Tesisat Dergisi 193. Sayı (Ocak 2012)
SÖYLEŞİ 87 Tesisat Dergisi Sayı 193 - Ocak 2012 buldum. Ama belki il il daha ayrıntılı yapılması lazım. Onun için bu hesabın kalkınma ajansında yapılması gerekiyor. Üç aşağı beş yukarı bütün ülkelerde bu ortalama çıkartılabiliyor. Binaların enerjisinin yüzde 60’ı ısıya giden harcama, en- düstriyel proseslerde de öyle. Bu ısıyı doğrudan güneşten kullanmak çok fizibl. Zaten kışın eneji kullanımının hibrit olması gerekiyor. “Türkiye’de yeni binaların çatıları artık 45 derece” Belli bir enerji için belli bir yüzey kullanma ihtiyacı var, bu ürünü kullandığımızda metrekare başına 700 W ısı elde edebileceğiz. Yeni çıkan kanuna göre çatıların 45 derece eğimli olması gerekiyor. Türkiye’de yeni binaların çatıları artık 45 derece. Bunun açı sebebi güneş enerjisini alabilmesi için. Yeni binalarda teras olursa daha estetikten uzak, taşıyıcı destekler koymak lazım. “Enerjide ‘5 E’ önemli” Öğrencilere, enerjide 5 E’nin çok önemli olduğu- nu söylüyorum. Bunlar; enerji, ekonomi, ekoloji, etik ve estetik. Yani şöyle bakınca çatılarda çirkin görüntüler, rengarenk bidonlar var, böyle olmaması gerekiyor. Ucuz olduğu için bunu halkımız tercih ediyor ancak kollektörün estetik bir şekilde ve çatı penceresi görünümünde çatıya yerleştirilmesi, sıcak suyun ise alt katta bir boylerde toplanması lazım. Boylerin de hibrit ısı sistemine sahip olması gerekir böylece kışın da güneş enerjisinden elde edilen ısıdan yarar- lanacak şekilde kollektör kullanılması gerekiyor. Özellikle villa tipi evler için böyle yerleşimler çok yararlı olacaktır. Onundışındabuprojede,MarmaraÜniversitesi’nde eşimin çalıştığı bölümle ortaklaşa bir yaşam döngüsü hesabı yaptık. Bu Türkiye’de hiç yapıl- mayan bir çalışma. Buna Life Cycle Assessment deniyor. Avrupa’da piyasaya bir ürün sunduğu- nuzda bunun yaşam döngüsünün de yapılması gerekiyor. Yaşam döngüsü nedir? O ürününü beşikten mezara kadar kullandığı her çeşit malzemenin harcadığı enerjinin, yaptığı kar- bondioksit salınımının hesaplanması ve çevreye verdiği zararın ortaya çıkması. Tabi yenilenebilir enerji temiz bir enerji, emisyon yapmıyor ama her şeyin üretiminde çevreye verilen bir kirlilik söz konusudur. Bu kirliliğin açık olarak hesap- lanması, üretimden önce yapılması, üretim stratejilerini belirlemek açısından son derece önemlidir. Biz bu hesapları yaptık. Enerji geri dönüşüm süresini hesapladık. Bunu yaparken polipropilen banyo kullanıyoruz. Polipropilenin harcadığı enerjiyi, simülasyon programlarında hesaplıyoruz. Burada ulaşımbile hesaba katılıyor. Enerji geri dönüşüm süresini 3.8 gün/m² olarak hesapladık. Yani yüzey 3.8 gün içinde kazandığı enerjiyle bütün bu üretimde harcadığı enerjiyi geri kazanıyor. Çünkü bizimprosesimiz az enerji tüke- ten bir proses. Aynı enerjiyi kömürden alırsak ne kadar, doğalgazdan alırsak ne kadar oluyor diye ayırmak gerekiyor. Aynı zamanda karbondioksit salınımını hesaplayıp karşılaştırınca prosesin avantajı ortaya çıkıyor. “Ürünümüzün ömrü 25 yıl” Ayrıca karbondioksit geri kazanma süreci de düşük çıktı. Bu da bizim için güzel bir sonuç. Onun dışında proseste en çok enerji harcayan şey bakır. Çünkü biz bakır şeritler üzerine kaplama yapıyoruz. Bakırın madenden çıkıp, şerit haline getirilmesi, preslenmesi vs. çok enerji harcayan yöntemler, onları da hesapladık. Dolayısıyla yapılması gereken şey; diyelim ki çatınızda 20-25 yıl bu kolektörü tuttunuz, ve sonunda atacaksınız ve bunların geri toplanması lazım. Çünkü aslında çatınızda tuttuğunuz altın gibi bir şey. Metallerin de borsası var. Sonuçta bu bakırın yüzeyi ince bir kaplama. O kaplama sıyrılabiliyor, temizlenebiliyor ve geri kazanılabiliyor. Bunları da hesapladık. Bir de bu ürünümüzün 25 yıl ömrü olduğunu sertifiye ettirdik. Biz üniversite hocasıyız, ben kendimi sertifiye etmek isteme- dim. İsviçre’de Rapperswill Güneş Enstitüsü’ne örnekler yolladık. Onlar termal dayanıklılık testleri yaptılar. 509 saat 280 derecede tuttular ve yüzeylerin optik özelliklerini yani soğurma ve emisyon katsayılarının değişmesinin standart sapmasının binde birden az olduğunu gördüler ve bana bir sertifika verdiler. Kaliteyi de böylece kanıtlamış olduk. Ayrıca kaplamanın yapışma testi ISO standartlarına göre kontrol edilmiş ve yapışmanın çok iyi olduğu kanıtlanmıştır. “Teknoloji dalında ödüle layık görülmek mutluluk verici” Elginkan Vakfı üç ana amaç üzerine kurulmuş- tur. Birincisi Türk kültürünü, Türk dilini, Türk örf ve adetlerini, manevi değerlerimizi araştırmak, araştırmaları desteklemek ve tanıtmak; ikincisi bilim ve teknoloji alanındaki faaliyetlere destek olmak; üçüncüsü de ülkenin vasıflı iş gücü is- tihdamını artırmak için mesleki okullar kurmak ve işletmektir. Bunların birinci ve ikincisini gerçekleştirme yolundaki adımlarımızdan biri de “Türk Kültürünü Araştırma ve Teknoloji Ödülleri” yarışması idi. Bu yarışma Nisan ayında başlatılıyor ve Türkiye’nin çok seçkin kurumlarından aday talebinde bulunuluyor. On- lar da 31 Ağustos akşamına kadar bu adayları çalışmalarıyla birlikte bizlere bildiriyorlar. Çok üstün nitelikli profesörlerden oluşan jürimizde iki ay boyunca bu çalışmaları inceliyor ve iki toplantı sonucunda bu çalışmaların birincisini veya birincilerini belirliyorlar. Bu sene de bunu harfiyen yerine getirdik. “Teknoloji” dalında Prof. Dr. Figen Kadırgan’ı “Türk Kültürü” dalında da Ali Akyıldız, İsmail Erünsal, Yücel Feyzioğlu ve Nevzat Köseoğlu’nu bu ödüle layık gördüler. “İnovasyonda dünyanın 69. ülkesiyiz” Bu yarışmalara 2006’dan bu yana devam ediyo- ruz. Bunun dışında, dört üniversitedeki teknoloji yarışmalarının ana sponsoru olmak gibi tekno- loji konusunda da çalışmalarımız var. Geçtiğimiz günlerde yapılan KALDER Kongresi’nde çarpıcı bir çok rakam verildi. Türkiye’nin dünyada 17. en büyük ekonomi olduğunu herkes söylüyor o tamam ama inovasyonda da 69.’ymuşuz. Bu ikisi arasında hiçbir ülkede olmayan korkunç bir uçurum var. Yani demek ki bu 17’nin altı boş. Çünkü inovasyon birden bire olacak bir şey değil. O yüzden bu rakam bana çok ilginç geldi. 69 birden bire aşağıya çekilmiyor. Yine şaşırdığım bir rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum. Dünyanın en iyi 500 üniversitesinden ikisi Singapur’daymış. Bu, 10’da 2’si anlamına geliyor ve bunu son 10 senede Ar-Ge yatırımla- rıyla başarmışlar. Biz teknolojide kötü müyüz? Hayır değiliz ama 69, 17 çok çarpıcı rakamlar. Bizim Ar-Ge harcamalarımız Türkiye’nin yüzde 0,3’müş. Bu ancak 2’ye çıkarsa gelişmiş ülke- lere yaklaşabilecekmişiz. Son olarak ödül töreni için seçilen salon bir üniversite anfisi şeklinde değil, çok samimi bir komplekstir. Sohbet edelim istiyoruz. Buradan ödül alan herkesi (haddim olmayarak) kutluyorum. Prof. Dr. Figen Kadırgan , Elginkan Vakfı Başkanı İlhan Üttü
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=