Tesisat Dergisi 22. Sayı (Temmuz-Ağustos 1996)

~------.. ·------- -------·---------.. --··-·-··············---·-···· ....... ·--··-···-·· .... -·-~ -~ni~ gezi Çizim 1_Piramit cD , Paccidi'ye göre "Proportio Divina", Kepler'e göre "Sectio Divina" Leonardo Da Vinci'ye göre "Secto Aurea". Bir başka ismi "altın sayı". Nerede? Heredot'a göre ismi Keops, Diodre'a göre Arnıeos, Eratosthene'e göre Kaophis olan piramitte ölçülen a/b = cD oranı l .6 l 8'e eşit. İlginç bir eşitlik bu cD2 - cD- 1 = O. 4,2 = fl-1 +s = 2++1 tı" = 34>+ 2 .5 = 5++3 t,• - B++S 1,2,3 ,5,8, 13,21,34,55,89.............. Fibonaci sayıları . Her terim kendinden önceki iki terimin toplamına eşit. Taban kenarının çevresi, yarıçapı h'ya eşit olan daire çevresine eşit: blh = -,;/4 (blh/= 1 /~2 T = 3_ 1416 Mısırlı rah ipler rr sayısını da biliyorlar. tg9=bla= 11+ tg w = bl (2)°"5 tg0+ tg~= 2.71B=e "Dördüncü Sülale Mısırlıları cD ve rr'yi bildikleri gibi e sayısını da mı tanıyorl ardı suali akl a geliyor( 1)" 2.600.000 tane, ağırlıkları 2 ile 70 ton arasında değişen taşlar. Toplamları 2.5 milyon metreküp, ağı rlıklarının toplamı 6 milyon ton. Ayasofya kubbesinden 89 metre daha yüksek, 138.3 metre. Notlar, notlar, notlar. Hazırlanıyorum. Meslektaşları ma ve öğrenci kardeşl erime Keops'u anlatacağım. -Bizi Mısır'a davet etsene. - Olur Abi, diyor, ağabeyimiz Celal OKUTAN'a, Eşrefpaşalı Karşıyaka Lisesi Karşıyaka Sporlu Mustafa ÖZKAYA. Süleyman ne düşünüyor bilemiyorum. Benim içim içime sığmıyor. cD'yi de, rr'yi de, e'yi de göreceğim. Biz birbirimizi "bir dakikada" bulmuşuz. Biz öyle şaka da olsa olur" demeyiz. Demeyiz değil mi Mustafa? Mustafa olur olmaz "olur" demez. Hem bu piramitlerde bir şey var canım. Ben Deniken'den esinlenip matematik modelleme yapmayı düşünürken işte uçaktayım. Notlarımı Celal Ağabeye, Süleyman'a anlatıyorum. Sigara içilen yerde, yanyana, koridorun iki yakasında oturuyoruz. Mısırlılar da Celal Ağabey gibi tütün içiyorlar mı diye düşünüyorum. Yok yok, tütün yeni bir şey olmalı. Türk Hava Yolları'nı bugün daha çok seviyorum. Beni cD'ye, rr'ye, e'ye götürüyor. Şarapları çok güzel. Bir tane kendim için, bir tane Mustafa için içiyorum. cD,rr ve e alkolü beynime sokmuyor, sarhoş olamıyorum. Genç bir İstanbul'lu kuyumcu ustası ile sohbet ediyoruz. Kahire'de bir altın atölyesinde çal ışan üç Türk ustadan biri. Hafif çakı rkeyif, bize Kahire'yi anlatıyor. Yaşamından, kazandığından mutlu gibi. Ama birgün mutlaka dönecek. Mısır'a giriş formunu onun için dolduruyorum. Birşeye ihtiyacın olursa bana telefon et, ne olursa yaparım, diyor. Gecenin ortasında Kahire'ye iniyoruz. Pasaport kuyruğunda beklerken, onu kaybediyorum. Bizi kapıda bekliyorlar. Kucaklaşıyoruz. Dostların kucaklaşması, bir de baba oğulun. Celal ağabey oğluna, Mehrnet'e sarı lıyor. Mak. Yük. Müh. Mehmet OKUTAN Mısır'da, Gizza First Residence Projesi'nde çalışıyor. Celal TESİSAT DERGiSİ SAYI 22 •I, Ağabey'in oğlu, Mustafa'nın yeğeni! Arabayla kalacağımız otele doğru giderken yoldan etkileniyorum. Gel iş gidişi ayrı, çok geniş bir cadde. Enver Sedat bu caddede vurulmuş. Civarında gecekondular yok. Gecenin ışıkları altında, siz güzel bir şehire gidiyorsunuz, diyor. İstemeden Ankara ile karşı !aştırıyoruz. Biraz kokulu bir lobide, odalarımızın anahtarlarını alıyoruz. Bu arada pasaportlarımızın bir günlük tutsaklığı başlıyor. Polise kayıt için gidiyormuş. Yarın alacağız. Ya kaybolursa diye düşünüyorum, ama telaşlanmıyorum: Nasıl olsa Mustafa burada. Sabah kokunun kaynağını keşfediyorum. Sheraton Cairo'nun 11 adet lokantas ından 24 saat açık biri. İsmini (unuttum) telaffuzum çok garip olmalı ki kimse ne dediğimi anlamıyor. Kafamdan "Halil'in Gülü" diye tercüme ettiğimi hatırlıyorum. Çok alımlı iki bayamn (üç gün içinde sadece üç tane alıml ı bayan gördüm) ve arkadaşlarının yanındaki masada buluşuyoruz. Alımlı bayanın kahkahaları, Keops'u göreceğim i zin sevincini arttırıyor. İşte yoldayız. Nil'in hemen kenarından güneye gidiyoruz. Türk Büyükelçil iğinin, MNG'nin ofisinin ve inşaatının yanından geçiyoruz. Önce Sakkarah'a gideceğiz. Yolun solundaki,Nil ile aramı zdaki duvar dikkatimi çekiyor. S laytları mııı arasında yerini alıyor. Bizi Nil'den ayıran Çin Seddi gibi bir duvar. Nil'i bu yoldan geçenler, bu yolu duvarın dışındakiler, görmesin der gibi. Kimbilir, belki de Nil herzaman görülmemeli! Misafirlerini gezdirdiği zamanlar dışında gezmeye vakit bulamayan Mustafa, birkez yolu şaş ırıyor. Şaşırdığı sokaklarda, havaalanı yolunun bende yarattı ğı izlenimlerin düş kırıklığına uğruyorum. Gün ışığı çok acımasız. Ahmet Haşim'in gecenin getirdiği güzellikler üzerine bir yazısı aklıma geliyor. Keşke Kahire'de hep gece olsa. Yeşi I bitiyor çöl başlıyor. Çölde, Sakkarah.

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=