Tesisat Dergisi 30. Sayı (Kasım-Aralık 1997)

M a k a I e Globalleşme: Amerika Birleşik Devletleri'nin başını çektiği ileri ülkelerin, Dünyanın geri kalanına dikte ettiği yeni ekonomik düzen. Sın ırların ve gümrüklerin kalktığı, ulusal ekonomilerin korunmasının yasaklandığı tek pazar, tek dünya pazarı. Çağın yeni imparatorluğu. Bütün imalatın kendi standartlarına göre yapılmasını, oyunun kendi koyduğu kaidelerle oynanmasını dikte eden yeni ekonomik imparatorumuz·. Ne iyi: biz de artık ürettiklerimizi gider Amerikanya da, Alamanya da bir güzel satarız. Elbette, ancak küçük bir şart var: üretimin onların standartlarında yapılması, imalatınızın onların kurumlarından onay alması, belgelenmesi şartıyla. Peki sizin kurulu, mevcut kendini amonte etmiş tesislerinizle, ben amortisman yükü ağır, enflasyon ve yüksek faiz sebebiyle stok maliyeti yüksek sizin 3-4 cente aldığınız elektriği 7-8 cente alan tesislerimle nasıl rekabet edeceğim? Diyelim ki, ettim: İç pazarda bu fiyatlarla nasıl mal satacağım? Sizin Belçikalılar'a satarsın. Bizim Belçikalılar'ın buzdolapları, çamaşır makinaları, arabaları hep sizin imalat zaten, satsam da sizin milyonluk üretimlerinizle benim binlerle ifade edilen üretimimin birim maliyetini nasıl eşleyebilirim ki . Bazı büyük firmalarımız bir ekonomik kısır döngüden yabancılarla ortaklıklar kurarak, teknoloji ve pazarı paylaşarak kurtulmaya çalışıyorlar. Bazı üretici firmalar artık dolaşım pompalarını üç devirli üretiyorlar. Kullansan da kullanmasan da bu bedeli ödeyeceksin. Almanya 22.5 kW. geçen motorlarla değişken deviri şart haline getiriyor. Peki, biz ne yapacağız? Çok kolay. Bu kadar anlı şanlı tasarımcımız var. Amerika görmüş, dil bilen ASHREA üyesi. Yaparız en ileri teknolojide bir proje evelallah. Malzeme mi dedin? Her bir Dünya markasını getiren bu kadar büyük mümessillerimiz var. Gak dedikçe balans vanası, guk dedikçe VAV kutusu. Buluruz bir de büyük müteahhit. Al sana en ileri teknolojide tesisat, peki parası? E canım bizde işçilik ucuz. Nakliyeyi o farkla kapatsak, biz de Amerikan fiyatına getiririz bu işi. Bu yapıyı bizim Belçikalılara yapıyorsan tamam da, öbürleri - Belçikalı olmayan halk - devlet yapıları filan ne olacak? Benim ülkemdeki okullarda bilmem kaç bin derslik açığı, hastahanelerimde bilmem kaç bin hasta yatağı açığı var. Nüfusum da globalcilerden üç/ dört misli hızla artıyor. Benim zaten bunlara dahi yeterli param yokken bu tür bir uygulama birim maliyeti ne kadar artırırsa, üretebileceğim birim o kadar azalacak ve sonunda bırak globalcilere yetişmeyi, arayı daha da açacaklar. Ha, unuttum. Bir de çevre korumacılığı var, bu globalleşmenin yanı sıra. Green - peace filan gibi çok sempatik, ilk bakışta aman ne güzel dedirten çevrecilik. Peki evsel atık dışında, biz mi kirlettik dünyayı? Senin kirlettiğin dünyayı niçin ben temizliyorum? Sen dünyayı kirletmek pahasına ekonomik kalkınmanı tamamladın, şimdi gelsin Montreal anlaşmaları, gelsin Meksika konferansı. Benim ülkemdeki toplam freon senin arabalarındaki toplam freondan bile azdır. Brezilya'nın bir direnişi var, bu konuda. Globalciler, Brezilya'ya "sen Amazon Ormanları 1 n ı kesemezsin, bu ormanlar Dünyanın akciğeridir." diyorlar. Brezilya "hayır" diyor. "Sizler kendi ormanlarınızı kesip ekonomik değerlerini kullandınız. Benim geri kalmış ekonomim hala ormanları kesmeye muhtaç. Verirseniz bana ordan kazanacağım parayı; o zaman durdururum kesmeyi." Benzer bir dayatma örneği, Avrupalı bir firmayla %50 ortak olan ünlü bir sanayi kuruluşumuzdan: Bizim tesislerde birim ton üretim başına işçilik bedeli Avrupa'daki ortağın kendi tesislerinden daha düşük. Ancak bu yetmiyor, Avrupalı ortak: "Hayır, bu önemli değil, ton başına adam saatiniz yüksek; bunu düşürün" diye bastırıyor. Yani otomasyon, yani daha çok tezgah ve yani daha az işçi. Farklı bir yaşam biçimi Japonya'dan. Türkiye'den • şikayetiniz varsa Japonya'ya gidip birkaç gün kalın, döndüğünüzde Türkiye'yi cennet gibi görecek, birkaç ay gıkınız çıkmayacaktır. Ülke, ülke değil; çalışma kampı. Bugün çıktığı ekonomik çizgiye rağmen halk, hiçbir tüketim şımarıklığına düşmeden, geleneksel hayatını yaşıyor - ya _da yaşatılıyor. Hala az içkiyle kafayı bulabilmek için sakisini sıcak içiyor. Hala az yiyecekle doyabilmek için küçük lokmalarla yemeğin uzun sürmesini sağlayan sopaları kullanıyor çatal kaşık yerine; hala 30-40 m' dairelerde yaşıyor. İnsanın ürettiği artık değer, ekonomiyi yatırıma teknolojiye aktarılıyor. Peki, biz ne yapacağız? Bir var sınıf atlamak, o değeri yüzbin dolarlarla ifade edilen villalar üretip, milyon dolarlarla villa alan Belçikalılar'a iltica etmek. Zaten sınıf atlayabilecek kadar akıllı olsaydın tasarımcı olmazdın diyeceksiniz. Doğrudur. Bir de var: "Sana mı kaldı bunları çözmek? Sen gariban bir tasarımcısın; sen önündeki yoğurdu ye. Bunlar makro ekonomik problemler. Zaten büyüklerimiz herşeyi bizden daha iyi düşünür" diyebilirsiniz. 2.1 . GİDERLERİN TANIMI Bir sistemin toplam giderlerini genel bir başlık altında toplarsak: - İşletme Giderleri - Bakım Giderleri - Yenileme Giderleri - Kesiklik (Arıza) Giderleri şeklinde özetleyebiliriz. Aşağıda tek tek ele alacağım 105

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=