Tesisat Dergisi 22. Sayı (Temmuz-Ağustos 1996)

Resim 9 : Kılıç Balığı ve Balerin bedenin yavaşlığı, bu kadar uzun bir süre olduğunu düşündürdü belki de, bilemiyorum. Dansa kaldırdığı üç kişiden biri ben oluyorum. Zatan ramazan davulunu duysam içimden oynamak gelir. Davete gerek yok. Onun bale yaptığına eminim, benimkisi de kı lıç balığının sırık atlaması olsa gerek. Masadan danseden hanıma olan alkışları, ben kendime biçiyor, yerime oturuyorudı. Arak'a ve baleye devam. Çok mutluyum. Ama bir daha Mısır'da hiç oynamayacağım. Neden mi? Bir gece sonra Nil'de gezerken dansözü bile durdurtup, kendini seyrettiren Herkül gibi bir Arap gencinin, o ince ama kadınımsı olmayan, bir akşam önceki dansözün erkek partneri gibiymişçesine dansını seyrettikten sonra, bir daha asla. Odal arımızdayız. Yorulan, bedenlerimizden çok gördüklerimizi hala kaydetmeye çalışan beyinlerimiz. Ertesi gün, sabah saat I O civarında, Resim 10 : Toplantı MNG'nin bürosuna gidiyoruz. Türk Büyükelçiliğine yakın. Şantiye civarında. Nil'e dik çıkan bir ara sokakta, bir apartman katı. Kapıda çok güzel Türkçe konuşan bir Amerikalı hanımla, Patricia ile tanışıyoruz. Üzerindeki yakasız tshirt'ün üzerinde "Ben turist deği Iim, burada yaşıyorum" yazıyor. Apartman girişinin bulunduğu sokaktaki çocuklu kara çarşaflı dilenci kadın İngilizce biliyorsa, sorun yok gibi: Kahireli diye koluna yakasına yapışmıyordur. Apartmanın her tarafı masalarla, bilgisayarlarla dolu. Projelerin bir kısmını burada bir kısmını Ankara'da yapıyorl armış. Modem ile Ankara'dan aktarılan projeler telefon hatlarını o kadar işgal etmiş ki, Mısırlı yetkililer, telefonlar neden bu kadar çalışıyor, diye kontrol etmişler. Mustafa ile koordinatör Cebağı Bey'in müşterek kullandıkları ofisteki toplantı masasındayız. Bize proje hakkında bilgi veriyorlar. Çaylarımızı içerken konuşuyoruz, konuşuyoruz. Tesisatta ülkemiz ürünlerini kullanıp kullanmadıklarını soruyorum, Mustafa'ya. Hayır, diyor. Fiyat ve öncelikli olarak kaliteyi ürünlerimizin sorunu olarak görüyor. Bu projede mühendisliğimizin düşünsel ürünlerinin dünya standard larında olduğunu görüyorum. Ama, projeyi tamamlayacak fiziksel ürünlerimizin henüz Dünya ile yarışacak düzeyde olmadığını, en azından böylesine büyük ve prestij Ii uygulamalarda kullanma iznini verecek gönül rahatlığını TESiSAT DERGiSi SAYI 22 yaratamadıklarını hissediyorum. Yine sanıyorum ki, mühendislerimiz bu alanda da çok iyi ve güvenilir imalat yapabilecek düzeydeler. Bunu başarmalıyız. Ofisten çıkıp değişik renkli baretlerin dolaştığı şantiyeye mavi-tesisatçıbaretlerimizle giriyoruz. Alt kattaki tesisat hacimlerini gezmeye başlıyoruz. Yarı karanlık hacimlerde gezinirken, bir el "merhaba hocam" diye uzanıyor. İsmini hatırlamıyorum, ama baretinin altındaki yüzü, elektrabiyolojik <lata bankasında kayıtlı. Dokuz Eylül Üniversitesi Makina Mühendisliği Bölümünden bir genç mühendis, Mehmet OKUTAN ile Resim 11 : Hoca ve Öğrencisi birlikte, Gizza projesinde çalışıyor. Gururlanıyorum. Hele buradaki başarısını, öğrettiklerimiz sayesinde elde ettiğini söyleyince çok seviniyorum. İltifat, gerçeği yansıtmasa da hoşa gidiyor. Teşekkür ederim genç meslektaşım. Seninle bir fotoğraf çektirebilir miyiz? Şantiyede ilk durağımız, alt kattaki tes isatçıların ofisi. Hepsi genç Türk mühendisleriyle, formenlerle merhabalaşıyoruz. Aralarında genç bir hanım tesisatçımız da var. Eşiyle bu projede çalışıyorlar. Birgün, Yeşil köy havaalanında

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=