Tesisat Dergisi 323. Sayı (Kasım 2022)
92 TESİSAT • Kasım / 2022 Bu, iki ana prensip etrafında inşa edilmiş olan ABCode ile de uyumludur: yaşam boyu sürdürülebilirlik ve enerji ağı desteği. Akademisyen ve araştırmacıların çoğu aktifliği iç ve dış koşullara cevap verme yeteneği olarak yorum- lamıştır. Bu, gerçek zamandaki değişikliklere (örneğin, sıcaklık düşüşü) ve aynı zamanda uzun vadede (örneğin, yeni bina kullanımları) karşılık veren binalar tasarlama ihtiyacını vurgulamaktadır. Aktifliğin bir diğer yorumu, oturanların ihtiyaçlarına cevap verme yeteneğiydi. Yani, binanın tasarımının binada oturanların sağlık, esenlik ve rahatını sağlayan kullanıcı merkezli bir kontrol sistemini de içermesi gerekmektedir. Sektör uzmanlarıyla görüşmelerde ortaya çıkan bir diğer konu, (aktif) binaların performansını değerlendir- mek için uygun bir ölçünün kullanılmasıydı. Yaşam boyu karbonu takip eden enerji talebi ve enerji esnekliğinin benimsenmesini her iki gruptaki katılımcıların savunması sebebiyle, bu konuda görüş birliğine varıldı. Bu, ABCo- de’un önerdiği ölçülerle, yani fiziki yapılı karbon, enerji tüketimi, yenilebilir enerji üretimi ve enerji esnekliği ile de uyumludur. Fiziki karbonda olduğu gibi, enerji esnek- liği de karbonsuzlaşmayı sağlamada gitgide önemli hale gelmektedir. Daha detaylandırırsak, kararlı ve karbon- suzlaşmış bir sisteme ulaşmak depolama teknolojilerinin kullanımını ve dolayısıyla, onların kullanımını özendiren bir ölçüyü gerektirmektedir. AB’lerin değerlendirme çer- çevesinde konfor ve azami talebin yer alması da tartışmada gündeme getirildi. Konfor, kullanıcı deneyiminin önemini hatırlatmaktadır; azami talep ise binaların enerji altyapısı üzerindeki doğrudan etkisinin yansımasıdır. 4.3.Sorunlar ve fırsatlar Tartışmalar, AB’lerin popülerleşmesinin önündeki engelleri de ortaya çıkardı. Sektör uzmanlarının çoğun- luğu kültürümüzü en büyük engel olarak görüyordu. Yani, sektör uzmanlarına göre, paydaşlar binaların sermaye maliyetine göre hareket etme eğilimindeydi. Dolayısıyla, Geri ödeme süresi kısa olsa bile, yüksek sermaye harca- masıyla ilişkili bir çözümü tercih etmeye ikna etmek zor olabilirdi. Delil yokluğu ikinci büyük sorun olarak tespit edildi. Bu, yeterli deliliğin yokluğunda yeni bir kavramı benimsemenin mantıklı olacağına ikna olmayabilecek paydaşların düşünme ve davranış biçimiyle de ilişkiliydi. Birleşik makamların olmaması da paydaşların, ve özellikle yerel makamların, böyle yeni bir kavramın geniş kabul görmesindeki katalizör rolünü gösteren bir engel olarak tespit edilmiştir. Daha ayrıntılı bakılacak olursa, sektör uzmanları, paydaşların kendilerini binaları yeni bir stan- darda göre inşa etmeye adamalarını teşvik etmediği için, karar vermeyi yıkıcı yönde etkileyen yerel bağlanırlığın olmadığını dile getirdiler. İlginçtir ki, akademisyenlerin ve araştırmacıların büyük çoğunluğu teknolojilerin yüksek maliyetini AB kavramının benimsenmesinin önündeki ana engel olarak görmüştür. Bu sadece iki sektör uzmanı tarafından belirtilmiş, bu sektör uzmanlarının her ikisi de, söz konusu teknolojilere olan talebin artışı göz önüne alın- dığında, bunun gelecek yıllarda değişeceğini söylemiştir. Beceri eksikliği ve veri kontrolü de olası engellerdir. Bun- lardan ilki yüksek performanslı binalar sunma ve bununla ilgili beceri boşluğunu dile getirmektedir. İkincisi de, veri paylaşımındaki veri yönetiminin tam potansiyelini engel- leyebilecek olan mevcut sessizliği belirtmektedir. AB kavramının geniş kabulünün muhtemelen karşı karşıya kalacağı engellere dikkat çekmenin yanı sıra, sektör uzmanlarıyla gerçekleştirilen görüşmeler, gelecek fırsatları da belirtmiştir. Diğer bir deyişle, karbonsuzlaştırmaya giden yolda popülerlik kazanması beklenen ve dolayı- sıyla ABCode’unun gelecekteki tekrarlarında genişletil- mesi beklenen yaklaşım ve teknolojileri ortaya çıkarmıştır. Toplumsal konulara odaklandığımızda; sağlıklı binalara, COVID-19 süreci nedeniyle ivme kazanmış olan artan bir talep mevcuttur. AB’lerin içlerinde oturanların sağlık, esenlik ve rahatını arttırma kabiliyeti, bu sebeple, daha fazla teşvik edilmelidir. Çevresel ve mali faydalarının yanı sıra, kullanıcı deneyimine değer katan kollektiflik hissini sunması nedeniyle, AB kavramının bir binalar topluluğuna uygulanabilirliğinin de altı çizilmelidir. Döngüsel eko- nomiye duyulan artan ilgi, kullanıcıları binaların yaşam döngüleri boyunca çevresel etkilerini düşünmeye haliha- zırda teşvik etmekte olan ABCode’u tarafından bu sebeple istifade edilmesi gereken bir diğer fırsattır. Teknik husus- lara gelindiğinde, AB’lerin enerji esnekliği sağlayabilme kabiliyeti, akıllı teknolojiler, depolama sistemleri, elektrikli araçlar ve dijital ikiz gibi yeni geliştirilen teknolojilerden istifade edilerek genişletilmelidir. 5. SONUÇLAR Ülkelerin birbiri ardına iklim acil durumu ilan etmeleri sebebiyle, net sıfır karbon için hedefler ve zaman çizelge- lerinin konulması hayati hale gelmektedir. Bina sektörü, karbondioksit salımının ana katkıcısıdır ve dolayısıyla, iklim krizinin ele alınmasında çok önemli bir aktördür. Yine de, bina yönetmelikleri ve standartları bütüncül sonuçlar sun- makta yetersiz kalmakta, dolayısıyla, net sıfıra ulaşmak için ihtiyaç duyulan gidişatın ciddi biçimde gerisine düşmek- tedir. Sistem ile binalar arasındaki doğrudan bağlantıya rağmen, yönetmelikler ve standartlar eş etkin düşünme ve davranma biçiminden yoksundur. Bu, her iki sektörün de ÇEVİRİ MAKALE
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=