nakletmek istiyorum: "Dünyanın değişim hızı çok arttı. Yedi ila on yılda bir dünya tamamen değişiyor. Fakat bu değişiklik tam da geceyarısı olur, yani insanlar uykudayken. Pek çoğu bu değişimin farkında bile olmaz, akyunruı mdülanryıavdea ykauşraaldlaıkrılailreınıdseanırlar. Halbuki dünya bütün ğişmiştir." Bu suyun halleri gibi bir durumdur. Bir halinde buz, bir halinde buhar, bir ybaapşakbai l i rhsai nl ii zn,döeb üi sr üen üsnu düzuer.rinBdier i unçi na b i lüi rzsei nri zi nadme ap a t e n hangi halde olduğunuzu doğru tanımlamak şartı ile veya tersi de olabilir; paten yapabileceğinizi düşündüğünüz bir yerde boğulabilirsiniz de. Bu ani değişimler çeşitli sebeplerle olur. İletişimdeki gelişmelerden, siyasi değişikliklerden, psikolojik olarak müşteri beklentisindeki değişimden, rkeoknamb ae tstı en d öa nn e v çe yı kaa nb ayzeı p ky ue rnai l bvi er ur en gs üu lrausny oonr ltaaryı an usyognu l1a5m- 2ay0a ykıol l ınku dl muar usmı n duan nu. Şi zil me md ei , kb i zi çi mi n si zeikntövreürmi r süeznüinz gböeznle, yüelbkieldni in şöyle 15-20 yıllık geçmişini çok kısa ğim kadarı ile özetleyeceğim. 1977-1980 dönemini hepimiz hatırlıyoruz. Bu dönem benzincilerin önünde sıra beklediğimiz, katı yağ bulamadığımız, 60-70 cente muhtaç olduğumuz bir dönemdir. Sayın ATAKAR'ın da dediği gibi bir dönemin standartlarının o dönemin şartlarından farklı olması beklenemez. 1980'in hemen başlarında ülkemizin ihracatı 2 milyar$, ithalatı 12 milyar b$i, r fedratrbbaeş ıgneaçmi r iiyl loi gr uezli,r o1n5d0a0n $s'ıno narlatınüdlakeiddie. 1980'de hızlı bir transformasyon başlıyor, çağ atlama dönemi. Yaklaşık 12 90 8 m8 ' iI leyraer dkaand a6r 0g eml ei l ny adr ö $n 'eamçdı ke ı yToür .r k Di yöe v' ni zi n 1d9ı ş8 7b' oI er rci un sonuna kadar hala güç bulunur bir meta ve güç bulunduğu için de gerçek değerinin çok üzerinde. Bunun bizimle ilgisi şu, döviz gerçek değerinin üzerinde olduğu zimamalaatnçıbvireüitlkeye yabancı malın girişi güçleşiyor. Devir halatçıların devri oluyor. Bu dönem bu dış vbeo rtçel al erkı noymü ük snei kl ma seysoi ynl eavl aenaı nydnaı zbaümyaünkdvaeT ü r k i y e ' d e turizm hızlı yatırımların başladığı bir dönem oluyor. Sollanan yabancı döviz ve ypaatzı raı mr ı db öü yn üü yş ohrı.z ı Pi laezbairr l iykateb aünl kceı dme ak ll iı mn atnaıdn ı nk ıo naul mmau kvl ae bk eo rnaubme r ,t yaekrı nl i mi maaslıa ti cçaı l apr ıenddiyaokr.e Ön dtei n ey agnedl i pa ,nt e1r9b8i y7e'ldi be inr itibaren döviz gerçek değerinin altına düşüyor. Bu durumun ifade ettiği de şudur, durum imalatçılar için zorlaşmış, ithalatçılar için ise kolaylaşmıştır. Son yıllarda ülkede yine önemli değişiklikler var. AB'ne yakınlaşmamız, iGthBa'nleatgımiriışziımn iz4,5gümmirlyüakrve$r,giilerinin inişi ve 1995 yılında hracatımızın 25 milyar $ olması. Yani, sözünü ettiğimiz sürecin başlangıcında 2 milyar$ olan ihracat 25 milyar $'a yükselmiş; ülkenin p it otansiyelinde müthiş bir artış var. Ama 12 milyar $ olan h Gearlçaettkate4n5· bmoilryçary$i 'a yükselmiş. Dış borç da 70 milyar $'dır. ğidin kamçısıdır, eğer ikinci bölümde tekrar bana bir fırsat gelirse bu, sözünü ettiğim rakamları bize çok yakın olduğunu düşündüğüm bazı ülkelerle kbaurşdıelaştırmalı olarak anlatabilirim. Ama şimdi konumuz ğil. Türkiye'de bazı kanunlar da değişti, örneğin; TitühkaelatticçiılaKraanguentuir.diVe bunun gerek imalatçılara, gerek ği, uyulması zorunlu bazı kurallar. Bu sözünü ettiğim 20 yıllık sürecin herhangi bir anında tanımlayacağımız kalite aynı kalite midir, zannediyorum değildir. Ayrıca bunun için ödeyeceğimiz bedel de aynı oHlamma my aucraa kbti ı rK. aŞni mu ndl ai raı ' ns al ı n dk aa d kaar l iut zeanni nı y ot ar . n Eı mn dl aünsmt r ai dseı kullanımı ise buhar gücünün üretime girmesiyle başlıyor. Bundan tam 30 yıl önce bir derse girdik, hocamız önce sbıanşıflaınysaecsasizleşmesini bekledi ve bize; "Bugün anlatmaya ğım ve bu sömestre devam edecek bu dersin ne olduğunu merak ediyorsanız size küçük bir hikaye anlatacağım. Öğreteceklerim bunlar." dedi. O hikayeyi o Sb r e ip d n a u d r y i e ş e l t e s k i r z i lie l p e e a r y i n ç d la e e t ş r m p it e l a i y t k ü f t is e e t k s iy l u i o m s r t u a e m la d. r i l ı A n m a B e D s y i e p iç a b r s i a ş a ş l v e l a a r ş v n ı e m s r ı i ı r r ş a le s f r a ı m n k d i a ş a t . ustalardan bir tanesinin hiçbir siparişi getirdiği yokmuş. Adamcağızı sıkıştırmışlar ve elinde beş tane tüfekle çıkıp g"Peelmkiişb.iz"imBusanneadivr?e"rddi emişler. "Beş tane tüfek" demiş. ğimiz siparişe karşılık bugüne dek bdeemş tişanaedtaümfe. kSmoni ryaatpütfıen?", "Evet, beş tane tüfek yaptım" ğin birini eline almış; namlusunu dipçiğini ayırmış, tetik mekanizmalarını ayırmış masaya kboi ry md i pu şç ivke bşuöryal ed abni r kbai rr ı şntaı rmm lı uş . vKea rbı şi rt ı rtdeı tkitka nmseoknar na i zomr daasnı a d l i mış ve çabucak takıvermiş, ortaya bir tüfek çıkmış. Bir ğ çn aal mıeşrılyiu n o l i a r d d r, e u d m a ip y . ç n Ş i ı k i m şle e d r k i i a b ld r ir e t b ı k yir b a in e pi n m n i m ı a ş y . t n " e İş ı z d g tı e a r. h b B ı e m u n d a b a n u n d f ç a i ı k k n i a r i n ü t i z b b e a ü r r t in e ü e n n ben diğer ustalardan çok daha hızlı üretim yapabilirim." Benim de size anlatacağım budur, önce tarih, sonra interchangebilite, sonra az önce Eurovent'ten gelen konuşmacımızın söylediği gibi sürekli aynı kalitenin tekrarı. Şimdi biz imalatçılar olarak, dünyaya baktığınız zaman düşünüyoruz ki, yaptı ğımız ve yapmakta olduğumuz herşeyin insanların mutluluğu için olduğunu kabul etmeliyiz, insanları tanımak için i htiyaçlarını algılamalıyız. Biz görevimizi böyle görüyoruz, ihtiyaçları algılamak, insanı TESİSAT DERGİSİ SAYI 27 r� MAYIS-HAZİRAN'97 • 141 .�
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=