Tesisat Dergisi 25. Sayı (Ocak-Şubat 1997)

teknoloji transferlerinde yanılgılar görülmektedir. Nitekim mikro-klimanın teknikte kullanım yerleri bu tür örneklerle doludur. İnsanoğlu, asırlardır klima ortamlarına uygun, yaşam koşulları sağlamaya çalışarak, sürdürülebilinir yerleşim bölgelerinde yaşanabilirlik niteliklerini araştırmıştır. Diğer etkenler de dikkate alınarak verilen bu çabanın başındaki iklim şartlarına uygun yerleşimlerde, çevre etmenleri öncelik kazanmıştır. Bu aşamayı yapının oriyantasyonu ve mimari tasarımı izlenmiş, tasarımda zararlı etkenleri azaltan, zorunlu ihtiyaçları sağlayan uygun yapı ve çevre koşulları yöntemlerine "mikro-klima" adı verilmiştir. Dolayısıyla "mikro-klima" yapılaşma ve yapıya dönük mimari tasarım sözcüğü sayılmaktadır. "Mikro-klima" olgusu bütün yönleri ile özgün bilimsel bir tasarım sanatıdır. Yapıların rüzgar, yağmur, kar ve günes ile etkileşimleri doğal havalandırma ve aydınlatma olanakları çevre koşulları dikkate alınarak sağlanır. Yapı teknolojisinde günümüze kadar verilen bu çaba, teknolojinin yardımı ile günümüzde yapay mekanik tesisatının teknolojik gelişimiyle ısıtma, havalandırma, sıhhi tesisat dışında iç hava kalitesi, ısı, rutubet, koku, gürültü önlemleri gibi yapı içi iklimlendirme standartlarına dönüşmüştür. Bu gelişim sonucu yirminci yüzyılda Amerika' lıların "air-conditioning", Avrupa' lıların "klima" ismini verdikleri sanayi dünyada büyük bir sektör durumuna gelmişti r. XX. asrın ilk yarısına kadar yapıda lüks yaşamın simgesi olan klima, asrın ikinci yarısında günümüzün büyük bir kısmını geçirdiğimiz kapalı ortamlar, endüstriyel üretim ve sağlık tesisleri için vazgeçilemez ihtiyaç haline gelmiştir. Bu nedenle tasarımı, üretimi, uygulaması ve işletmesi büyük bir ihtisas gerektiren klima sektöründe, en küçük detaylara inen araştırma ve gelişimler her gün yeni bir buluş ile uygulama yöntemlerini bütün boyutlarıyla gündeme getirmiş bulunmaktadır. Özellikle 197O'1i yıllarda ortaya çıkan petrol krizi sonucu enerji savurganlığını kaldıran, enerji tasarrufunu sağlayan girişimlerin yanısıra yapıda zorunlu sağlık ve hijyenik koşulları çevre uyum kuralları, yaşanabilirlik standartlarında olumlu yeniliklere neden olmuş, sonuçta mimarı tasarımda da olduğu tarzda, mekanik tesisat tasarımında çeşitli mikro-klima sistemleri ortaya çıkmıştır. Bu nedenle günümüzde mekanik tesisat yönünden mikro-klima sistemleri doğal imkanların yanısıra ekonomik, enerji tasarrufu sağl ayan, iç hava kalitesi koşullarına uyan, verimli, ideal konfora yönelik yaşanabilirlik niteliklerini içeren tasarım uygulamaları olarak da tanım lanabilir. Mikro-klima imkanları her ülkenin yaşam koşulları, geçerli standartları klimatolojik verileri ve yerel koşullarına uygun tarzda denenmiş uygulanmış olmakla beraber ileri teknoloji akışında ilk kez Avrupa ülkelerinde özellikle kuzey ülkelerinde başlamıştır. XX. yüzyıla damgasını vurmuş olan Amerikan teknolojisi, üretim enflasyonu içinde enerji ve verimlilik konusunda Avrupa kadar titiz davranmam ış,- tüketiciyi korumaya yönelik kalite konusunda imalatları sınırlamamıştır. Diğer bir deyim ile enerjinin maliyeti ve yetersizliği Avrupa ülkelerinde daha önce hissedilmiş, araştırmalar bu hedefe yönelmiştir. Özellikle bazı yörelerde klima cihazlarının kullanımını kısıtlama çabalarına giren İsveç, Danimarka, Hollanda gibi ülkeler yapılarında sıra ile doğal havalandırma, iç hava kalitesi, enerji geri kazanım sistemlerinin verimliliğine dönüşüm araştırmalarında önemli aşamalar elde etmişler, Avrupa Birliği standartları da bu gelişimi desteklemiş, üretimde ekonomi ve verim lil iğe yönelik değerler ön plana çıkmıştır. Bu yönleri ile "Mikro-klima" sisteminin teknik tanımı aynı mahalde belirli bölümlerin (özel koşullarda) ekonomik klimalandırması olarak kabul edilmelidir. Bu yaklaşım gelişen teknoloji ile hacimlerde hava şartlarını kontrol etmeyi kolaylaştırm ış, buna yönelik buluş ve uygulamalar popüler olmuştur. Dolayısıyla amaç kısmi ısıtma veya soğutma ile enerji ı.asarrufunu sağlamak ve uygulanan sistemlerle iç hava kalitesini ve konforu arttırmak olarak gösterilebilinir. Nitekim, fabrikôlardaki çalışma alanlarının noktasal (spot) klimalandırılması, depo ve garajların gözcü alanlarının münferit havalandırması, ofis binaları ve işyerlerindeki çalışma bölümlerinin havalandırılması, konferans salonları, kongre merkezleri, konser salonları ve benzerlerinde oturulan hacmin zonlanarak kısmi klimatizasyonu bu tür uygulama örnekleri olarak gösterilebilinir. Sistemin en ilgi çekici örneği olarak Johnson-Controls'un ofis çalışma bölümlerinde (work-station) ısı, nem, hava hızı, müzik, ses ve iç hava kalitesini kontrol eden masa kontrol panelli modüler sistemi gösterilebilinir, ancak çok sofistike ve pahalı olan bu yöntemde amaç bir anlamda çalışanların verimi ve konforunun yanısıra firmanın kar marjını arttıran reklama yönelik uygulama olarak kabul edilmekte olup, mikro-klima tanımı yönünden tutarlı sayılmamaktadır. Diğer taraftan, fabrikalarda tezgah başı noktasal havalandırmanın, daha sağlıklı yöntemlerle mahallin genel konforu amaçlı kullanıldığı, ofis binaları ve işyerlerindeki çalışma hücreleri yerine, açık plan ofis sistemlerindeki deplasmanlı klima uygulamaları ile mikro-klima yöntemlerinin özellikle hava akışkanlarından faydalanarak yüksek tavanlı yerlerde büyük enerji tasarrufu elde edildiği, ekonomik ve sağlıklı olduğu anlaşılmaktadır. Deplasmanlı havalandırma sistemlerinde genelde taze hava kullanılarak ısıl yüklerin bir kısmı geleneksel anlamda hesaba katılmamış ve hava debisi düşük tutulmuştur. Hava insana en yakın noktadan üflendiğinden hava hızları küçülmüş, soğutmada üfleme sıcaklıkları 20 °C kadar yükselmiş, ısıtmada da düşük sıcaklıkta tutularak iç kazançlar dikkate alınmıştır. Bu uygulamalarda özel menfezler, otomatik kontrol sistemleri, kontrollü hava akımı, filtrasyon ve sessizlik --------------------TESİSAT DERGİSİ SAVI2S ___________________ ~ 0CAK-ŞUBAT'97

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=