Tesisat Dergisi 346. Sayı (Ekim 2024)

49 TESİSAT • Ekim / 2024 konu şirket içerisinde dedikodu haline gelmiş ve sizin de artık karşı tarafla iletişim kurma imkanınız azalmıştır. Çözüm yerine gerginlik ve önyargı başlamıştır ki, bu sizin için felaket ve hata yapmak demektir. İş hayatında fikir ayrılıkları olabilir, tartışmalar ve farklı bakış açıları olabilir, hatta bilerek veya bilmeyerek kırgınlıklar olabilir. Bunları yaşadığınızda konunun ilk muhatabı karşı taraftır. Önce ona bir fırsat vermelisiniz ve kendinize de bir şans vermelisiniz. Belki yanlış anlaşılma var, belki kişilerin yaşadığı özel sorunların etkisi var, belki farkında olmadan hassasiyet taşıyan kelimelerin kullanımı var, belki de bir baskınlık kurma var. Önce nedeni analiz etmeliyiz. Bunun size direk yapılan bir şey olup olmadığına bakmalısınız. Belki de bu kişinin genel bir davranış şeklidir. Sizin neler hissettiğinizi ve beklentinizi karşı tarafa ifade etmelisiniz. Herkes konuşarak önce uzlaşmaya ve birbirine empati kurmaya önem verir. Bizimle sorun yaşadığını düşünen kişilerin önce bizimle konuşmasını beklerken, biz ise güven duyduğumuz bir iş arkadaşımıza anlatmayı önce tercih edebiliyoruz; ya da bir yemekte masadaki herkese konuyu anlatıp haklılığımızın onayını bekliyoruz. Başkasına anlatmak sorununuzu çözmez; sadece sizi dedikodu malzemesi yapar ve zor durumlara düşürür. Dedikodu malzemesi olacağınıza bu insanları akıllıca yönetmeyi bilmeliyiz. Aksi takdirde başkalarına anlattığımız her konu, tamamen dedikodu için bir kaynak haline gelecektir. Farkında olmadan kendinizin odak olduğu bir dedikoduyu yaratmış olursunuz. İşyerinde yöneticilerden maaşlara, ikili ilişkilerden kimin ne kadar az çalıştığına kadar geniş yelpazede dedikodu yapılır. Bazı insanlar bunu iş edinir ve popüler olduğunu düşünüp her şey hakkında bilgi sahibi olmayı amaç edinir. Bunları paylaşarak da kendini önemli biri olarak hisseder. Bu arada kendisi hakkında hiçbir dedikoduyu da kaldıramaz. Kendi eksikliklerini, beceriksizliklerini başkaları hakkında dedikodu yapıp onların mutsuzluğu ile kapatmaktan zevk alırlar. Bazen de kıskançlıklardan dolayı karşı tarafı karalamak için bu işi yaparlar. Dedikodunun mekân sıkıntısı yoktur. “Ofiste olan ofiste kalır” mantığı ne yazık ki tamamen yanlış bir düşüncedir. Dedikoduya ofiste değil de dışarıda bir ortamda dahil olmak, sizi en geç ertesi mesaide yayılacak olan ateşten korumayacaktır. Dolayısıyla, dedikodu süreçlerine dâhil olmamak için sizin de belirli stratejileriniz ve davranışlarınızın olması gerekir. Dedikodudan uzak durmanın en doğru yolu etrafımıza duvar örmektir. Dedikodu yapılan ortamlardan uzak durmak, kendi özelimizi, iş yerinde yaşadıklarımızı, yöneticilerinizle ilgili düşüncelerinizi olumsuz ifadelerle ve yorumlarla başkalarıyla gereksiz yere paylaşmamak en önemli davranış biçimidir. İş arkadaşlarınızdan yakın ilişki kurduklarımızla seçici olmalıyız ve onun kendi çıkarı için sırlarınızı yöneticinize, ekibe vs. anlatabileceğini, ağzından kaçırabilme ihtimalini unutmayınız. İş arkadaşları arasındaki gizli rekabeti ve kendisini öne çıkarmak isteyecek kişilerin varlığını unutmamak gerekir. Dedikodu konusu kendimiz isek ve bundan haberdar olmuşsak ani tepkiler vermemeliyiz. Önce sakin olup dedikoduyu yapan kişiye ya da bunu duyanlara rahatsızlığımızı anlatmalı, hislerimizi net bir şekilde ifade etmeliyiz. Bir şirketteki dedikodu miktarı organizasyonun kültürü ile yakından ilişkilidir. Dolayısı ile dedikoduyu azaltmak organizasyonun kültüründe bazı değişiklikler yapmayı gerektirir. Burada görev yöneticilere düşüyor. Şirketteki belirsizlikler, adam kayırmalar, yalakalıklar veya şeffaf olunmaması dedikoduya neden olan önemli unsurlardır. Yönetim şirket içinde açık iletişim kurmuyorsa, düzenli olarak çalışanları bilgilendirmiyorsa spekülasyona açık bir ortam oluşabilir. Çalışanlar yönetimden yeterli bilgi alamadıkları birçok belirsiz konu hakkında yorum ve dedikodu yapmaya başlıyorlar. Dolayısı ile üst yönetimin düzenli olarak, çalışanlarıyla iletişim kurması ve bilgi paylaşması çok önemlidir. Buna ilave olarak çalışanların üst yönetimden korkmadığı, üst yönetime güvendiği ve bazı sorularını açıklıkla sorabildiği bir ortam sağlanmalıdır. Yönetim de dedikoduyu sevmemeli, kulak vermemeli, dedikodu yapanı uyarmalı ve bunu net bir biçimde ifade etmelidir. Şirket içinde değişiklik, yenilik, herhangi bir olay vb. varsa, bu ya yönetim tarafından birinci ağzından toplantı yoluyla duyurulmalı ya da duyuru, mail, yazılı belge gibi yollarla herkes bilgilendirilmelidir. Aylık veya üç ayda bir personel bilgilendirme toplantılarıyla performansa ait iş sonuçları, planlar, yenilikler, stratejiler, gerçekleşen aksiyonlar, şirketin hedefleri, projeleri, dönemsel sonuçları, başarıları vb. paylaşılmalıdır. Ayrıca, merak duygusunu biraz azaltıp, doğrudan “feed-back” (geri bildirim) alınacak kanallara önem vermek de gerekir. Dedikodunun feedback olmadığını anlamak, hemen ilgili taraflarla yüzleşmeye gitmek gerekir. Dedikodu yerine daha fazla çalışmaya odaklanacağımız, iş yerinde kendi huzurumuzu kendimizin yaratacağımızı bilerek doğru davranışları sergileyeceğimiz güzel günler diliyorum. n PUSULA

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=