.. nee,1------~-------~-------~---.. __._,____...____ ____________~---------A-ge-n-d söyleşi başlığında "Terminalde başka hiçbir binada göremeyeceğiniz teknik sistemler var." tarzında şaşırtıcı heyecanı, "o kadar şey öğrendim ki, bu proje çok ciddi bir okul oldu hepimiz için" sözleri uzmanlık ve profesyonellik yönünden düşündürücü olmuştur. Ebru Kantaşı'nın söyleşide özenle eklediği konu, "binada güneş ışığından çok miktarda yararlanmaya özen gösterdik" diyerek; bu yaklaşımın hem mekan rahatlığı ve ferahlığı açısından hem de enerji korunması açısından faydalı olacağı inancı, "bugün bina bittikten sonra başka birçok konuda binadan rahatsız olanların, itiraz edenlerin, değiştirilmesini isteyenlerin, hepsi yapılanın doğru olduğunu şimdi görüyor. O tarihte anlatmakta çok zorlandık yoğun olarak makina mühendisleri, çoğu mekanik tesisatcılar çok itiraz etmişlerdi" iddiası ilginç bir görünümdür. Bu sorunun cevabının yapım süreci içinde görevli tesisat mühendisleri tarafından zaman zaman verildiği inan cındayız. Esasen ilk yarışma projelerinde tamamen cam olan pramitlerin yüzde seksen alanının kapatılması mekanik tesisatçıların ilk günden bu yana yazılı ikazlarının bir sonucu olmuştur. Bu anlamda mekanik tesisat proje müellifi Sayın Ersin Gürdal arkadaşımızın kompleksi tanıtımı daha gerçekçi olacaktır. Prag Ode'nin Prag gezisi bizlere sanat ile bilimde yaratıcılığın eşitlendiğini bir kez daha bütün boyutları ile gösterdi. Kara ile sarı arasındaki ikilem, siyah ile beyaz zıtlığından çok farklı şekilde asırlardır toplumsal gerilimi sergilemiştir. Van Gogh'un "Buğday tarlası ve kargalar" tablosuna bakıld ığında resimde a nl a tılmak istenen "Ne karga, ne de buğday olup, birbirinder. farkl ı görülen konuların yaşamdaki i l işkisini göstermektedir. Aynen bilim ve sanatın birbirinden ayrılamaz doğa unsurları olduğu gibi bizleri heyecanlandırmaktadır. Çekler, Avrupa'da bu tür e tkinli ği en fazla hissederek, sonuçlarını kişiliklerine, ülkelerine yansıtm ış bir ulus görünümündeler. Özellikle Prag'ın inanılmaz güzelliği, kentsel ve mimari değerlerinin sanat ve müzikle bezenmiş görünümü ulusal kişiliklerini kanıtlamaktadır. Hüzünlü, durgun, mütevazi insan ları n üzerlerindeki as ırlardır etken özgürlükten uzak yaşam baskısı, düşünce ve yaratıcı niteliklerini dondurmam ı ş, sanat, bilim ve teknolojide çağdaş düzeyi korumuş, hatta ön sıralarda yer almalarına neden olmuştur. Orhan Turan dostumuzun; tasarı mcı, uygu layıcı , üretici a rkadaşla rımızın yanı sıra bayi temsilcileri ile sayıları yüzü aşkın gezisi; bilinçli olarak gelişen Türkiye'nin çağdaş bir kesitini gösterm iştir. Düne kadar, tüccar niteliğinde gördüğümüz bayilerin bilgili, genç ve hanım ağırlıklı yönleri sektörde bir ihtisas dalı nı da sergilemiş sayılır. Ode konferansında vu rgu ladığı üzere XX. asrın sonunda XXI. asır başında ülkemizde seçimlerden başlaya rak, ekonomik krize, deprem afetine kadar uzanan olayların iş hayatından kopuk iki, üç günü bize yaşamın farklı pencereleri ile renklerini göstermiştir. Avrupa'nın en güzel ve tarihi bir şehirde geçirilen üç günün zevkli yönlerinin yanı sıra yarım günlük bir konferans enerji ve yalıtım konusunda uzman mimarlarımızın, yapı fiziği uzmanlarının, değerli ekonomistlerin sektörümüze katkılarını göstermektedir. Özellikle TTMD, İzoder, Ode köprüleri, sektöre! işbirliği gücümüzü, ge li ş imimizi sergilemektedir. Bu gel i ş imd e Ode'nin, Ode çalışanlarının, yalıtım danışma merkezlerinin kitap, yayın ve uzmanlıklarının katkıları çok büyüktür. Sayın Turan'ı başarıları nedeniyle kutlar, bayan Turan'a nazik misafirperver! iği için teşekkürlerimizi sunarız. Kılıfına Uydurmak Eski bir deyimdir; "Minareyi çalan kılıfını hazırlar" babalarımızın, dedelerimizin yaşadığı dönemin ______________ ____ _ TESİSATDERGİSİ SAYl50 ~ŞUBAT2000 kirlenmemiş toplumların, üçkağıtçı bireyleri için kullanılan bu söz; hızlı gelişim içinde toplumlarda kitlelere, örgütiere, kurumlara, partilere sı çramış, bakir toplumları uyanık örgütlere dönüştürüp, ekip uygulamaları sağlamıştır. Bu tür çıkarçı düzenin en tehlikeli uygulaması , topluma yararlı kural, yöntem ve yasaların açık noktalarını kullanarak, kapalı kapılar ardında oynanan oyunlar ve sağlanan çıkarlardır. Daha kötüsü de uzman olmayan yetkililerin yatırımcı kuruluş adına, onun yetkisi ile özleşmiş yaptırımlarının hiçbir sorumluluk almadan keyfi uygu la nmas ıdır. Hizmet sektöründe i ş yapan gibi işveren, yöneten, denetleyen kişi ler sorumlu tutulmadıkça, kılıf giydirimini azaltmak mümkün deği ldir. En ucuz teklife endekslenen ihale kanunumuz; kalitesiz, dayanıksız yapıların inşaasına neden o lm a ktadır. Son deprem ülkemizde, bilim adamı, uzman, profesyonel kontrol, denetim, müşavirlik kavramlarının karmaşasın a yol açmakla kal mayıp, bu başlı kların sigorta ve sorumluluk kılıfı ile iş pazarlama yöntemlerini sergi lemiştir. Bir İsrail seyahatinde tanıştığım Musevi bir iş adamına "Bu ülkede rüşvet ve irtikap var mıdır?" şeklindeki soruma şaş ırara k; "Ne diyorsun? Bunları biz icad ettik, olmaz olur mu?" diye cevaplandırmıştı. Kanımca bu tür çı karcı oyunlar dünyan ın her ülkesinde geçerlidir. Bazı ülkelerde yasalar ve cezalar, devlet gücü ve güveni ile kısmen önlemekte ise de, ülkemiz; doğru ve sağlıklı usül ve yöntemleri, yasaları bile açık ve şeffaf göstererek, sihirbaz becerisi ile istediği şekle sokan, arzulad ığı gibi kullanabilen en becerili uygu lamaları sergilemekte; üstelik aktörlerini de ödüllendirmektedir. Celal Okutan
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=