Tesisat Dergisi 322. Sayı (Ekim 2022)

43 TESİSAT • Ekim / 2022 SEKTÖRDEN Aile şirketlerinin gelişim evrele- ri: Girişim ve İşe Başlama, İşte Ba- şarı, Büyüme ve Gelişme, Mülkiyet Genişlemesi, Doyum Noktası, Eski Başarıları Bekleme, Sistem Arayışı ve Profesyonelleşme, Yeni Kuşaklara Devir ve Tasfiye Dönemi olmak üze- re dokuz evrede gerçekleşir. Tüm dünyadaki istatistiki veri- lere bakıldığında aile şirketlerinin ortalama yaşama süreleri (24-25) yıl olduğu, Amerika, İngiltere, İtalya ve Japonya gibi bazı ülkelerde (300-400) yıla kadar yaşamına devam eden aile şirketlerinin olduğu görülmektedir. Dünyada en büyük 500 firmanın 1/3’ü aile şirketidir. En büyük 100 şirketin; İtalya’da 43’ü, Fransa’da 26’sı, Almanya’da 17’si aile şirketidir. Dünyada şirketlerin yüzde 90-95’i ailelerce yönetilmektedir. Türkiye'deki işletmelerin yüz- de 95'ini aile şirketleri oluşturuyor. Türkiye'de aile şirketlerinin ortalama ömrü 25-30 yıl. Bu aile şirketlerinin sadece yüzde 30'u ikinci kuşağa, yüzde 12'si üçüncü kuşağa geçebili- yor. Dördüncü kuşağa geçebilenlerin oranı ise yüzde 3'te kalıyor. Bugün Türkiye’de faaliyet gösteren aile şir- ketleri, yaşam süreleri açısından 3. veya 4.kuşağı geçmemektedir. Aile şirketlerinin ömürlerinin kısa olmala- rının sebebi, yapılması gereken bazı faaliyetlerin zamanında planlanıp uygulanmamasıdır. Türkiye’de 18 Ocak 1990 tarihli Dünya gazetesinin “Asırlık Şirketler” ekinde verilen 200 yılını tamamlamış Türk firmaları, Cağaloğlu Hama- mı (1741), Ali Muhittin Hacı Bekir (1777) ve Çukurova Gıda Sanayi’dir (1783). 100yılını aşmış firmalardan bazıları; Abdullah Efendi Lokantası (1888), Güllüoğlu (1885), Hacı Şakir (1887), İskender Kebapçısı (1867), Komilli (1878), Konyalı (1897), Kuru Kahveci Mehmet Efendi Mamülleri (1871), Pera Palas (1888), (Tuzcuoğ- lu (1893), Vefa Bozacısı (1876), Hacı Bekir Lokum ve Akide Şekerleri (1877), Çögenler Helvacılık (1883), Teksima Tekstil (1893). Bu şirketler dördüncü nesle geçebilmişlerdir. AILE ŞIRKETLERININ AVANTAJLARI VE DEZAVANTAJLARI Aile şirketlerinin avantajları ve dezavantajları vardır. Avantajlar; Hızlı karar alabilmeleri nedeniyle, “Biz” bilinci kısa zamanda gelişti- ğinden, ekip ruhuyla hareket ederler. Geçmişten gelen birliktelik, iletişim, tutum, inanç ve değerler arasında benzerlik olması, güçlü bir kurum kültürünün oluşmasını sağlar. Kuru- cu aile üyesinin tecrübelerini sonraki kuşaklara aktarması, yeni kuşakların uyum sağlamalarını kolaylaştırır. Dezavantajlar; Ailelerin öncelik- lerinin genellikle işletmecilik kural- larının önüne geçtiği, nepotizm adı verilen akrabaları kayırma durumu işletmenin diğer çalışanlarını olum- suz etkilemektedir. Aile içi çatışmalar işe yansıyarak işletmeyi olumsuz etki- leyebilmektedir. İşletmenin dış borç- lanmaya sıcak bakmaması büyüme hızını yavaşlatabilir. Yönetimin yeni kuşaklardan kime bırakılacağı soru- nu çoğu işletmenin parçalanmasına neden olur. Bu avantaj ve dezavantajların bir kısmı bazen ters etki yapabilir. Şöy- le ki; hızlı karar alabilmek ne kadar da önemli bir avantaj olsa da doğru analiz yapılmadan, altı doldurulma- dan alınan bir karar işletmeye zarar verebilir, dolayısıyla bu avantaj deza- vantaja dönüşmüş olur. Yine benzer şekilde, “işletmenin dış borçlanmaya sıcak bakmaması” büyüme hızını yavaşlatabilir dezavantajını ele ala- cak olursak, bu da işletmenin daha kontrollü büyümesine vesile olabile- ceğinden avantaja dönüşebilir. Her ne olursa olsun günümüz şartlarında hiçbir karar, bazı analizler ve karar- la ilgili spesifik simülasyonlar yapıl- madan alınmamalı ve hayata geçi- rilmemelidir. Ayrıca, hem avantaj hem de dezavantaj olabilen diğer bir madde de, ailenin sahip olduğu tec- rübesidir. Tecrübelerden ders alan, öğrenen ve lazım olduğunda günün şartlarıyla harmanlayıp kullanabilen aile işletmeleri, bunu avantaj olarak kullanmış olur. Fakat bazen de aile, piyasanın tüm gelişmelerini, başarılı olduğu ilk iş sahasının penceresinden değerlendirir. Karşısına çıkan sorun- ları, geçmişteki başarı kriterleriyle halletmeye çalışır. Hâlbuki geçmişin şart ve tecrübeleri, gelecek için her zaman sağlıklı bir ölçü̈ olmayabilir. Çünkü̈ bu sorunlar geçmiştekilerden farklıdır. Kısaca aile üyeleri, tecrü- belerinin tesirinde kalır, fikir gelişti- remez. Oysa kendisini ve tecrübesini yenileyemeyen hiç kimse başarısını sürdüremez. Bu da dezavantaj ola- rak işletmelerin karşısına çıkar. Genelde aile şirketlerini, birin- ci nesil kurar, ikinci nesil miras alır ve durumu idare eder, üçüncü nesil ise bitirir. Bir diğer ifadeyle cenazeyi kaldırır, yani satıp savarak parasını yemeye başlar. PEKI, NE YAPMALI? “Aile şirketleri, ancak taşıdıkları avantaj ve dezavantajların bilinciyle hareket eder ve yapılarını günümü- zün rekabet edilebilirlik şartlarına ve çağdaş işletme yönetimi anlayışına uygun olarak dizayn etme noktasın- da önemli adımlar atabilirlerse; aile fertlerinin şirkete alınmalarında nasıl değerlendirileceklerini belirleyen bir aile istihdam politikasını oluşturup uygulayabilirlerse; aile fertlerinin, iş sahibi olmanın kuralları, sorumlu- lukları ve faydaları ile nasıl etkin ve sorumlu bir iş sahibi olunacağı ko- nularında eğitebilirlerse; şirketlerinin büyümesini, gelişmesini ve süreklili- ğini sağlamada başarılı olabilirler.” yani şirketin kurumsallaşmasıyla mümkündür.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=