A r a� ş t ı r m a . . . . ISIL YUK HESABI VE iKLiM VERiLERi !sıtma ve soğutma sistemlerinin projelendirilmesi iklim verilerine dayanır. Herhangi bir ısıtma sistemini boyutlandırmak ve cihaz seçimlerini yapabilmek için öncelikle ısıl yükü belirlemek gerekmektedir. Burada söz konusu olan ısıl yük pik yük adını verdiğimiz, sistemin karşılaşabileceği en büyük yüktür. Bu pik yük ise tamamen söz konusu yerdeki iklim şartlarına bağlıdır. Öte yandan iklim şartları değişkendir ve bu değişkenlik rastgeledir. Yani belirli bir kurala uymaz ve modellenerek tahmin edilemez. Bu durumda yapılan, geçmiş verilerin değerlendirilmesi ve geçmişe dayanarak, ilerisi için kabullerde bulunulmasıdır. Geçmişteki uzun yılların iklim verilerinin incelenmesi ile, istatistiksel olarak, tasarım veya hesap iklim değerleri saptanır. Pik yükün tanımında, sistemin karşılaşabileceği en büyük yük tarifi yapılmakla birlikte, gerçekte uzun yıllar içinde karşılaşılan en uç değerin esas alınması ekonomik olmayacaktır. Örneğin ısıtma yükü hesabı yapılıyorsa, geçmişte söz konusu yöredeki kaydedilen en düşük sıcaklık değerini esas almak çok büyük bir ısı kaybı değerinin gözönüne alınması anlamına gelir. Sistem bu ısı yüküne göre boyutlandırıldığında, bütün ömrü boyunca muhtemelen bu en düşük sıcaklık değeri ile bir daha karşılaşmayacak ve bütün ömrü boyunca hiç yetersiz kalmayacaktır. Buna karşılık çok büyük kapasitede olacak ve belki de bütün ömrü boyunca hiç tam kapasitede (%100 kapasitede) çalışmayacaktır. Böyle bir sistem büyük bir ihtimalle ömrünün büyük kısmını yarı kapasitede çalışarak geçirecektir. Bu durum ise hem yatırım maliyeti olarak çok pahalı bir sistem yapımı anlamına gelir, hem de işletme (yakıt veya enerji tüketimi) maliyetlerinin yüksek olmasına neden olur. Çünkü genellikle ısıl sistemler düşük kapasitelerde anma verimlerinin daha altında, düşük verimle çalışırlar. Bu iki ters yönde çalışan faktörün gözönüne alınması ile, sistem tasarımında akılcı bir çözüme gidilir. Akılcı çözüm pik yük hesabı için kullanılacak hesap (veya tasarım) iklim değerlerinin, örneğin dış hesap sıcaklığının belirli bir risk payı taşımasıdır. Bu risk payını %2 kabul edersek, gözönüne aldığımız yörede kışın dış sıcaklık %2 ihtimalle bizim tasarımda esas aldığımız dış hesap sıcaklığının altına düşecektir. Dolayısı ile %2 ihtimalle sistemimiz belirli ölçüde yetersiz kalacak ve konfor şartlarını sağlayamayacaktır. Bu konfor şartlarını elde edememe riskine karşılık çok büyük ölçüde ekonomik kazanç elde edilecekter. Türk standartlarının dayandığı ve bugün için Türkiye(de geçerli iklim verileri bir tek risk faktörü gözönüne alınarak hesaplanmış kış şartları için dış hava kuru termometre hesap sıcaklığı ve yaz şartları için dış hava kuru veyaş termometre Ahmet ARISOY hesap sıcaklığı değerleridir. Bu verilerin belirlendiği çalışmalar 30 yıl öncelerine dayanmaktadır. Yani güncel veriler değildir. Halbuki dünyanın ve ülkemizin iklimi değişmiştir. Bu değişimde global ve yerel etkenler rol oynamıştır. Resmi çerçevenin dışına çıkıp, insiyatif kullanabilen pek çok proje müellifi ve yapımcı kendi tecrübelerine dayanarak standardın dışında iklim değerleri kullanmaktadır. Örneğin belirli yörelerde nem_ değerinin arttığına inanılmaktadır veya dış sıcaklığın daha farklı olması gerektiği savunulmaktadır. Öte yandan bütün sistemleri tek bir risk faktörü ile hesaplamak da uygun değildir. Genç ve sağlıklı insanların gündüz çalıştığı bir ofis binasında daha fazla risk alınabilir. Belirli dönemlerde daha az ısınma bu insanları fazla rahatsız etmez. Yaz için ise belirli süreler daha az soğutma fazla hayati değildir. Burada daha da fazla risk alınabilir. Halbuki bir hastane ısıtmasında risk faktörü küçük olmalıdır. Dolayısı ile tasarımcıya inisiyatifini kullanarak farklı riskler alabilme imkanı yaratılmalıdır. Bunun için bir yörede tek hesap değeri yerine, farklı risk değerlerine göre hazırlanmış birden fazla dış hesap değeri verilmelidir. Rüzgar hızı ve yönü geçmiş yıllarda ısıtma ve klima hesaplarında önemsizdi. Zaman içinde gelişen hesap yöntemleri, sızıntı hesaplarında rüzgar hızlarını kullanır hale geldi. Halen Türkiye'de geçerli ısı yükü hesap yöntemi bu bilgiye ihtiyaç duymasa da, pek çok tasarımcı gelişmiş hesap yöntemleri kullanmakta ve rüzgar hızı değerine ihtiyaç duymaktadır. Türkiye'de güneşle ilgili veriler 1970'li yıllardaki petrol krizinden sonra önem kazanmıştır. Bu konuda veri toplanması ve güneş verilerinin değerlendirilerek çeşitli konularda kullanıma sunulması bu yıllardan sonrasına dayanır. Soğutma yüklerinin hesabı açısından gerekli güneş verileri için ise, Turkiye'de hala ASHRAE'nin verdiği değerler kullanılmaktadır. Bu veriler güneş açılarına göre hesaplanmış üniversal değerler olup, yerel faktörleri (bulutluluk gibi) dikkate almaz. Türkiye'de önemsenmeyen bir başka veri ise yağmur tesisatı ile ilgilidir. Özellikle bina içi tesisatla uğraşan tesisat mühendisleri için yağmur tesisatı önemsizdir. Bu konuda yeterli veri de yoktur. yapılan, literatürde mevcut verilerden yararlanarak emniyetli değerler seçmek ve hesabı buna dayandırmaktır. Türkiye'de tesisat mühendisliği kendine hedef olarak Batı standartlarını ve düzeyini almıştır. Tesisat mühendisliğinin uluslararası düzeyini kuruluş olarak belki en iyi ASHRAE 97
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=