Tesisat Dergisi 44. Sayı (Ağustos 1999)

■ ■■ DEPREMDEn sonRA BiZE oonEn BAHIŞLAR Looks Turning Toward Us After The Earthquake FATMA ÇÖLAŞAN Türk.MMMB Genel Başkanı ve FIDIC Yön. Kur. Üyesi Yıllardır durmadan yorulmadan bilgilendirmeye, doğru yöntemleri anlatmaya çalıştığımız kurumların; bizleri dinler görünüp, aslında hiç dinlemiyor olduklarını sonraları farkettiğimiz yetkililerin; bir yasa taslağının bir kelimesini bile değiştirirken elleri titreyen uzmanların; "Müşavirler önde gitmelidir" diyerek, bizleri kendi ekmek kavgaları için öne sürmeyi açıkgözlük zannedenlerin, sonunda bütün dikkatlerini gerçekten de bizlerin, Bağımsız Teknik Müşavirler'in üzerine çevirmekzorunda kalmaları için, böylesine bir felaket gerekeceği kimin aklına gelirdi ki? Yıllardır söylediklerimizin, kendimizden başka kimseye bir faydası olamadı. Biz düşüne düşüne, konuşa konuşa, daha çok araştırır, kendimizi daha çok geliştirir olduk. Nasıl yaparız da, layık olmadığımız bu düzeni değiştiririz; nasıl yaparız da teknik yönden hiç de aşağısında bulunmadığımız ve adlarına 'gelişmiş ülke' denen ülkelerle aynı uygulamalar içine alınırız; hep düşündük, söyledik ve yazdık. Kapıların biraz olsun aralanmasına önce Erzincan depremi neden oldu. Dünya Bankası kredileri gelince; Müşavir Firma gibi, Profesyonel Sorumluluk Sigortası gibi kavramlar ve bu kredilerin getirdiği zorunlu uygulamalar bir süre sözleşmelere girdi, sonra bizim kendi icadımız olan yöntemleryine eski kuvvetine kavuştu. Yeniliklersadece yabancı kaynaklardan finanse edilen projelerde, yabancıların gereksiz uygulamaları diye düşünülerek isteksizce kullanıldı. Bizde teklif elemek bedel teklifi elemekti; uygun bedel ise en düşük bedeldi. Müşavir-Müteahhit ayırımına gerek yoktu, zaten müteahhitler de bunu istemiyorlardı, hem aynı ihale yasası böylece hepsine uygulanabiliyordu.(Yabancı ülkelerdeki Consultant - Contraclor ayırımı herhalde gereksiz yere yapılmıştı.) Devlet İhale Kanunu'nun ihale yöntemleri içinde, özellikle Müşavirlik hizmetlerinde tüm dünyanın kullandığı ve kaliteyi ön plana çıkaran "Çift Zarf Usülü" nün adı bile geçmiyordu. Devletin kontrolluğu, Bağımsız Müşavirler'in konlrolluğundan beş kaldaha pahalıya mal oluyordu, ama devletin memuru varken neden işler dışarı verilsincli. Tahmini inşaat bedelleri, olması gerekenin üçte biri imiş gibi gösterildiğinde ise eldeki bütçe, sayıca daha çok ihale yapılabilmesine ve iktidarın daha başarılı görünmesine olanak veriyordu. Kimsenin hangi yatırımın ne zaman tamamlandığı ile ilgili merakı yoktu. Teknik değerlendirme gereksizdi, Müteahhitlik Karnesi bu iş için yeterliydi. Hatta Müşavirler için de benzeri bir belge sistemi uydurulmalıydı. İhale demek eksiltme elemekti, herkes teklifini zaten baştan yanlış hesaplanan tahmini (muhammen) bedeller üzerinden "eksilterek" vermek zorundaydı. Özel yapılarda uygulanan ve adına TUS elenilen denetleme sistemi çok iyi bir sistemdi.TUS, yani Teknik Uygulama Sorumlusu olan birçok mimar ve mühendis hiççalışmadan para kazanabiliyorlardı.Kimsenin aklına, ücreti Müteahhit tarafından ödenen TUS, nasıl olur da Müteahhili kontrol eder diye bir soru gelmiyordu. Kimse devletin memuruna, belediyenin görevlisine hesap soramıyor, böylece işler kısa yoldan hallediliyordu. Kısacası hiçbirşeyi değiştirmenin, taşları yerinden oynatmanın gereği yoklu. Alan memnun, satan memnundu. . Ama bu binalar, durup dururken neden binlerce insaııımıza mezar oldu ? Üstelik birkaç kuruluş, mesela Toplu Konul İdaresi, mesela Milli Eğitim Bakanlığı, gereksiz yere adına Bağımsız Teknik Müşavirlik denilen bir kurumu kullandıkları halde, onların yaptırdığı binalara neden en küçük bir zarar gelmemişti? Milli Eğilim Bakanlığı, tasarını hizmetleri hariç (onu bilmeden, eski geleneksel yöntemlerle halletmişti), herşeyi -Müteahhitlerin seçimleri de dahil- bu Bağı msız Teknik Müşavirler'e teslim ettiği halde, neden deprem bölgesinin ortasında yeni inşa edilen 85 okul binasının bir tanesinde bile hasar yoktu? Neden Müşavir gözetiminde daha önceki yıllarda yapımı tamamlanmış olan; Yalova'da 500, Adapazarı'nda 1000, Gebze'de 1000 göçmen konutu hiç yerinden kımıldamamıştı? Üstelik neden bu Bağımsız Müşavirlik sistemi, devletin kendi kontrolluğundan çok daha ucuza mal oluyordu? Nihayet bakışlar bizlere, yani Tanı Bağımsız Teknik Müşavirler'e; onların gelişmiş ülkelerde üslendikleri rollere ve denetimin kalitesine çevrildi. Yıllardır anlatıyoruz, yine anlatacağız. İnşaat işi; "İş Sahibi -Bağımsız Teknik Müşavirlik Firması- Müleahhil"in birlikte sürdürdükleri bir faaliyettir ve bu üç halkalı zincirin bir halkası kopuk olduğunda (ülkemizde lam orta halkası kopuktur) sonuçların, hepimizin yaşadığı gibi olmasında şaşılacak bir tarafyoktur. Ortadaki halka devletin kendi kadroları ile tamamlanmaya ______ _________ ______ TESİSATDERGİSİ SAYI 44 ______ _ _ _________ __ '7:1 AĞUSTOS '99

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=