Tesisat Dergisi 190. Sayı (Ekim 2011)

205 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 22 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 + GÜNCEL Enerjinin Geleceği Küresel Ölçekte Gündeme Taşındı Yapılan simülasyon ile gelecek 10 yılda Türkiye’nin çevresinde enerji bağlamında orta- ya çıkabilecek ana eğilimlerin tespit edilmesi, enerji alanında ortaya çıkabilecek sorun ve darboğazların tahmin edilmesine yardımcı ol- ması, enerjinin küresel ve bölgesel barış ve re- fahıdestekleyenbirunsurolması için işbirliğine dayalı davranış şekillerinin öne çıkarılması, iş dünyası ve akademi başta olmak üzere kamu- oyu nezdinde enerji güvenliğinin kazan-kazan senaryoları ilegeliştirilebileceğininvurgulanma- sı amaçlandı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı ÜmitBoyner ve Enerji ve TabiiKaynaklarBa - kanı Taner Yıldız tarafından açılış konuşması yapılan toplantıya Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan TÜSİAD Yönetim Kurulu BaşkanıÜmit Boyner enerji- nin küresel ve bölgesel barış ile refahı destek- leyen bir unsur olabilmesi için işbirliğine dayalı davranış şekillerinin öne çıkarılması gerektiğini belirterek şunları ifade etti: “Buradaasıl önem- li olan, enerji güvenliği denilince akla ilk gelen bölgelerde bulunan kritik ülkelerin varsayımsal koşullar altında nasıl kararlar alabilecekleri ko- nusundabir fikireldeetmek;ulusalçıkarlarınen üst düzeyde savunulmasının gelişmeleri nereye götüreceğini görmek; ortak aklın ve işbirliğinin oluşturulması içinuygun koşullarınındoğupdo- ğamayacağını izlemektir.” Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) 6 Ekim’de “Küresel Enerji Stratejileri Simülasyonu: Türkiye’nin Gelecek 10 Yılı” adlı bir toplantı düzenledi. Jeopolitik analiz kuruluşu STRATFOR koordinasyonunda düzenlenen toplantı Haliç Kongre Merkezi’nde yapıldı.Ülkelerinin karar alıcı rolüne bürünen Türkiye, ABD,Rusya,Gürcistan, Azerbaycan, Almanya, İran, Irak ve SuudiArabistan’dan gelen enerjiuzmanları kendilerine sunulanbaşlangıç senaryosundan yola çıkarakmuhtemelbir enerji krizi karşısında nasıl bir davranışta bulunacaklarını gösteren bir simülasyon sergilediler. “Enönemligündemmaddelerindenbirisi enerjigüvenliğidir” Açılış konuşmacılarından Enerji ve Tabii Kay - naklarBakanı Taner Yıldız teknoloji alanındaki yeni gelişmelerin umut verici, ancak enerji ihti- yacınıveülkelerinbüyümesinikarşılayacak ticari olgunluktan henüz uzak olduğunu söyleyerek sözlerine şöyle devam etti: “Enerji topyekün kal- kınmayıhızlandırıcıözelliği ile1970’liyıllardaya- şanan petrol krizleri sonrasındaki dönemde tüm dünya ülkelerinin gündemini ağırlıklı olarak işgal etti.Bu krizlerden sonra enerji, özellikle kaynak- ları kıt,ülke talebini ithalatla karşılamak zorunda olan ülkeler için çok daha stratejik bir öneme sahip.Yaşananekonomikkrizenerjipiyasalarının zor günler geçirmesine neden oldu.Küresel eko- nominin yenilenme hızı gelecek yıllardaki enerji tahminlerindebelirleyiciunsurolacak”dedi. “Elektrik ve enerji kaynakları bir para - dokstur” Türkiye’nin,2023 yılıhedeflerindehemenhemen bulunduğu ortamın tam iki katını oluşturacak bir yapıyıöngördüklerinibelirtenYıldız,bukapsamda Nabucco gibi büyük enerji projelerinin geliştiril- mesinin büyük önem taşıdığını, ülke olarak bu projeleri fayda/maliyetanalizininötesindestrate- jikprojelerolarakdagördüklerinisöyledi. Gelişen, büyüyen ülkelerde içinde bulunulan konjonktürde nükleer santrallerle alakalı görüş farklılıkları doğduğuna değinen Yıldız, şunları Enerji veTabiiKaynaklarBakanıTaner Yıldız ve TÜSİAD YönetimKuruluBaşkanıÜmitBoyner 24 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 GÜNCEL ifade etti:” Ancak dünyanın yenilenebilir enerji kaynaklarının arz miktarları, nükleer kapasite- ler ve fosil kaynakları göz önüne aldığınızda, bu kaçınılmaz bazı kararları doğurmaktadır.Nükleer güç santrallerinin yapımı aynı zamanda ulusla- rarası ilişkilerinde önemlibir konubaşlığıdır.Hal böyle olunca, serbestleşen ekonomilerin aslında hesaplaşması gerekenbirnokta vardır.Her stra- tejik proje fizibıl olmayabilir ama buna rağmen gerçekleştirmek zorunda kalınabilir. O yüzden dünya devleri bu konuyu serbestleşen piyasa- lardan arındırılmış olarak görmek zorundadırlar. Bildiğinizgibielektrikveenerjikaynaklarıaslında tüketicinin sürekli pahalı, ama üretici firmaların sürekli ucuz gördüğü bir kalemdir. Bu bir para- dokstur.Buparadoksundaburadaki tartışmalar- daçözüleceği inancındayım.” Yapılan simülasyonlardan sonra söz alan Dışiş - leriBakanı AhmetDavutoğlu ise konuşmasın- da global enerji konumları açısından Türkiye’nin ayrıcalıklı bir yerde olduğuna değinerek şunları aktardı: “Türkiye, özellikle hidrokarbon enerji kaynaklarının aktarımında belki de en stratejik konuma sahip ülkedir. En fazla petrol üreten ve ihraçedenülkelerin içinde13ülkeyisaydığımızda bunların 8’i Orta Doğu havzasında, Türkiye’nin yakın havzasındadır; Orta Asya’da Kazakistan, Kuzey Amerika’da Kanada, Latin Amerika’da Brezilya ve Venezuela, Afrika’da da Nijerya’dır. Şimdi bu tabloya baktığımızda, Türkiye’nin stra- tejik konumunun gelecekteki küresel stratejik gelişmelerde ne kadar önemli olduğunu açık bir şekilde görebiliyoruz. Dünya hidrokarbon enerji bazlı kaynakların yüzde 68’i Türkiye’nin yakın AhmetDavutoğlu DışişleriBakanı Senaryo2 “Arzkriz yaratacakveenerji fiyatı çokdüşükdüzeyleredüşecek.Petrol fiyatı30dolaradüştü.Çünküdahaöncekisorunu çözemedik.Budaküresel çaptamüthiş bir soruna yol açtı ve spekülatörler tabii fiyatı olması gerekenden daha da aşağı çektiler.Esas olarak da gelişen talep bu fiyatı aşağı çekti.Ne yapardınız?” Senaryo1 “Yıl2012,Arapdünyasındakiayaklanmalardevam ediyor.Afrika ve Libyapetrolübeklendiği gibihızlı tedarik edilmiyor.Cezayir’dekipetrolarzında dasorunvar.Körfez işbirliğikonseyindekiülkelerdendepetrolakışındasorunlarbulunuyor.Washingtonhiçbirşekildebudurumubertarafetmek için adımatmak istemiyor.BuaradaVenezüella’daHugoChavez’inhastalığıdolayısıylabüyükbirbelirsizlikoluşmuşdurumdave çatışmalaroluyor.Bu Venezüellapetrolünündepiyasadan çekilmesine yolaçıyor.Dünyadapetrol fiyatları varilbaşına200dolar’ınüzerine çıkmışdurumda.Olağanüstü spekülasyonlar yaşanıyor.Budurumlabaşa çıkmayahazırhiçbir küresel güç yok”. *Ortayaatılan senaryolardoğrultusundaülkelerin sergiledikleri rollere ve simülasyonun tümayrıntılarına,Enerji ve TabiiKaynaklarBakanı Taner Yıldız veDışişleriBakanıAhmetDavutoğlu’nun yaptığı konuşmalarındevamınawww. tesisat.com.tradresindenulaşabilirsiniz. havzasındadır. Petrolün yüzde 65’i, doğalgazın yüzde70’ibizim yakınhavza olarak gördüğümüz coğrafyadadır”. STRATFOR Enstitüsü Başkanı Dr. George Fri - edman moderatörlüğünde yapılansimülasyonda katılımcılar kendilerine sunulan bir başlangıç senaryosuveülkepozisyonlarından yola çıkarak, 2012 sonrası 10 yılı kapsayan dönemde olası durumlarakarşıülkelerininenerjigüvenliğivedış politika davranışlarını sergilediler. Simülasyona, Rusya’dan Alexander Dynkin, Almanya’dan Andreas Goldthau, ABD’den Ilan Berman, Gürcistan’dan George Tarkhan, İran’dan Ka - veh Afrasiabi, S.Arabistan’dan Nawaf Obeid, Azerbaycan’dan Taleh Ziyadov, Irak’tan Tarıq Ehsan Shafiq ve Türkiye’denMehmetÖğütçü katıldı. BRIEFS FROM IMPORTANT SUBJECTS The Future of Energy is Brought Up the Agenda On a Global Scale Turkısh Industry & Busıness Assocıatıon (TUSİAD) held a meeting on the 6th of October named “Global Energy Strategies Simulation: Turkey’s Next Decade”. The meeting held under the organization of STRATFOR, a geopolitics analysis enterprise and was organized in Haliç Congress Center. The energy experts, coming from Turkey, the United States of America, Russia, Georgia, Azerbaijan, Germany, Iran, Iraq and Saudi Arabia, acting the role of decision makers of their countries presented a simulation showing how they would act in case of a possible energy crisis starting from a given commencing scenario. Through the simulation it was aimed to set the main trends as part of energy, which would come up around Turkey in the next decade, to help anticipating energy problems and bottlenecks, to highlight the ways of behavior based on cooperation in order the energy to become an element supporting global and regional peace and welfare, to emphasize that energy security can be developed through win-win scenarios first before business and academy world as well as the public. Minister of Foreign Affairs Ahmet Davutoglu also joined the meeting opened with speeches of Ümit Boyner, President of the TÜSİAD Board of Directors and Taner Yıldız, Minister of Energy and National Sources. 22 TÜYAK 2011, brought together Fire and Safety Sectors TÜYAK 2011- Fire and Security Symposium and Exhibition held for the second time by TÜYAK brought about under the organization of Sektörel Fuarcılık, was successfully completed with participation one thousand 500 attendees. 65 academicians, scientists and fire experts discussed fire security in TÜYAK 2011 through 10 sessions, panel discussions and conferences. The opening of TÜYAK 2011- Fire and Security Symposium and Exhibition held on 13-14 October 2011 at Wow Convention Center was made by Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç, Chairman of TÜYAK 2011 Symposium Execution Committee - İsmail Turanlı, Chairman of the Board of Fire Protection and Training Foundation (TÜYAK) - Prof. Dr. Celal Şengör, Lecturer of Istanbul Technical University Avrasya Ground Sciences Institute. 65 academicians, scientists and fire experts met in panel discussions, conferences and 10 sessions held for two days TÜYAK 2011 and discussed fire security. During two days Nearly 1.500 visitors visited TÜYAK 2011 and had opportunity to see stands of national and international companies in exhibition hall. The companies exhibiting their fire security solutions composing of the latest technologies in fire security field found possibilities to establish new business opportunities. Requirements for well-functioning Demand Controlled Ventilation Mads MYSEN Oslo University College, Senior Scientist SINTEF Peter G. SCHILD Senior Scientist SINTEF IPCC (The Intergovernmental Panel on Climate Change) recommends a 50% reduction of manmade CO 2 emissions before 2050 to avoid severe problems of global warming. The IEA report “Energy Technology Perspective 2008” has presented the Blue Map scenario on how to achieve this emission reduction (IEA report,2008). A consequence for the building sector is that a widespread conversion of buildings to very low energy consumption and even zero energy buildings is necessary. The EU Parliament approved in 2010 a directive (Amendments to the Energy Performance Directive of Buildings) that requires member states to implement ambitious plans to upgrade much of the existing building stock to nearly zero energy buildings (NZEB) by 2020, with intermediate goals to be set for 2015. 26 54 GÜNCEL 26 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 TÜYAK 2011 , Yangın ve Güvenlik Sektörünü Bir Araya Getirdi İstanbul Wow Convention Center’da 13-14 Ekim 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen TÜYAK 2011– Yangın ve Güvenlik Sempozyu- mu ve Sergisi’nin açılışını, TÜYAK 2011 Sem- pozyum Yürütme Kurulu Başkanı Prof. Dr. Ab- durrahmanKılıç, TÜYAK– YangındanKorunma ve Eğitim Vakfı Yönetim KuruluBaşkanı İsmail Turanlı, İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. CelalŞengör gerçekleştirdi. TÜYAK 2011’de iki gün boyunca düzenlenen panel, konferans ve 10 oturumda buluşan 65 akademisyen, bilim adamı ve yangın uzmanı, yangın güvenliğini tartıştı. TÜYAK 2011’i iki günboyunca yaklaşıkbin500 kişi ziyaret ede- rek sergi alanında ulusal ve uluslararası fir- maların standlarını görme imkanı buldu. Yan- gın güvenliği alanında en son teknolojilerden oluşan yangın güvenliği çözümlerini sergileyen firmalar yeni iş fırsatları yaratma şansını elde ettiler. Türkiye Yangından Korunma Vakfı ile Yan - gından Korunma Derneği Onursal Başkanı – TÜYAK 2011 Sempozyum Yürütme Ku - TÜYAK tarafından ikincisi düzenlenen ve Sektörel Fuarcılık organizasyonunda gerçekleşen TÜYAK 2011 – Yangın ve Güvenlik SempozyumuveSergisi,bin500kişininkatılımıylabaşarıylasonaerdi.TÜYAK2011’de65akademisyen,bilimadamıve yangın uzmanları10 oturum, panel ve konferansta yangın güvenliğini tartıştı. rulu Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç yaptığı açılış konuşmasında, Türkiye’de yılda ortalama 105 bin civarında yangın meydana geldiğini, yaklaşık 600 kişinin hayatını yangın nedeniyle kaybettiğini, çok daha fazla sayıda yaralanmalar olduğunu söyledi. Abdurrahman Kılıç şöyle devam etti: “Kişiler evsiz kalmakta, sadecemaddi yönden değil sosyal yönden de büyüketkisiolmaktadır.Orman,gemi,endüstri tesisi, yüksekbina,ahşapbina,doğalgaz yan- gını gibi her biri farklı söndürme sistemi iste- yen yangınlar var. Yılda yaklaşık 20 bin hektar ormanımız da yok olmakta. İstanbul’da deprem beklentisibulunmaktadır.Kuşkusuzdepremgü- venliği için öncelikle yapının taşıyıcılarının sağ- lamolması gerekir.Taşıyıcısistemisağlamolan yapılardameydana gelen hasarların tamamına yakını tesisatlardaki kırılma, çatlama, kopma ve yangın nedeniyle meydana gelmektedir ve bu konudada yangın güvenliği sistemleribüyük önem taşımaktadır. Tüm bu riskler göz önüne alındığında, amacımız söndürmeden önce ön- lemolmalıdır.Her zaman söylediğim gibi yangın tasarımla söndürülmelidir.” TÜYAK Yönetim Kurulu Başkanı İsmail Tu - ranlı ise TÜYAK’ın kurulduğu 1992 yılından bu yana vakıf ve dernek çatısı altında temel amaçlarının sahip oldukları birikimi kamuo- yuylapaylaşmakve ülkeninheryanındakulla- nılabilirhalegetirebilmek içingerekliçalışmayı yapmak olduğunu, bu amaçla sempozyumlar, seminerler düzenlediklerini anlattı. Soldan sağa; TÜYAK Yön. Kur. Üyesi Süleyman Bulak , TÜYAK 2011 Sempozyum Yürütme Kur. Baş. Prof. Dr. Abdurrahman Kılıç , İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör , TÜYAK YönetimKuruluBaşkanı İsmail Turanlı 28 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 + GÜNCEL İstanbul Teknik Üniversitesi Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Celal Şengör , “İstanbulDepremRiskiveTeh- likesi” isimli bir sunum gerçekleştirdi. Celal Şengör konuşmasında meydana gelebilecek olası bir depremde olabilecek en büyük sar- sıntıyı beklemediğini ama en kötüsünü bek- lediklerini, İstanbul’un başına gelebilecek en büyük felaketin ise yangın olacağını söyledi. İstanbul’u tehdit eden en büyük fay hattının Kuzey Anadolu Fay hattının kuzey kolu oldu- ğuna dikkat çeken Şengör konuşmasına şöyle devam etti: “Yapılan araştırmalarda gördüğü- müz kadarıyla İstanbul’da 250 yılda bir tekrar eden büyük depremmeydana geliyor. Bu süre doldu,heranbirdeprembekliyoruz. İstanbul’u tehdit eden Kuzey Anadolu fay hattının Mar- mara Denizi’nde ikiye ayrılan bölümünün kuzey kısmı en aktif olan bölüm. Bir başka önemlikonu iseMarmara’daheyelan tehlikesi. Buheyelan olduğu zamanbüyüklüğüMarmara Denizi’ndeki bütün adaların toplamından fazla olur ve beklediğimiz şiddette deprem olup he- yelan gerçekleştiği zaman İstanbul’u vuracak dalganın boyu15metre olabilir.” Hastanelerde Yangın Riski ve Yangın Önlemleri Tartışıldı YangınveGüvenlikSempozyumuveSergisi’nin ilk gününde “Hastanelerde Yangın Riski ve YangınÖnlemleri”konusuuzmanlar tarafından değerlendirildi. Türkiye Yangından Korunma Vakfı ile Yangından Korunma Derneği Başkanı İsmail Turanlı ’nın oturum başkanı olarak yö- nettiği panele Kazım Beceren (İstanbul Tek- nik Üniversitesi), Sedat Altındaş (Abant İzzet BaysalÜniversitesi), OrhanAkyıldız (İstanbul İtfaiyeMüdürü), Ali Süngü (Amerikan Hasta- nesi), Saadet Alkış (Akdeniz Üniversitesi) ve Aziz Caferov (Bakü İftaiyesi – Azerbaycan) konuşmacı olarak katıldı. Hastane YangınlarınınSebebiElektrik İstanbul İtfaiye Müdürü Orhan Akyıldız ise oldukça ilginç bilgiler verdiği konuşmasında, İstanbul İtfaiyesi’nin 80 noktada, 600 ara- cıyla ve 4700 personeliyle birlikte ortalama 6 dakika 03 saniyede yangınmahaline ulaş- tıklarını söyledi. Normal binalarda mahsur kalanları, merdiven uzatarak ya da itfaiye erlerinin sırtlarına alarak tahliye ettiklerini belirterek, hastanelerde yatan hastalarla karşı karşıya kaldıklarındadurumunne kadar zor olduğunu ifade etti. Akyıldız, hastanele- rin içinde bulunan kimsayalmalzemelerin ve aşırı elektrik yükü taşıyan cihazlarla aynı or- tamda bulunduklarını ve durumun da yangın riskini artırdığını söyledi. YönetmelikHükümleri Yetersiz Abant İzzet Baysal Üniversitesi’nden Sedat Altındaş , Binaların Yangından Korunması Hakkında Yönetmelik’ten hastanelerin sahip olması gereken fiziksel özelliklerle ilgili bilgi- ler vererek en yüksek risk sınıfında yer alan hastanelerle ilgili yer alan hükümlerin yeterli olmadığına dikkat çekti. Hastanelerdeki tah- liye alanlarının yetersiz kaldığını sözlerine ekleyen Altındaş, özellikle hastanelere yapı- lan ek binaların yeterince denetlenmediğini belirtti. Hastanelerde Yatay Tahliyeye Uygun Olmalı İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Kazım Be - ceren , hastanelerin yangınlara uygun bir şe- kilde nasıl tasarlarması gerektiği üzerine bir konuşma yaptı. Beceren, sunumunda hasta- nelerin yangın halinde dikey tahliye yerine ya- tay tahliyeye imkanverecekşekilde yapılması- nı ve koridorların da en azı iki hasta yatağının geçebileceği şekilde, genişliklerinin ise enaz2 metre44 santimetre olması gerektiğinianlattı. Beceren, hastanelerin en dikkat etmesi gere- ken diğer konunun ise tüm personelin yangın için eğitilmesi ve tatbikat yapılması gerektiği- ne vurgu yaptı. Beceren ayrıca hastanelerde yangın algılama ve yağmurlama sistemlerinin eksiksiz çalışmasının hayati önem taşıdığını sözlerine ekledi. FelaketSenaryoları veTatbikatZorunlu Amerikan Hastanesi’den Ali Süngü ise hasta- nelerdedumanbölgelerininsualmayabaşlayan gemilerde suyun başka bölümlerden ayrı tutul- ması işlemine benzediğini anlatarak, 2 bin 500 üzerinde detektörü denetlemek, personeli her zaman yangın için hazırlıklı kılmak üzere eğitim vermek, tatbikat yapmak, olağanüstü durumlar içinsenaryolarhazırlamakve gerekliplanlama- ları yapmakla sorumlu olduklarınıaktardı. Hasta Yakınları ZararVeriyor Akdeniz Üniversitesi’nden Saadet Alkış de hiç bir yangının bir diğerinin benzeri olmadığını ve her yangının kendi özgü özellikleri olduğunu, bu sebeple her yangının detaylı bir şekilde araş- tırıldığını söyledi. Personel sıkıntısı sebebiyle hastanelerde hasta sayısı kadar da hasta ya- kını olduğunu, bu kişilerin bir yangın sırasın- daki tahliyelerdeki bilinçsiz kurtarma ve tahliye davranışlarıneticesindepek çokhastanın zarar gördüğünü ifade etti. Alkış, hastane yangınları- nın genelde insana dayalı, hastane personeline dayalı ve hastanenin bina yapısına dayalı se- beplerdendolayı kaynaklandığınıaktardı. BinalardakiMalzemeKaynaklı YangınlarKonuşuldu TÜYAK2011’inbirincigünündebinalardaveko- nutlardakimalzeme kaynaklı yangınlar üzerine biroturum gerçekleştirildi.Düzenlenenoturuma Fatih Tataroğlu – (Tuğla Kiremit Sanayiciler Derneği - TUKDER), Esin İbibikcan (Bortek), Korhan Işıkel (ProtemMetal), A hmet Sertkan (FordOtosan) konuşmacı olarak katıldı. Hastanelerde YangınRiski ve YangınÖnlemleriOturumu 54 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 + MAKALE Giriş İklim değişikliği üzerine hükümetler arası pa- nel (IPCC) küresel ısınmanın yol açacağı ciddi problemlerin önlenmesi için 2050 yılına kadar insan kaynaklı CO 2 emisyonlarının%50 ora- nında azaltılmasını önermektedir.Uluslararası Enerji Ajansının (IEA) “2008 Enerji Teknolojisi Perspektifi” raporu bu emisyon azaltılmasının nasıl sağlanacağına ilişkinMaviHarita senar- yosunu sundu (IEA raporu,2008). Bunun inşaat sektörü için önemli bir sonucu da binaların çok az hatta sıfır enerji kullanan binalara dönüşümün gerekli olmasıdır. Avrupa Birliği Parlamentosu 2010 yılında üye devlet- lerin 2020 yılına kadar ve 2015 yılı için ara hedefleri olan mevcut bina stokunu hemen hemen sıfır enerji tüketecek (NZEB) şekilde modernleştirmek için başarma arzusu taşıyan önlemeler uygulamaları şartını getiren bir di- rektifi (Binaların EnerjiPerformansıDirektifine değişiklik) kabul etti. Havalandırma işlemi İskandinav ülkelerinde bulunan ticari olmayan binalarda kullanılan enerjinin önemli bir kısmını oluşturmakta- dır, bu ofis binaları için genel olarak %35- 50 civarındadır (Wigenstad ve Grini, 2010). Norveç’teki mevcut ofis binalarının ortalama enerji kullanımı enerjinin çevre ile dost ola- rak üretilmesini ve tüketilmesini teşvik eden bir hükümet kuruluşu olan Enova (2010) verilerine göre 245 kWs/m²’dir. Konut olarak kullanılmayan birçok binada, binanın kulla- nılmadığı veya çok az kullanıldığı zamanlarda aşırı havalandırmaya yol açanSabitHavaDe- bili (ConstantAirVolume (CAV))havalandırma vardır. CAV ve talep kontrollü havalandırma DCV (Demand-Controlled Ventilation) sis- temleri olan okulların iç ortam iklim şartlarının karşılaştırılması CAV sistemlerinin iç ortam iklim şartlarına ilave bir kalite getirdiğini gös- rollü–PressureControlledDCV”, (PC-DCV),ve “Statik Basınç Sıfırlamalı DCV” ve “Değişken Besleme Havası Dağıtıcısı”. Prensip olarak egzoz sitemi aynıdır veya hava beslemesi için master-slave (ana cihaz ve bağlı cihaz çalış- ması) konseptine bağlı uygulamadır. BasınçKontrollüDCV Geleneksel DCV sistemleri ( Şekil 1 ) statik basınç kontrolüne, PC-DCV, dayanır. Statik basınçkontrolprensibiamacıhavaakışlarını, stratejik hava kanalındaki basıncın kontro- lüyle, dolaylı olarak kontrol etmektir. Çözüm ilave statik basınç branşman kontrolü ilave ederek daha iyileştirilebilir. PC-DCV her VAV- odası veya bölgesi için besleme havası ve egzoz akışını kontrol eden aktif VAV-üniteleri ve ana hava kanalına statik basınç boruları montajını gerektirir. CAV terminalleri (çıkış- ları) özel CAV branşmanlarına bağlanmalı veya basınç sensörüne yakın branşmanlara ayrılmalıdır. Eğer bu mümkün değilse, böyle odalarda değişken kanal basıncında sabit hava akışını sağlayacak aktif akış kontrol damperleri olan “ayrı VAV üniteleri” olmalı- dır. Sabit statik fan basıncının yükselmesini sağlamak için fan devrinin kontrol edilmesi, paket klima cihazlarının çalışma süresinin büyük kısmı içinde kritik yolboyunca gereksiz kısma yapacak ve bu da gereksiz fan enerjisi kullanımına neden olacaktır. En kötü durum sadece oransal bir fan enerjisi ve akış oranı azaltmasıdır (Schild ve Mysen, 2009, buna karşılık ideal durum ise fan sü- ratini küpü kanununa göre enerji azaltmasıdır OsloUniversityCollegeProfesörSINTEF ProfesörSINTEF MadsMYSEN PeterG.SCHILD İyi Çalışan Talep Kontrollü Havalandırma İçin Şartlar termemektedir (Mysen Doktora tezleri 2005). Bu nedenle CAV sistemleri ile gelen ilave ha- valandırmanın amacı ilave enerji kullanımına yol açtığı için sorgulanabilir durumdadır. DCV, CAV sistemleriyle karşılaştırıldığında havalandırmada hava akış oranları ve enerji kullanımını önemlimiktarda azaltmaktadır.Bu sonuç ilköğretim okullarında 157 sınıfta ya- pılan incelemelere dayanmaktadır (Mysen ve arkadaşları 2005).Değişken hava debili (VAV) sistemlerinmontesi hava ile ısıtma ihtiyacını %90’dan fazla ve hava dolaşımı için elektrik enerjisi ihtiyacını %60 oranında düşürebilir Maripuu ve Jagemar 2004, Maripuu 2009). DCV sistemi belki demevcut ticari binalar için hedeflenen iddialıenerjihedefineulaşmak için bir ön şarttır. Ancak, gerçek enerji kullanımı üzerine yapılan değerlendirmeler bu imkânın nadiren karşı- landığını göstermektedir. Talep kontrollü ha- valandırma esasına dayalı havalandırma sis- temleri teorik ve gerçek enerji performansları arasındaki açıklığı kapatmak için çok güvenilir olmak zorundadır. DCV sistemleriyle yaşanan bu talihsizdeneyiminbirçoknedeni vardır.Ge- liştirilmesi için şimdiye kadar belirlenen ana hususlarşunlardır:Gereksizkısıntılarlaenerji- nin ziyan edilmesini önlemek, kullanım yerine uygun olmayan özellikler,DCV için teslim etme dokümanlar ve sonuç raporları ve sistemin genel olarak çalışmasında açık olarak belir- lenmiş ve dağıtılmış sorumluluklar.Bumakale DCV-sistemleri arasındaki enerji ile alakalı farklılıkları ortaya koymakta ve artan enerji işlevselliği için gereken şartları önermektedir. AlternatifDCVSistemleri ( Şekil 1 ) ve ( Şekil 3 ) prensip olarak birbi- rinden farklı DCV sistemlerinin hava besleme kanalısisteminigöstermektedir:“Basınçkont- HVAC DOSYASI 56 Tesisat Dergisi Sayı 190 - Ekim 2011 + MAKALE (ASHRAE, 1996). İkinci durum paket klima ci- hazı içinde laminar (düzgün) akım elemanları olmadığını kabul etmektedir. Basınç kontrollü DCV sisteminin talihsiz bir deneyimi odadaki talepte meydana gelen çok küçük değişiklik- lerin kanal sistemindeki akışı yeniden dağıt- masıdır,paket klima cihazındakihavaakışıbu sırada aşağı yukarı sabit olduğundan gerçekte herhangi bir enerji tasarrufu olmamıştır. Bu durum düşük sensör hassasiyeti, kanal sız- mazlığının zafiyeti ve basınç sensörünün iyi konumlandırılmaması gibi etmelerde daha da kötü olabilir. Bu durum da temiz havanın ye- terli hassaslıkta vemümkün olan en az enerji kullanılarak verilip verilmediğini sorgulamak- tadır. Talep kontrollü havalandırmada diğer bir sıkıntı ise en iyi görev yapması için basınç sensörünün nereye takılacağıdır. StatikBasınçSıfırlamalıDCV (SPR-DCV) ( Şekil 2 )Modern bir statik basınç sıfırlama- lı DCV uygulamasını göstermektedir. Statik Basınç Sıfırlama Kontrolü (SPR-DCV) basınç kontrollü sistemleri doğrudan akış kontrol fonksiyonunu daha iyi yaparak daha fazla enerji tasarruflu hale getirir. SPR sürekli olarak tüm hava akışı ihtiyaçlarını o anki kritik yol üzerindeki VAV damperlerinin maksimum açık konumda olmalarını sağla- yarak minimum fan süratiyle karşılar ( Şekil 2 ), bu nedenle SPR kontrolör genellikle “opti- mizör- en iyi hale getirici” olarak adlandırılır. Klima santralındanherhangi bir çıkış termina- linegidenveenbüyükakışdirencinesahiphat ‘kritik yol’ olarak adlandırılır. Damperler kontrol gerekçesiyle, yani ‘vurun- tu’ nedeniyle servomotor aşınmasını önlemek için, %100 seviyesinde açılamaz. SPR-DCV VAV damper pozisyonunu sü- rekli optimize etmek için (Basınç kontrollü DCV’lere nazaran) ilave kontrollere (bağım- sız kontrolörler veya BMS - temel planlama desteği-programlaması gibi) de ihtiyaç duyar. Geleneksel bir SPR sisteminde aynı zamanda branşman damperlerini kontrol eden kanal basınç sensörleri bulunmasına rağmen mo- dern sistemlerde basınç sensörlerine ihtiyaç duyulmaz. İyi çalışan bir SPR enerji kullanımı ve hassas havaakışısağlanmasıbakımından idealduru- mu temsil eder.Burada önemliolannoktaSPR sistemlerinin daha fazla kontrol elemanına ih- tiyaç duymaları ve bunun tabii sonucu olarak daha karmaşık ve daha kırılgan olmalarıdır. SPR-DCV’nin yatırım maliyeti sürekli olarak VAV damper pozisyonlarını optimize den kont- rolörlerin olması nedeniyle DCV’ye nazaran belki daha yüksektir. DeğişkenBeslemeHavasıDağıtıcılıDCV ( Şekil 3 )DeğişkenBeslemeHavası dağıtıcısı DCV (Variable Supply AirDiffuser VSAD-DCV) prensibini göstermektedir. Hava çıkış ünite- lerinin içinde VAV-birimleri ve oda kullanım (meşguliyet) ve sıcaklık sensörleri bulun- maktadır, bu nedenle kanal sisteminde ilave aktif kontrol damperlerine ihtiyaç duyulmaz. HerbirVSADhavaçıkışünitesialtındakialanı kapsar.Gerekenhavaakış oranı, gerçekhava akış oranları, sıcaklık ve bunlara karşılık ge- len VAVünitesinin açıklık yüzdesi klima sant- ralinde fan hızlarını ayarlayanBMS’ye (Basic Mapping Support - temel planlama desteği) iletilir,buşekilde tümhavaçıkışüniteleriher- hangi bir andaki ihtiyacı karşılayacak şekilde uygun pozisyonda olurlar. Bu çözüm iyi bir hava akış kontrolü ve cihaz üzerinde basınç düşümü fazla olduğu zamanlarda dahi ses seviyesi düşük olma özelliklerine sahip de- ğişken besleme havası dağıtıcılarına ihtiyaç duyar. Cihazların gürültü özellikleri özellikle önemlidir, zira meşgul olma (kullanılmakta olan) bölgelere yaklaşırken ses seviyesinin artmasınaneden olan akış kısmaları görülme ihtimali vardır. İyiÇalışan TalepKontrollü Havalandırma İçinŞartlar • ‘Zayıf’ ifadesi kısmi yükte verimi düşük olan sistemleri gösterir. Bu tanım içine çoklukla artık teknolojisi eskimiş kanatlı giriş, çıkışdamperleri,değişken kanataçılı fanlar, triak gibi verimsiz çalışan VSD (de- ğişken sürat sürücüleri)benzeri geleneksel metotlar girer. Bu sistemlerin verimliliği Şekil1. Sabitstatikbasınçkontrolprensibi.KritikyolVAV (değişkenhavadebisi) damperi sadecemaksimum akış talebi olduğundamaksimum pozisyondadır. Şekil 2. SPR kontrol şeması. En az bir VAV dengeleme damperimaksimum po- zisyondadır (kritik yol üzerinde). Sinyal kabloları Sinyal kabloları Kritik yolmaksimum pozisyonu

RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=