Tesisat Dergisi 21. Sayı (Mayıs-Haziran 1996)

-----------------(PANEL>- artışında 49, yaşam uzunluğunda 101., okur-yazar oranında 57 ., bebek ölümlerinde 4. , ortaöğrerimde 78., ilköğretimde 51., iş glicünde kadının payı açısından 54., kişi başına elektrik üretiminde ise 54.' yüz. Komşu ülkelerimiz arasında dış borçları en yüksek olan ülke biziz. Kişi başına dBüuşl ge na r igs teal inr vde aİ ğr aı lnı 'md aı nn ds oa nYr augneal inyi os traunz ,. Büyüme ve gelişme hızını aynı nıtarsak Yunanistan', ancak 2054 yılında yakalayabiliyoruz. Bu nedenle Avrupa Birliği'nin etkilerine hazırlıklı olmamız gerekiyor. Bir çok kuruluşumuz küçük aile sermaye kuruluşudur. Bunlar, imalaclarını ortak pazarda sarmakta zorlanacaklar ve i.icrerleri düşürmek durumunda kalacaklar. Aile şirketleri mutlaka batmaya mahkum. Bunu değerlendirmemiz lazım. Bu nedenle birleşmemiz gerekiyor. Bir avantajımız var. Yapılan araşrırmalara göre Türk milleri en iyi dayanışmayı oluşnıran, en körü durumda en iyiyi üreten, fcdekarlık yapan, özellikle aile birlikleri dağılmamış bir ülke olarak görünüyor. Ben tesisat sektörü için olumsuz bir durum görmüyorum. Çünkü resisac sektörü l 950'den 1 995 'e kadar özellikle 1982 'den iribaren çok gelişmiş bir sektör. 40.000 makina mühendisi içinde 18.000'i bu sekrörde faaliyet gösreriyor. Bu gelişme içerisinde Hollanda, Danimarka, Norveç ve hana İsveç ile yarışacak durumdayız. Prof. Dr. Nuri SARYAL: Teşekkür ederiz sayın OKUTAN. Sözü KTÜ Makina Mühendisliği Bölüm Başkanı Sayın Prof. Dr. Teoman AYHAN'a vermek istiyorum. Prof. Dr. Teoman AYHAN: Teşekkür ederim. Çok eski rnrihlerden beri insanoğlunun gereksinimi olan su 1890 yıllarında ABD'de yapılan soğucucu makina tarafından ele alınmıştır. 1894 'te soğurma makinası olarak anılan makinalar 1914 yılında tüm dünyada 200 adedi buluyor. 1951 yı lında ülkemizde soğutma teknolojisinin kullanıldığını, evlere buzdolabının girdiğini, buz ürerildiğini ve teknolojide soğuk sisremlerin kulanıldığını görüyoruz. Dlinyada soğurma ve iklimlendirme konusunda yapılan çalışmalar 1938 'dan 1996 yılına kadar çok hızlı bir ilerleme gösrermiş. Günümüzde yapılarda, sanayi sitelerinde, askeri depolarda, kimyasal maddelerin bulunduğu fabrikalarda havalandırma ve iklimlendirme büyük önem taşımakta. Özellikle gıda sektöründeki depolamacılık gözönüne alınırsa iklimlendirme ve soğmmanın önemi kendiliğinden ortaya çıkar. Günümüzde yüksek binaların giderek arttığını görüyoruz. Bmada iç hava mekanının temizlenmesi gündeme geliyor. Dolayısıyla klima ve TESiSAT DERGİSi SAY! 21 iklimlendirme sektörü bu şekilde gelişecektir. Ülkelerin medeniyet seviyesinin kişi başına düşen elektrik sarfiyarı ile ölçüldüğünü biliyoruz. Türkiye'de potansiyeli bulunan iklimlendirme ve soğutma teknolojisinin gelişiminde enerji sektörü bizi gelecekte dar boğaza götürecek. 1995 yılından itibaren Cumhurbaşkanımız sayın Süleyman DEMİREL'in korumaları altında yapılan "Sanayi ve Üniversite İşbirliği" toplantılarında yerli firmaların temsilcileri ve bilim adamları sanayiüniversite işbirliğinin zamaııın akışına bırakılması gerektiği görüşüne vardılar. Sanayici ihtiyaç duyduğu an üniversiteye yaklaşır dendi. Buna göre sanayicinin dış ülkelerle yapmış olduğu patene anlaşmaları ve bunların fazlalığı Ti.irk firmalarının kendi ARGE'lerini kmmaya itmiştir. Böylece klima ve iklimlendirme sektörü daha çok gelişecektir. Sayın ATAUZ, gümrük birliğinden sonra üniversite eğitiminde düzenlemelere gidilmesi gerektiğine değindi . Buna katılıyorum. Şu anda Soğutmaİklimlendirme Meslek Yüksekokulu eğitim programlarının seviyesi düşüktür. Ülkemizde Dünya Planlama Teşkilacı'nın yardımlarıyla kurulan Meslek Yüksekokulları 'nda İklimlendirme ve Soğucma programları var. Okulda yetişen elemanlar ara işler için uygundur ama kalitelerinin arttırılması gerekmektedir. Üniversiteler de kendi AR-GE'lerini kurmalıdır. Çukurova Üniversitesi bunu kendi bünyesinde gerçekleştirdi. SİMER, amaca uygun çalışma yapmaktadır. Sanayicinin problemleri de bu yolla üniversitede çözülmüş olur. Ancak çözüm sanayiciye en kısa zamanda getirilmelidir. Eğitim yönetmeliklerinde sanayi programlarının kişiye verdiği maddi desteğin sınırlanmış olduğunu görüyoruz. Bir hocamız döner sermaye işiyle AR-GE'ye girdiği zaman eline geçen veri !er çok azalmakta ve kend isini çalışmaya yoğunlaştıcamamakcadır. Prof.Dı:.Nuri SARYAL: Teşekkür ederiz sayın AYHAN. devam edecek...

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=