Güncel Yazının ilk bölümünü sayfa 133'de bulabilirsiniz. Celal OKUTAN: Evet, başka suali olan var mı? Buyrun . . . SORU: Benim sorum Bedi Bey'e. Biz sektörle ilgili olarak kaliteden, projeden, imalattan, ithalattan, taahhütten, montajdan hepsinden bahsettik. Ama bütün bunların sonunda bizim yaptıklarımızın gerçek manada hayatta kalabilmesi için işletmenin kalitesinden bahsetmedik. Bu tabii ki işletme derken, işletici makina mühendisi olabilir ama daha ziyade yatırımcı. Yatırımcıları bu konuda kaliteye nasıl yönlendireceğiz? Dolayısıyla onların bu işletmeyi yıllarca kaliteli biçimde işletip ve bizim ismimizi koymaları için neler yapabiliriz? Bedi KORUN: Biliyorsunuz bu iş için bakım mukaveleleri var. Bir mal teslim edildikten sonra yüklenicinin bir veya iki sene yükümlülüğünde gidiyor. Bütün bu imalattan doğan sistem hatalarını, hatta projeden doğan sistem hatalarını yüklenici karşılamak zorunda. Bundan sonra gelen safhalar içinde yine yüklenici veya sistemi oluşturan firma bakım, çalıştırma sözleştirmeleri yapıyor. Bu da Türkiye'de yaygınlaşmaya başladı çünkü artık sistemler ve cihazlar daha spesifik bir hale geldi. Herkes diğerinin kurduğu sistemi pek daha detaylı yapamıyor. Bunun için bu firmalarda böyle bir organizasyona gitti ve ülkemizde birçok böyle firma var. Benimde tavsiyem yatırımcının sistem kurulduktan sonra muhakkak bunları işletecek, bakacak bir firma ile anlaşma yapması. Çünkü, kendi aldığı elemanlar genel manada, ancak bakım yapan spesifik konulara giremeyen elemanlar. Bir klima santrali veya soğutma grubu hep özel bakım isteyen işler. Tahmin ediyorum ki bu sorun dışarıda da böyle çözülüyor, bizde de böyle çözülecek. SORU: Benim biraz ewelki konulara katkılarım olacak. Öncelikle Önder Bey'in dediği gibi, zaman içinde insanların ekonomik düzeylerinin gelişmesi ile birlikte kalitede bir takım standartlar geliyor. Bunlar öncelikle üreticiler adına zaten temel zorunluluk olan elektriksel alan, güvenlik, emniyet testleridir. Bunun için her ülkenin bir takım standartları vardır. Türkiye'de de TSE ile bazı temel standartlar konmuştur. Olmayan standartlar ise ISO normlarından, DiN normlarından veya ilgili ülke normlarından alınmak tadır, bu zaten işin temelidir. ISO 9001, 9002 ise hiçbir şekilde ürünle ilgili olmayıp tamamı ile şirketin sistemi ile ilgilidir yani, yemeğin kalitesini değil mutfağın kalitesini garanti eder. Bu zaman içinde ortaya çıkmış olup, sadece yemeğin kalitesine önem vermeyen mutfağı da gidip görmek isteyen müşterilere mutfağın da temiz olduğunun bağımsız kuruluşlar tarafından denetlenip garanti edilmesidir. Zaman içinde birçok firma bu belgeyi aldığı için bunun seviyesi biraz daha yükseltilmiştir. Şimdi ıso 14001 olarak çeviri belgesi gelmiştir. Sadece mutfağın da temiz olması gerekmiyor, topluma, çevreye kuruluşun zararlı olmayışı, uyumlu olmasına da dikkat ediliyor. Dolayısıyla ürünlerin dış gözlemciler tarafından denetlenmesi bir husustur. Bunun emniyet ve performans açısından uygun olduğunu kontrol eden birtakım kuruluşlar, laboratuvarlar vardır, temel emniyet standartlarına uygunluğunu kontrol ederler. ISO 9001'in uygun olduğunu kontrol eden bir takım kuruluşlar vardır. Bunlar mutfağın uygunluğunu kontrol ederler. Klima sektöründe deklare edilen değer lerle gerçek değerler arasında zaman zaman çok büyük farklılıklar olabilmektedir. Dolayısıyla hem sektörde haksız bir rekabet; hem de tüketicilerin aldatılması veya bir şekilde kandırılması sözkonusu olabilmektedir. Bunu denetleyecek bir kuruluş veya laboratuvar yoktur. Şimdi Eurovent Avrupa'da bu boşluğu doldurmak amacıyla hiç olmassa rekabette eşit dengeler getirmek, rakiplerin deklare ettikleri değerlerin test edildiğini ve bunların yazıldığını, isteyen kişilerin buradan üçüncü bir bağımsız kuruluş tarafından denetlenmiş değerlere itibar etmesini sağlıyor, bence bu çok önemli. Türkiye'de böyle bir boşluğu ISKID olarak nasıl doldururuz? Bunları hep kendi toplantı larımızda görüşüyoruz ama Celal Bey' in de bahsettiği gibi, TESİSAT DERGİSİ SAYI 27 ı;J MAYIS-HAZİRAN'97 '242 ı.- , . . 1
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=