Tesisat Dergisi 199. Sayı (Temmuz 2012)

GÖRÜNÜM 18 Tesisat Dergisi Sayı 199 - Temmuz 2012 ve bilgilerini meslekte geçirdikleri süreye endeks- leme çabasına girmektedirler. Bu durum, doğu kültürlerine mahsus “büyüklerin her alanda her şeyi bilen” ataerkillik anlayışı ile birleştiğinde, gençlerin kendilerine olan güvensizliğine yol aç- makta, toplumun çağdaş dinamizme ulaşmasını zorlaştırabilmektedir. Bu kabuğun parçalanması; bilgi toplumuna yönelik gelişimin sağlanarak, bilimsel kriterlere bağlanması ve kalıcı deneyime saygının korunmasıyla mümkündür. 20. asırda batı ülkeleri ve Amerika, bilim ve teknolojiye damgasını vurmuş, her alandaki gelişimde lokomotif olmuştur. Bu gelişim, yaşanmış asırların bir birikimidir. 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren, nükleer enerjinin keşfi, uzay araştırmalarının başlaması, enfor- masyon teknolojilerinin gelişmesi ve nihayet genetik mühendisliğindeki inanılmaz ilerlemeler, 21. yüzyılın başında insanlığı hiç olmadığı kadar güçlendirmiştir. Son 10 senedir dünyada özel- likle liberal toplumların iletişiminin ve ekonomik bağlarının artması, dünyayı popüler tabiri ile “köy” haline getirmiş, ilerlemelerin doğal olarak tüm insanlık tarafından anında paylaşılması ve ortak değerlendirilmesini zorunlu kılmıştır. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ve projelerin büyüyen ölçekleri, yapılacak işlerde birçok meslek dalının ortak hizmetine ihtiyacı artmıştır. Hatta bu ortak hizmet gereksinimi projelerin her birinde birbirinden farklı, esnek ekiplerin oluşturulmasını gerektirmiştir. Bu durumda, meslek ayrımları ile projeye özel sorumlulukların belirlenmesi, bir yirmi sene öncesinden daha farklı anlayış ve sorumluluk içermektedir. Bu nedenle araştırma, tasarım ve müşavirlik işle- rinde profesyonel uzmanlık, projelerde üretim sorumluluğu ve yapabilirlik gibi nitelikler ön plana çıkmaktadır. Diğer yandan, bir kerede kazanılan süresiz yetki olanakları ise anlamını yitirmiştir. Eğitimde kazanılan bilgiler ve alınan diploma, sadece altyapıyı tariflemekte olup, esas olan meslekte ve o işteki gerçek deneyim ve güncellik olmaktadır. Günümüz teknik hizmetlerinde aranan deneyim, ihtisas konusunda benzer işler ve kapsamları ile değerlendirilmektedir. Deneyimin niteliği; üretimdeki başarı ile kanıtlanır. Deneyim hiçbir şekilde meslekte geçirilen süreye, diploma tarihi- ne, genel çalışma süresine bağlanamaz. Aksine, değerlendirmede günümüz ihtisas alanlarındaki üretime bağlı uzmanlık aranır. Uzmanlığın ise yönetmelikler ile bir kerede belgelenmesi ve sınır- lanması, son derece zor ve dejenere edilebilecek olması açısından da sakıncalıdır. Türk toplumu, tarihi gelişiminde batının karanlık ve aydınlık devirlerini yaşamamış, sanayi dev- rimini geçirmemiş, buna bağlı sosyal ve kültürel krizleri tecrübe etmemiştir. Ülkemiz Cumhuriyetin kuruluşu ile yapılan reformlar ışığında, özellikle 1950 sonrasında hızlı fakat, dengesiz gelişmiştir. Türkiye; modern ve geri kalmış kesimleri, zengin ve fakir sınıfları ile “bilgi toplumu” düzeyine ulaşamamış bir görünümdedir. Ancak 1950-1960 dönemindeki gelişiminde, mühendislik sektörü altın devrimini yaşamış, devlet gerçekten çok nitelikli, güçlü ve genç bir mühendis ve mimar ordusu yetiştirmiş, bunlara mesleklerinin ilk yıllarında büyük sorumluluklar yüklemiş ve kolay nasip olmayacak deneyimler kazanmalarını sağlamıştır. Bu yapılanmada ağır teknik görevlerde bulunmaları, karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmek zorunda kalmaları, onları 60’lı yılların güçlü ve deneyimli mü- hendislik kesimi haline getirmiştir. Bu grubun devletteki deneyimleri ve kendilerine güveni, serbest sektörde de başarılı olmalarını sağ- lamış, genellikle meslek içi eğitimden kopmuş olmalarına rağmen uzun yıllar güçlerini ve etkilerini koruma imkanı vermiştir. Ancak zaman geçtikçe, özellikle eğitim sisteminin yetersiz kaynakları, yanlış yaklaşımları, kendini yenilemekte geç kalışı, yeni gelen mühendislik kadrolarının bir şanssızlığı haline gelmiştir. 21. yüzyılın bilişim teknolojisi ile yeni bir dönem başlamıştır. Küreselleşen dünyamızda, Amerika, Çin ve Japonya gibi ileri ülkeleri yakalama çabasın- da olan AvrupaBirliği’ni takip eden ve kendisine bir yer açmaya çalışan gelişmekte olan ülkeler, büyük sorunlarla karşı karşıyadır. Bilgiye ulaşmakta, onu kullanmakta ve hatta en önemlisi onu üretmekte geç kalmak, hem ekonomik hem de politik olarak güçsüzleşmek olacaktır. Bunun için gerekli sosyal ve kültürel önlemlerin alınması, teknolojinin eğitime, hizmet sektörüne ve sosyal yaşama entegrasyonunun temini, dünyadaki hızlı gelişime paralelliğin sağlanabilmesi zorunlu olmaktadır. Bu anlamda tanımların, kavramların ve yaptırım- ların farklı boyutlar kazanacağı dikkate alındığı takdirde, mühendislik hizmetlerinin benzer iş deneyimlerine endeksli olacağı görülür. Bireysel niteliklerin öne çıkacağı, ekip üretiminin sorumlu- luk içinde yapılacağı bu dönemde, yakın zaman- daki benzer deneyimler öne çıkacak, kurumsal hizmetler ve hatta kurumsal kültürler önem kazanacaktır. Bu durumda, geçmiş dönemlerin sıradan mühendislik hizmetlerinin değer kaybına uğradığı ortadadır. Bu sıradanlıktan kurtulmak, eğitimde temel bilgileri kullanma yetisinin artırıl- ması, meslek içi eğitimin sürekliliği, teknolojideki yeniliklerin takibi ile mümkün gözükmektedir. Ülkemize has ustalara saygı kavramını, genç ve çağdaş kadrolar için bir engel olmaktan çıkarıp; onları destekleyen, kendi deneyimleri ile güç katan ve hatta batı ülkelerinde belki de eksikliği duyulan yapıcı bir sosyo-kültürel eleman haline getirmek gerekir. Avrupa Birliği’ne giriş çabalarımız içinde yer alan, yeniden yapılanma ve mevzuata uyum yaklaşımlarının başarısı, hizmet sektöründe öncelikle yapabilirlik ile başlamalıdır. Bu amaçla kişinin kendi eğitimine katkısı öncelik kazan- mıştır. Hizmet, kişinin en iyi bildiği ve başarılı olduğu alanda yapılmalıdır. Unvan, paye, yetki korumasında süre gelen hizmetlerin, küresel ortamda pek geçerli olmayacağı şimdiden anlaşılmaktadır. Ustaların gıpta ile baktığı 21. yüzyılda gençlerin, bu deneyim mirasına sahip çıkması çok faydalı olacaktır. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler ve projelerin büyüyen ölçekleri, yapılacak işlerde birçok mes- lek dalının ortak hizmetine ihtiyacı artmıştır. Hatta bu ortak hizmet gereksinimi projelerin her birinde birbirinden farklı, esnek ekiplerin oluştu- rulmasını gerektirmiştir. “ C M Y CM MY CY CMY K

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=