayrımları yapı fonksiyonları hiç dikkate alınmadan inşa alanları ve geometrik yüksekliklerine göre yapılmış, buna göre denetim kuruluşlarını kadrolaştırıp, sınıflandırılmıştır. Temel ilkeler yönünden çok yanlış olan bu yaklaşımla; kamuya özgü müfettişlik kuralları ağırlık kazanmış, proje yönetim, tasarım, uygulama, imalat, malzeme, test kontrol ve işletme alanlarında bu kuruluşlara büyük yetkiler, görevler hatta bir anlamda sorumluluk vererek sigorta sistemiyle tüketiciyi koruma altına alınması öngörülmüştür. Bu çerçevede denetim kuruluşlarının birçoğunun yeterli olmayacağı apaçık belirlidir. Ayrıca 1 O Aralık 1 992 günlü yönetmelikle belirlenmiş "PM" Proje Kontrol Müşavirliği hizmetlerinin bir çırpıda 595 sayılı KHK ile denetim kuruluşlarına devri nedenleri anlaşılamamaktadır. Kaldı ki bu kapsamda hizmetlere hiçbir sigorta şirketi gerekli güvenceyi vermeyecektir. KHK'nin geçici 4. madde ile belirlenen bölümünde, "Uzman mühendisl ik ve mimarlıkla ilgili kanuni düzenleme yapılıncaya mesleğinde fiilen çalıştığını belgelemek kaydıyla 12 yıl daha fazla deneyimi bulunan mühendis ve mimarlara ilgili odalara başvuru tarihinen itibaren bir ay içerisinde uzman mühendis veya uzman mimar belgesi verilir. İlgili meslek odalarınca bu süre içinde uzman mühendislik veya uzman mimarlık belgesi talebi sonuçlandırılmadığı takdirde bu belge bir defaya mahsus olmak üzere Bakanlıkça verilebilir" denmektedir. Böylece inşaat sektöründe çalışan, bilgi ve deneyimi yetersiz, üretim becerisi olmayan diploma yetkili bütün ara mühendislere, ticaretle iştigal edenlere, emeklilere sınırsız bir

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=