24 TESİSAT • Nisan / 2024 Yöneticilikte Delegasyon LEVENT TAŞKIN Yönetim Danışmanı PUSULA tirmek için yapması gereken önemli bir eylem de, iş delegasyonu yaparak çalışmasıdır. İş delegasyonu, çalışana ‘’balık tutmayı öğretmektir’’. İş delegasyonu; çalışanın karar verme becerisinin artmasını, sorumluluk almasını, işi öğrenmesini, farklı düşünebilmesini, hatalarından ders çıkarmayı öğrenmesini, öz güveninin yükselmesini, takdir kazanmasını ve kendini değerli hissetmesini sağlar. İşi iyi delege edebilen bir yönetici çalışana katkı sağlarken, aynı zamanda hem ekip çalışmasını teşvik eder hem de kendi zamanını ekibinin yapması gereken işlerle değil, daha yönetsel ve stratejik planlamaya yönelik konulara fazlasıyla odaklanacak fırsat bulur. Ancak bazı yöneticiler iş delegasyonundan hoşlanmaz veya yapmak istemezler. Bu nedenle iş delegasyonu açısından bakıldığında dört farklı tip yönetici karşımıza çıkar. Bunlar: • Delegasyonu bilmeyen, • Delegasyonu bilen ve uygulayan, • Delegasyonu bilen fakat sevmeyen / istemeyen, • Delegasyonu bilen fakat yapamayan. Delegasyonu yapamayan yönetici, ekip üyelerine güvenmediğinden, ekipte iş vereceği iş arkadaşlarının yeterli tecrübeye sahip olmadığı endişesi taşımasından dolayı işlerin hatalı geleceğine inanır. Onun için delege edilecek her iş çok önemlidir ve kesinlikle hata yapılmamalıdır. Hata yapılırsa o işi tekrar kendisinin yapacağını ve düzeltmek için çok zaman harcayacağına inanır. Bu nedenle madem eninde sonunda iş bana geri gelecek, o halde hiç işi delege etmeyeyim ve ben yapayım moduna girer. Her işi kendisi üstlenir, kendisini çok önemli bir konuma konumlandırır ve kendi egosunu tatmin ederek mutlu olur. Sonra da ‘’her işi ben yapıyorum, bu kadar çalışan ne işe yarıyor ki?’’ diyerek kendini överken şikayet de eder. Her işi kendisi yapan yönetici, zaten yönetici değildir. Delegasyonu sevmeyen / istemeyen yönetici ise kendisini değerli hissetmek, iş yapıyor havasını vermek için çoğu kez üst yönetime kendi eksikliklerini göstermemek için bunu uygular. Başka bir gizli nedeni de; iyi ve nitelikli çalışanına iş öğretirse bir gün onun rakibi olacağından korkar. Kendi koltuğunu sağlama almak için iş öğretmemek ve bilginin hep kendisinde kalmasını sağlamak ister. Bu tür yöneticiler, yetkinliklerinin oturduğu koltuğun gerektirdiği bilgi, beceri ve tecrübeye yetmediğinin farkındadır ve Hepimizin bildiği bir soru vardır? “Balık verip o gün karşındakini doyurmak mı, yoksa karşındakine balık tutmayı öğretip her gün onun kendi karnını doyurmasını sağlamak mı?” İyi bir yönetici her zaman ekibini geliştirmeye ve onlara koçluk yaparak becerilerini artmasını sağlamaya özen gösterir. İyi bir yönetici; ne kadar yetişmiş ve gelişime açık çalışana sahipse, o kadar başarılı işlere imza atacağını bilir. Bu nedenle hem kendi yerine geçebilecek adayları belirler ve onları yetiştirir; hem de ekibindeki her önemli rol için lider olacak çalışanları seçer ve onları destekler. Bir yöneticinin çalışanını geliştirmek ve becerilerini artırmak için yaptığı birçok eylem vardır. Çalışanlarının fikirlerini sormak, onları dinlemek, onlara projelerde liderlik vermek, geri bildirim alıp vermek, koçluk yapmak, farklı bölümlerde görevlendirerek bilgi ve bakış açılarının gelişmesini sağlamak, toplantılarda ve grup çalışmalarına dahil ederek tecrübelerinin artmasını sağlamak, sorumluluk ve karar alma konularında cesaretlendirmek, özgüven aşılamak bunlardan birkaç tanesidir. İyi bir yöneticinin çalışanını geliş-
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=