VİZYON çöken sistemler görüyoruz duyuyoruz. Bu işi bilenler de bizim sektörümüzden değil. Buna Türkiye'de en hakim olabilecek kısım deniz suyundan arıtma yapan firmalardır ama onlar da yalnızca suyun içerisindeki tuzu almak için sistem kurarlar herhangi bir ısı alışverişi ve bunun etkileri konusunda bilgi sahibi değildirler. Ayrıca onların uğraştığı su debileri bizimkilere göre oldukça küçük kalmaktadır. Ayrıca büyük bir basınçla su zaten filtre edilmektedir. Fakat bunun için pompalarda büyük miktarlarda elektrik tüketilmektedir. Bu işleri daha çok deniz suyu ile Termik santral veya Nükleer santral soğutmaları yapanlar çok iyi bilirler. Çok büyük debilerde suyu devamlı almak zorunda olan yerler. Soğutma sisteminde suyun devamlı akması, kesilmemesi lazım. O debinin hep sağlanabiliyor olması lazım. Amerika'da kaldığım süre içersinde orada birçok deniz uygulamasında yer aldım. Bu sistemler için özel olarak üretilmiş birçok cihaz tanıdım. Orada gördüğüm kadarıyla önemli olan denizin içerisindeki canlılardan kurtulmak. Yani, canlıların sistemi durdurmasını engellemektir. Tabii bu canlılar gözle görünmediği için insanların çok da umursamadığı bir durum oluyor ama en büyük sıkıntı buradan kaynaklanıyor. Yaklaşık bir denizkestanesi ya da denizyıldızı larvası bir günde kendinin 300 katına kadar çıkabiliyor. Eğer bu larva sisteminizin içerisine girerse orada hızla büyür ve sisteminizi tıkayabilir. Eğer mikron düzeyindeki bu canlıları ince filtreler ile süzmeye çalışırsanız da çok büyük tutarlarda elektrik faturaları ödersiniz. Ayrıca sisteminizin ilk yatırım tutarı ikiye hatta üçe katlanabilir. Ayrıca denizin içersinden gelen diğer pislikler bu filtreyi çok çabuk tıkayabiliyor. O zaman orayı çok fazla temizlemeniz gerekiyor. Bu çok kritik bir konudur. Bu nedenle biz suya daha rögara girmeden müdahale edip, suyla birlikte canlıların gelmesini engellemeye çalışıyoruz. Bunun için özel yöntemlerimiz ve donanımlarımız var. Rögar daha inşaat aşamasında bunlara uygun olarak inşa ediliyor. "Canlıların boru içerısıne gelmesini engelleyen birkaç aparatımız mevcut" Böylece suyun içerisindeki canlıların bize gelmesine olabildiğince engellemeye çalışıyoruz. Boru içerisinde yurtdışından özel olarak getir9 6 Tesisat Dergisi Sayı 184 - Nisan 2011 diğimiz birkaç aparatımız var. Bunlardan biri bir manyetik alan oluşturarak canlıların boru içerisine gelmesini engelliyor. Böylece hem rögar hem de boru içi onlar için cazip olmaktan çıkıyor. Normalde yavrulama en fazla bu tip boruların kaya girintilerinin içinde gerçekleşiyor. Çünkü devamlı su akışı olduğu için besin geliyor ve emin olun canlılar bunu da hemen fark ediyorlar. Öyle olunca borunun içerisi çok fazla doluyor. En fazla başa gelen dertlerden biri de bu. Biz borunun ağzına kadar olan kısımda buraya canlıların girmemesini sağlamaya çalışıyoruz. Bu sistemlerden sonra su olabildiğince filtre edilerek geliyor. Ama gün içerisinde muhakkak yine sızarak gelenler de oluyor. Daha sonra titanyum eşanjörden geçirdiğimiz kısımlar belli aralıklarla doğaya zarar vermeyen özel kimyasallarla sökülmeden yıkanıyor. Denizin kirliliği ne kadar yüksekse bu mikroorganizmaların sayısı da o kadar artıyor ve bunlar çok hızlı çoğalıyorlar mesela İzmir'de bu eşanjör bu kadar korumamıza rağmen 12 ayda bir tıkanacaksa bu İstanbul'da belki ayda bir olacaktır. Çünkü İstanbul boğazı çok kirlidir. İşte denizanalarından diğer yosunlardan biliyorsunuz onların her biri aslında birer mikroorganizmanın büyümüş hali ve bundan milyonlarca ton yüzer halde var. Özellikle kirli bir derenin ağzına yakın bir yerden su alıyorsanız eşanjörünüz çok sık tıkanır. Bu bizim önlemlerimizi gibi önlemler aldığınız zaman bunlarla ciddi oranda mücadele etmiş olursunuz. Ama yinede eşanjörün belli aralıklarla temizlenmesi gerekiyor. Eşanjörün daha seçim aşamasında böyle bir temizliğe uygun olmasına dikkat etmek gerekiyor. Eğer uygun şartlarda bir sistem alırsanız kuracağınız otomasyon ve kendini temizlemesi ile başınız ağrımadan sorunsuz bir şekilde sisteminizi çalıştırabilirsiniz. "Hesapladığımız tasarruf oranlarından fazlasını elde ettik" Sistemin çalışmaya başlamasından bu yana bu yıl 2. yaz sezonu oluyor ve şimdiye kadar da bir sıkıntı olmadı yani beklenilenden daha iyi performansla çalıştı. Deniz suyu sıcaklığını orada ölçüp, sistemi kuruyorsunuz. Gerçekte nasıl dalgalanıyor bir yaz boyunca onu ancak bir yıl çalıştıktan sonra görüyorsunuz. Tasarımınıza bu uyuyor mu, bunu kontrol etmiş oluyorsunuz. Hep güvenli yerlerde kalarak tasarım yaptığımız için burada da gördük ki hesapladığımız tasarruf oranlarından daha fazlası elde edildi. Bu kısımlara dikkat ettikten sonra deniz suyu aslında çok rahat bir kaynak çünkü sınırsız ve hiç bitme riski yok. Deniz suyunu almak için çok büyük bir enerji harcamanız da gerekmiyor. Ben bunu yer altı suyuyla karşılaştırarak söylüyorum. Yer altı suyu belli bir derinlikten sonra aldığınızda pompa için harcayacağınız elektrik artıyor. Tabii biz sistemimizde bütün bu maliyetleri ve tüketimleri hesaplara ekliyoruz. Şimdi ısı pompası sistemlerini karşılaştırırken sadece cihazın COP'si üzerinden gidiliyor. Aslında bu eksiktir. Tüm o sistem için çalışacak ekstradan takılmış her şeyin elektrik harcamasının hesaplanması gerekiyor. Mesela yer altı sularının belli bir kısmı belli bir karakterdeyse doğrudan cihazdan geçirilebilir. Burada ne yapıyorsunuz bir eşanjör kullanmıyorsunuz. O zaman yer altı suyu alınıp, tek pompayla verilebiliyor. Bu eşanjör kullanma zorunluluğu olan sisteme göre daha az elektrik tüketir. Çünkü bir pompa daha az çalışır. Deniz suyunda iki pompa çalışmak zorunda çünkü deniz suyunu cihaza sokamazsınız. Bu durumda yer altı suyu kullanımı belli bir derinliğe kadar daha mantıklı olabiliyor. Nedir bu belli nokta7 Suyu ne kadar derinden aldığınızdır. Eğer suyu çok derinden almak zorundaysanız sondaj içerisindeki pompanın tüketimi de artar. Gördüğünüz gibi biz bu detaylara kadar bu işin hesaplarını yapıyoruz ki müşteriye taahhüt ettiğimiz rakam gerçekten elektrik saatine baktığı zaman ya da faturaya baktığı zaman göreceğ i rakam olsun. Deniz suyunu almak için kullandığımız pompa özel bir plastik pompa olup, çoğunlukla yurtdışından geliyor. Eşanjör Türkiye'de plakaları toparlanıyor ama plakalar yurtdışından geliyor. Kullandığımız tüm diğer aksam; pompanın içinden filtrelere, çıkışlara, vanalara, vana millerine kadar her şey plastik. Böylece tüm ekipman çok uzun ömürlü olabiliyor. y s H e ı a r U n y ae g l d a u a n l n a a m Rş e a a s m s o ın a r l ı t n a D r M e v n a e i k z s i e K n ç e a i y D m n a l a i e k r r l e ı ö s ı n i s k ü ı ı m P s o m ü m z ın d p d e a a ki sayıda yer alacaktır. ■
RkJQdWJsaXNoZXIy MTcyMTY=