birbirine karşı, onun da kendine has kuralları vardır. Dış ülkelerde bu niye olmuyor? Çünkü belirli bir standardı devlet gücüyle, uzmanlar gücüyle, mühendislik hizmetleri gücüyle ortaya koyuyorlar. Onun dışına kimse çıkamıyor. Siz mesleğinizi suistimal ettiğiniz takdirde 100 katı bir ceza ödüyorsunuz veya o meslekten alınıyorsunuz. Size bir süre de o işi yaptırmıyorlar. Bunun yöntemleri var ama o yöntemleri kağıda geçirdiğiniz zaman herkes korkar. Buyrun. Rezzan ÖZSARFATİ -DENKO: DENKO firmasının yöneticisiyim. Biz polietilen ve polipropilen borularla uğraşıyoruz ama tesisat malzemesi olarak değil, daha çok büyük çaplı ve özel uygulamalarla ilişkin olarak. Şimdi ben hem sizin sorunuza cevap olacak bir konuya değin mek istiyorum, hem de önemli gördüğüm bir konu. Biliyorsunuz, çelik boru ithal ettiğiniz, yurtdışından onu getirttiğiniz zaman mutlaka o boruyla ilgili sertifikasını almak zorundasınızve bu sertifikayla o boruyla ilgili teknik ve kimyasal özellikleri belirleniyor. Ve husus aynı şekilde plastik boruda da var. Yani ben polietilen boruyu getirdiğim zaman o projeyle birlikte sertifikalarını alıyorum. Ama oradaki polietilenin hem kimyasal kompozisyonu hem mekanik özelliklerini bayi sertifikasıyla veriyor, ben de onu müşterime veriyorum. Benim gördüğüm kadarıyla bu Türkiye'de ürün standardı var, fakat uygulama standardı yok. Yani herkes kendi bildiğine göre uygulama yapıyor. Mademki üretici iyi bir malzeme kullanıyor o zaman öyle bir alışkanlık yaratsın ki, müşteri istesin istemesin o malzemeyi verdiğinde yanında sertifikasını da versin. sertifika olayı maalesef bu tesisat malzemelerinde ve müteahhit kesiminde çok fazla yerleşmiş değil. Üretici yaptığı malzemeyle ilgili sertifikasını da veriyor. Ve bu müteahhit, kardeşim ben senden şu boruyu alıyorum, bakım sınıfı ne, PN 10 mu? Diyor ki bana bir sertifika ver yani mekanik özelliği var, kimyasal özelliği var, bunları yaz ve bir şekilde bana sertifika olarak ver. Bunun müteahhit işlerini üretici de vermiyor dolayısıyla her iki taraf da istemediği için bir boşluk doğuyor. Ben çok farklı bir örnek vereceğim. Alakasız ama çok güzel bir örnek. 10 gün evvel yabancı bir akrabamla beraber. Kapalıçarşı'ya halı almaya gittik. Akrabam ipek halı istiyordu, ipek mi alayım, yün mü alayım? Hemen çıkardılar, şu şu fiyat. Peki nereden bi leceğiz biz, dedik, ipeğin içine yün de karıştırılmış olabilir, nasıl anlayacağız? Sertifika veriyoruz, dediler. Adam sertifika verir fakat bunun % 100 ipek değildir, bu nasıl kanıtlanacak? diyebilirsiniz ama eninde sonunda bir garanti veriyor. Şimdi burada üretici firmalar da haklı olarak yakınıyorlar. En iyisini yapmak istiyorlar, iyi bir malzemeden yapmak istedikleri zaman fiyatlar pahalılaşıyor. Bazı firmalar daha kötü malzeme kullanıyorlar. Bilhassa ben de polietilen sektörü içinde olduğum için biliyorum, polietilen ve polipropilen imalatında hammadde fiyatı çok büyük etkendir, işçiliği düşük fakat hammadde fiyatı çok yüksek olan bir malzemedir plastik boru imalatı. Ve bugün Petkim'in bir hammaddesiyle ithal hammaddelerin birim fiyatları arasında korkunç büyük farklılık vardır. Ama mademki üretici iyi bir malzeme kullanıyor o zaman öyle bir alışkanlık yaratsın ki, müşteri istesin istemesin o malzemeyi verdiğinde yanında sertifikasını da versin. Dolayısıyla müteahhit o malzemeyi alırken yanında bir sertifikayla alacak. Başka firmaya gittiğinde, bunun sertifikası var, senin yok mu? diye en azından sorma alışkanlığı başlamış olur. Teşekkür ediyorum. Celal OKUTAN : Aslında çok güzel, ben katılıyorum. pemek ki yalnız bu toplum değil, bizler de yapabiliriz. imalat kontrol garanti ve sertifikası, imalatçılardan istenmesi lazım. Süleyman Bey'in her sayısının arkasına bizlerin de imzası ile bir ilan vermesi lazım. Bu ilk öneri, göreceksiniz benim demin dediğim gibi nitekim o, arabalardaki çevre kartı gibi üreten insan kendi sertifikasını verdiği zaman garantisini de vermiş olur. Nitekim Hepa filtrelerinde bu dünyada geçerlidir. Hepa filtrelerini üreten imalatçıla� testini kendi laboratuvarlarında yapar, damgalar. Uç sene garanti ile bunu garanti etmiş olurlar. Bu hususta başka söz almak isteyen var mı? Buyrun . . . Oğuz TÜRKYILMAZ - MEG : Celal Bey ısrarlı bir şekilde sektörün kendi iç örgütlenmesini sağlaması gereğini vurguluyor. Bence haklı, bizlerden daha deneyli bir ağabeyimiz olarak bir sürü gözlemi var. Ben herşeyin devletten beklenmesine karşıyım. Sivil toplum kuruluşları TESİSAT DERGİSİ SAYI 27 '�. MAYIS-HAZİRAN'97 : 222 • < . . .. . ;
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=