Tesisat Dergisi 52. Sayı (Nisan 2000)

MakaJ.�-�--,--,-�--...---,----�---------. ......,__________________________________...,...,.* kolaylıkla başka bir yere kaydırıldığında, ormansızlaşmadan kaynaklanan salımlarda net bir azalma olması güvence altına alınamaz. TKD çerçevesindeki orman koruma projelerinden, herhangi bir gerçek ve ek azaltmanın olup olmadığını öğrenmek gerçekten olası olmayabilir. Örneğin, görünüşte önlenen ya da önlendiği öngörülen bir ormansızlaşma gerçekten projesiz koşullar altında oluşabilir miydi? Ayrıca, ormansızlaşma gelişme yolundaki bir ülkenin, coğrafi olarak bir bölgesinde önlenebilmesine karşın, ülkenin başka bir yerine de kolaylıkla taşı n a b i I i r. İkinci olarak, KP'ncle hesaba katılan orman etkinliklerinin, doğal ormanların kesilmesini ve bunların yerine hızlı büyüyen plantasyonların yetiştiriImesini elestekleyebileceği yönünde gerçek bir tehlikeden ele söz edilebilir. Gerçekte, plantasyonlar, ekolojik özellikler ve özellikle biyolojik çeşitlilik açısından hiçbir şekilde doğal bir ormanın yerini tutamaz. 'Yanlış yatırım' olarak acllanclırılan bu uygulama, esas olarak üç nedenden kaynaklanabilir: 1 . Gelişmekte olan ülkelerin tüm ormansızlaşma etkinliklerini bildirmek zorunluluğu yoktur; 2. Hızlı büyüyen genç ağaç plantasyonları, her yıl doğal ormanlardan daha fazla karbon depolar; 3. Ormansızlaşmadan kaynaklanan salımlar hesaba katılmamasına karşın, plantasyonlarda depolanan karbon hesaba katıldığı için, KP'nün geçerli kurallarına hile karıştırma konusunda potansiyel bir tehlike her zaman vardır. Son olarak, orman projelerinin TKD'ne alınması, gelişmiş ülke için belirlenmiş salım tutarına çok önemli bir ek sağlar. Örneğin, gelişme yolundaki bir ülkedeki ormansızlaşmanın, atmosfere yılda bir milyar ton karbon saldığı kabul edilsin. Buna göre, TKD altındaki oı·man koruma projeleri, bir milyar ton karbonun o/o 1 0'unu koruyabildiğincle, o zaman elde edilen OEİ'nin, gelişmiş ülkenin 2008-2012'deki toplam ayrılmış miktarını yaklaşık olarak o/o 5 kadar arttıracağı öngörülmektedir. Bu ise, gelişmiş Taraflar açısından, ülkelerinde daha az etkinlikte bulunmalarını (salımlarıncla daha az indirim yapmalarını) destekleme anlamına gelir. TKD Projeleri Gerçek ve EkAzalışlarla Sonuçlanmayabilir: GYÜ'deki TKD projelerinin, kuramsal olarak bu ülkelerdeki olağan salım büyümesini sınırlanclırarak, küresel salımlarda gerçek azalışlar oluşturacağı düşünülmektedir. Ancak, GYÜ'in salım yükünı1 ü l ü klerin in b u l u n m a d ığı d i kkate alınclığıncla bu azalma gerçekleşmeyebilir. Gerçek, GYÜ'in bir salını hedefine sahip olmayışının, temel salını düzeyinde ve bir projenin oluşturduğu salını yararının abartılması yönünde kuvvetli bir teşvik olcl uğu ncla, T K D projelerinin sal 1 111 !arda ciddi azalışlar üretmesini sağlayan güvencelerin bulunmadığı anlamına gelmesidir. Başka bir tehlike daha vardır; o ela, yatırımcı ülkelerin, TKD olnıaclığıncla bile GYÜ'de herhangi bir yolla oluşan salını indirimleri için projelerden krediler kazanabilecek olmalarıclır. TKD Gerçekten 'Temiz ve Yeşi l ' Olacak mı? Sürmekte olan TKD görüşmelerindeki önemli bir tartışma konusu ela, TKD altında izin verilecek olan salını azaltma teknolojilerinin tipidir. Başka sözlerle, OEİ için hangi teknolojilere lisans verilecek, hangilerine verilmeyecektir? TKD, gelişme yolundaki ülkelerin gerçekten gereksininı duyduğu yenilenebilir enerji sistemlerini ve enerjiverinıli teknolojileri sağlama potansiyeline sahiptir. Gerçek anlamda olması gereken ya da TKD'nclen beklenen de budur. Öte yandan, TKD, kömür sanayiine, GYÜ'de 'temiz kömür' teknolojilerini yaygınlaştırmak için ele bir potansiyel fırsat verir. Bu konuda ela, örneğin bu ülkelerin tümüyle kömüre dayalı enerji üretimi üzerinde yoğunlaşmaları, buna karşılık yenilenebilir enerjileri göz ardı etmeleri vb. kuşkular bulunmaktadır. İklim değişikliği konusunun ivediliği, GYÜ'de, 'temiz kömür' projelerince sağlanan marjinal inclirimlerclen çok, salımları sınırlanclırıııak ve azaltmak için daha köktenci eylemlerin varlığını gerektirmektedir. Salımların azaltılması ve iklim sisteminin korunması açısından daha köktenci davranmayı savunanlar, bu yüzden, TKD'nin 'temiz kömür teknolojisi' ve 'temiz nükleer enerji santralları' projelerini içermesine şiclcletle karşı çıkmaktadır. Bize göre, TKD, GYÜ'e, enerji verimliliği yüksek temiz ve yeni teknolojiler ile yenilenebilir enerji sistemleri sağladıkça taraftar bulup gelişecektir; yoksa modası çoktan geçmiş eski ve tehlikeli enerji teknolojilerinin ihracı ile değil. 2.3. SALIM TİCARETİ Amacı: Salını ticareti (ST), KP/Madcle 17'de yer almaktadır. KP/Ek B'cleki Taraf ülkeler (sanayileşmiş ülkeler ile ekonomileri geçiş sürecindeki ülkeler), Macide 3'teki yükümlülüklerini yerine getirmek amacıyla sera gazı salımları ticaretine katılabilirler (UNEP/CCS, 1998). Buna benzer herhangi bir ticaret, 3. Maddedeki niceliksel salım sınırlandırma ve azaltma yükümlülüklerinin karşılanması amacıyla, yerli eylemlere ek olacaktır. ST için ilgili ilkeleri, anlamları, kuralları ve özellikle doğrulama, raporlama ve sorumluluk için kılavuzları TK tanımlayacaktır. Çalışma Biçimi: ST, Tarafların salımlarına yasal olarak bağlayıcı bir sınır getirme ve daha sonra Tarafların kendileri için ayrılmış bu tutarların bir bölümünün ticaretini yapmalarına izin verme şeklinde çalışır. Ticaret her anlamda tamamlandıktan sonra, salımların toplam tutarı (Tarafların kendileri için belirlenmiş ya ela ayrılmış tutarları) herhangi bir ticaretin başlamasından önceki toplam tutara eşit olmalıdır. Başka sözlerle, salını ticareti, izin verilen salımların bir TESİSAT DERGİSİ SAYI 52 __________________ � � NİSAN 2000

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=